
'Tartışmasız' Canelo
12 dk
Saul ‘Canelo’ Alvarez, insanlık için yıpratıcı geçen bu yılı kendisi adına başarılı bir sürece dönüştürdü ve pandeminin ortasında ‘tartışmasız’ süper-orta sıklet şampiyonu oldu.
Pandemi pek çok spor organizasyonunu sekteye uğrattı. Ancak bitirmeye hazırlandığımız bu yılda, kısıtlamalara rağmen spor kaldığı yerden yoluna devam etti. Ringin ya da kafesin içinde hayatlarını ortaya koyan dövüşçüler, belki de bu süreçte hayatın kısalığıyla ve hızlı geçişiyle karşı karşıya kaldı. Nihayetinde kendilerini iyi eşleşmelerin kollarına bıraktılar. Pek çok güzel maç izledik. Canelo da kariyeri için en önemli adımları bu dönemde attı. Süper-orta sıklette daha önce kimse tüm kemerleri toplayamamıştı. Bununla beraber Canelo; Meksika'dan çıkan, tarihin 'tartışmasız' (undisputed) ilk şampiyonu oldu. Yetmedi, tüm bunları bir yıldan daha kısa bir sürede başardı. Bu yola girebilmesi ise bir kopuşla başladı.
Canelo, 2018'de DAZN ile spor tarihinin en büyük yayın anlaşmasını yapmıştı. Profesyonel bir sporcunun tarihte aldığı en büyük kontrata imza attı. 11 maçlık, 365 milyon dolarlık bir kontrat. DAZN alışıldık öde-izle (PPV) seçeneğinin yerine aylık ücretle izleyici çekmeyi hedefleyerek 2016'da kuruldu ve iki yıl sonra ABD'ye girdi. İnternet üzerinden spor yayıncılığında birincil marka olmak için agresif bir yaklaşım belirledi. Tabii ki Premier Lig, NBA, Şampiyonlar Ligi gibi organizasyonları almak çok büyük bütçe gerektirirken, dövüş sporları dağınık yönetim ve organizasyon yapısıyla daha iyi bir tercihti. Boksun en büyük yıldızı Canelo'nun dışında Gennady Golovkin, Ryan Garcia gibi diğer yıldızlarla ve spor organizasyonu şirketi Matchroom ile anlaşmalar yaptılar. Ancak Canelo'nun istediği maçları ayarlayamadılar. Bütçeler konusunda sorunlar yaşandı. Bunların üzerine Canelo, Eylül 2020'de DAZN'a ve menajerlik şirketi Golden Boy Promotions'a dava açtı. Aynı yılın kasım ayında davayı kazandı ve ipleri kopardı.
Canelo DAZN'dan ayrılıp, geriye kalan 280 milyon dolarlık alacağından vazgeçti. DAZN ile beraber, 2010'dan beri beraber çalıştığı Oscar de la Hoya'nın kurucularından olduğu Golden Boy ile de yolları ayırdı. Tüm işleri kendi eline aldı. Büyük hedefleri olduğunu söylüyordu. Bu yolda artık ekibiyle kendi kararlarını alabilirlerdi. Canelo'nun önünde örnekler vardı. Floyd Mayweather Jr. Bob Arum'un Top Rank şirketinden ayrıldıktan sonra, Al Haymon'ın danışmanlığında kendi şirketini kurarak bir hanedanlık yaratmıştı. Belki Canelo'nun kararı geç oldu, belki dediği gibi Floyd'u örnek almadı ama süreç bir diğer hanedanlık yolunda ilerliyor.
Canelo DAZN altında üç maç yaptı. Rocky Fielding'e karşı süper-orta sıklete çıkıp WBA Regular kemerini aldı. Sonra Daniel Jacobs'a karşı orta sıklet kemerlerini koruyup onun yanına rakibinin IBF kemerini de kattı. Ardından beklenmedik bir şekilde iki sıklet üste çıkıp, Sergey Kovalev'i nakavt etti. Canelo hafif-ağırda da kemeri alıp dört farklı sıklette şampiyonluğa ulaştı. O şampiyonluğu takip eden bir yıl boyunca, pandeminin de etkisiyle maç yapamadı. DAZN ile anlaşmayı koparması bu sürece denk geldi. Kasımdaki sözleşme feshinin ardından orta sıkletle de vedalaşıp süper-orta sıklette kemer birleştirme hedefine yöneldi.
Tartışmasız şampiyon olmak, dört büyük organizasyonun kemerlerini birleştirmek, boksun en zor olaylarından biri. Bu başarının sportif tarafı, anlaşma tarafından daha kolay. Boksun en büyük sıkıntılarından biri, bir sıkletin dört tane şampiyonunun olabilmesi. Aslında neredeyse 150 yıllık profesyonel boks tarihinin ilk yüz yılından fazla bir sürede tartışmasız şampiyon diye bir kavram yoktu. Ancak 1960'larla beraber boksta büyük organizasyonlar ortaya çıkmaya başladı. 1962'de WBA, bir yıl sonra WBC, 1983'te IBF kuruldu. En son da 1988'de WBO kurulumunu tamamladı.
Boksun ana pastası bu dört organizasyonun elinde şu an. Bu dört büyük organizasyonun da kendi sıralamaları ve kendi kemer sahipleri var. Dolayısıyla bir boksör birinin kemerine sahip olsa da aynı sıklette üç farklı şampiyon daha olabiliyor. Yıllardır boks izleyenler için bu alışıldık bir durum olsa da sporun mantığına aykırı bu çoklu şampiyonluk sistemi, boksu uzaktan takip edenlerin ya da yeni izlemeye başlayanların kafasını karıştırıyor. Boksun bu şekilde izleyici kaybetmesi de başka bir sıkıntı. Ancak bu sistemin yarattıkları bununla bitmiyor.
Çıkar ilişkileri, lobicilik, haksız rekabet çoğu zaman sporun önüne geçebiliyor. Tabii ki boksörler bunlarla uğraşamayacağı için sporun dışındaki tüm bu olayları yönetecek birileri gerekiyor. Orada da menajerler ve promotörler devreye giriyor. Sonra yayıncı kuruluşlar, onların anlaşmalı olduğu boksörler ve başka rakip boksörlerin anlaşmalı olduğu başka yayıncılar... Bütün bu aktörlerin büyük bir maçı ayarlamaya çalıştığını ve bunu yaparken kendi çıkarlarını, en fazla parayı kazanmayı hedeflediklerini düşünün. Haliyle zirveye yaklaştıkça maç ayarlamak gittikçe zorlaşıyor. Kaldı ki tartışmasız şampiyonluk gibi birden fazla maç yapmayı gerektiren bir süreç, bir boksörü neredeyse bokstan soğutabilir. İşte Canelo'nun attığı adım, böyle bir karmaşanın içineydi. Ancak kendi kariyerini eline alması, diğer aktörlerden kurtulması işini kolaylaştırdı.
Bir menajere ve promotöre bağlı olmayan Canelo, istediği herkesle çalışabilme özgürlüğüne kavuştu. İstediği maçları ayarlayabildi. Bunda tabii ki boksun en büyük yıldızı olmasının etkisi vardı. Canelo demek, para demekti. Bokstaki siyaseti taht oyunlarına benzetebiliriz. Bir gün birini arkadan bıçaklarsın, ertesi gün onunla iş yaparsın. Altın kelime 'iş.' Zaten Canelo'nun son maçı hariç hepsini yine DAZN yayınladı. Matchroom'un sahibi Eddie Hearn, üç maçlığına promotörü oldu.

DAZN anlaşması bittikten bir ay sonra Callum Smith ile maç yaptı. Ortak kararla Smith'i yendi. WBC ve WBA kemerleri artık cepteydi. Arada geçiş maçı olarak Avni Yıldırım'ı seçti. Türkiye boks tarihinin en büyük maçında Avni, Canelo karşısında maalesef donup kaldı. Ardından Billy Joe Saunders maçı geldi. Saunders'ın teknik meziyetleriyle Canelo'yu zorlaması bekleniyordu. Aslında Saunders karşılaşmaya iyi başladı ancak her zamanki gibi sonradan açılan Canelo, sekizinci rauntta Saunders'ın elmacık kemiğini kırdı. Saunders devam edemedi ve WBA şampiyonluk kemeri de Canelo'ya geçti. Artık Canelo dışında kemer sahibi bir isim kalmıştı. Canelo, 6 Kasım'da Caleb Plant ile Las Vegas'ta karşı karşıya geldi. Karşılaşmanın tansiyonu maç öncesinde yaşananlarla yükseldi. Plant'in ettiği ABD'liler için olağan olan bir küfrü üzerine alan Canelo kendisine, ailesine hakaret edildiği düşüncesiyle maçı kişiselleştirdi. Plant çok teknik bir boksör olsa da Canelo'yu rahatsız edecek yumruk gücünden yoksundu. Yine de dayandı. Canelo bu kez 11. rauntta rakibini teknik nakavt ile bitirdi. Aradaki husumet, maç sonu tatlıya bağlandı. Artık IBF kemeri de Canelo'nundu.
Canelo böylece sadece 11 ayda dört kemeri de toplamayı başardı ve bu yılın en önemli boks olaylarından birine imza attı. Bernard Hopkins, Jermain Taylor, Terrence Crawford, Oleksandr Usyk ve Josh Taylor'dan sonra altıncı tartışmasız şampiyon oldu. Artık vücudunu dinlendireceğini, mayısta döneceğini söyledi. Herkes, onun yerine sıradaki rakibin kim olacağını düşünmeye koyuldu.
Canelo kemerleri toplamış olabilir ama karşısındaki hiçbir rakibi onu rahatsız edecek yumruk gücüne sahip değildi. Süper-orta sıklette aslında böyle bir kişi bulunuyor. David Benavidez yumruklarının sertliği ve yoğun dövüşü ile Canelo'ya sorun yaratabilir. Pek çokları da yıllardır bu maçı dillendiriyor.
Tek sorun Benavidez'in bir kemer sahibi olmaması. Sıklet yükseltecek Jermall Charlo da yine benzer meziyetleri itibarıyla onu zorlayabilir. Hafif-ağır sıklette Artur Beterbiev tüm maçlarını nakavtla kazanmış bir boksör. Belki tekniği Canelo'dan zayıf ama cüssesi ve gücüyle herkesi yenebilecek bir dövüşçü. Tabii Canelo'ya, Floyd yenilgisinden ayrı tutarsak, en zor maçlarını yaşatan Gennady Golovkin'i de unutmayalım. İkilinin iki karşılaşması da harika geçmişti ve puan olarak yakındı. Hatta berabere ilan edilen ilk maçı Golovkin'in kazandığını düşünenlerin sayısı fazla. Şu an geldikleri noktada Canelo favori belki ama yine de bu üçleme tarihe geçebilir.
Bu isimler akıllarda dolaşırken Canelo herkesi ters köşeye düşüren bir rakiple geldi. İki sıklet birden yükseltip kruvazör sıklet şampiyonu Ilunga Makabu'ya meydan okudu. WBC bu maçı onayladı. Bir anda Canelo'nun mayıstaki rakibi belirlenmiş oldu. Canelo daha önce "Rakipler önemli ama kemerler de önemli" demişti. Bu seçiminden yönelimini anlayabiliyoruz: Unvanlara oynamak. Canelo kazanırsa beşinci farklı sıklette şampiyonluğa ulaşacak. Bunun için çok uygun bir rakip seçtiği de ortada.
Makabu, teknik meziyetleri sınırlı ama nakavt gücü olan bir boksör. Aynı sıkletteki diğer şampiyonlar Marius Briedis ya da Lawrence Okolie'ye göre daha zayıf halka. Boyu da daha kısa. Yine de 76,2 kg'da kemerleri toplamış olan Canelo'nun 90,7 kg'da dövüşecek olması bu rakip tercihine rağmen herkesin görmek isteyeceği bir maç. Ancak şunu da söylemek gerek ki WBC, yeni açılan Bridger sıklet ile beraber kruvazör sıklet sınırını 86.1 kg'a çekecek. Canelo daha önce hafif-ağırda (79,4 kg) dövüşmüştü. Yani aslında beklenildiği kadar büyük bir fark olmayacak. Tüm bu kilolar üzerinden yazılanları yine boksun siyaseti üzerinden de düşünebiliriz. Seçim ince bir şekilde yapılmış; seyircinin, daha fazla istediği eşleşmelere rağmen pek de bir şey diyemeyeceği şekilde ince…
Canelo tabii ki kimseden çekinmiyor. Ancak seçimlerinde de hesaplı. Makabu'yu yenip, dönüp yukarıda bahsettiğimiz isimlerle de maçlar yapabilir. Şu anda zaten boksun yüzü konumunda. Ancak bu dönemin en iyi boksörü mü, tartışılır. Terrence Crawford, Oleksandr Usyk, Naoya Inoue, Tyson Fury, Vasyl Lomachenko ve arkadan gelen gençler arasında hangisinin daha iyi olduğuna dair tartışma var. Yine de en büyük yıldızın kim olduğuna dair herkes net, Canelo. Üstelik yıldızını büyütmeye devam ediyor.
Canelo'nun motivasyonunda ülkesi Meksika'nın katkısı büyük. Gençlikten beri koçu olan Eddy Reynoso ile yeni alanlar açmasının nedeni de burada yatıyor. Şimdiden Meksika boks tarihine geçti. Bununla beraber daha fazlasını istediği de ortada, bokstaki başarıyla beraber belki de Julio Cesar Chavez gibi bir halk kahramanı olmak amacında. Chavez, 'Büyük Meksikalı Şampiyon', 'Boksun Cesar'ı' lakaplarına sahipti. 87 maç üst üste kazanmıştı. ABD'deki ve kendi ülkesindeki Meksikalı alt sınıfların temsilcisi, kahramanıydı. Böyle bir boksörü geçmek kolay değil ama Canelo'nun bu mertebeyi hedeflediği konuşmalarından anlaşılıyor. Bu yolda Canelo'nun durmaya niyeti yok gibi gözüküyor. Tüm ipleri kendi eline alarak serbest uçuşunu sürdürüyor. Gelecek yıl yapabilecekleri konusunda merak tohumlarını da şimdiden kti. Gözler seneye de onun üzerinde olacak.