Tuzla Buz

4 dk

Hırs gözünüzü ne kadar bürüyebilir? En büyük rakibinizi dövdürecek kadar? Dilerseniz Tonya Harding’e sorun…

ABD spor tarihinin en büyük skandallarından biri sinemaya uyarlandı. Tonya Harding'in trajik hikâyesi, aşırı hırsın nelere yol açabileceğinin göstergesi...

Bir sporcu için; yenilmekten, kötü puan almaktan, kısacası başarısızlıktan daha korkuncu, adının hayatı boyunca peşini bırakmayacak bir skandalla anılması olsa gerek. Lance Armstrong, O. J. Simpson, Süreyya Ayhan, Ben Johnson ya da Tonya Harding...

Sonuncu ismi hatırlamakta zorluk çekenler ya da bilmeyenler olabilir. O, ABD’nin uluslararası bir yarışta üçlü axel atlayışı yapan ilk kadın buz pateni sporcusu. Üç yaşında başladığı buz pateni serüvenini -sonradan sıkça dile getirdiği üzere- annesinin fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kalarak hırsla devam ettiren, madalya üstüne madalya kazanan, olimpiyatlarda ülkesini temsil eden parlak bir isim. Daha doğrusu isim idi... Tüm bu başarı grafiğini tek bir hatasıyla tuzla buz etmeden hemen önce...

6 Ocak 1994’te, ABD Artistik Buz Pateni Şampiyonası sırasında, Harding’in en büyük rakibi Nancy Kerrigan’ın antrenman yaptığı salonda saldırıya uğradığı haberi duyuldu. 24 yaşındaki sporcunun demir bir sopayla bacağına vurulmuştu. Olimpiyata bir ay kala gerçekleşen olayın ardından ABD Artistik Buz Pateni Şampiyonası’ndan çekilmek zorunda kalan Kerrigan’ın yokluğunda, birinciliği tahmin edilmesi zor olmayan bir isim kazandı: Tonya Harding. Yarışlarla eşzamanlı süren soruşturma ise ABD spor tarihinin en büyük skandallarından birinin kopmasına neden olacaktı. Saldırıyı Harding’in eski kocası Jeff Gillooly ile koruması Shawn Eckhardt’ın tuttuğu kişi gerçekleştirmişti.

Soruşturma sürerken olimpiyat hazırlıkları da devam ediyordu. Bacağının kırılmaması, sadece yara alması sayesinde bir ay içerisinde kendini toparlayıp ’94 Kış Olimpiyatı’na katılan Kerrigan, seyirci tarafından ayakta alkışlanan, çiçeklere boğulan bir performansın ardından gümüş madalyayı boynuna geçirirken Harding, patenleriyle ilgili yaşadığı sorun nedeniyle ağlamaklı şekilde yarıda kesip birkaç dakika sonra tekrar başladığı performansıyla ancak sekizinci olabildi. Yarışmadan kısa bir süre sonra ise esas kara haber geldi: Gillooly, Eckhardt ve saldırgan hapse girerken, olayı planlayan isimlerden biri olduğu iddia edilmesine rağmen hiçbir zaman itirafta bulunmayan Harding de soruşturma sırasında çeşitli bilgileri gizlediği gerekçesiyle suçlu bulundu, şartlı tahliye edildi, 500 saat kamu hizmeti ile 160 bin dolar tazminat cezasına çarptırıldı ve buz pateninden ömür boyu men edildi. Bütün bunlar, yine de hâlâ ‘hafif’ sonuçlar sayılabilirdi çünkü asıl büyük kayıp, Harding’in spor camiası ve Amerikan halkının gözündeki saygınlığının yerle bir olmasıydı.

Sorunlu bir aileden gelen, 2009’da Oprah Winfrey’nin programında annesi tarafından sık sık dövüldüğünü ve aşağılandığını söyleyen hırçın ruhlu Harding’e kıyasla neredeyse ‘prenses ömrü’ süren, kuğu zarafetine sahip masum kurban Kerrigan’ın yolları, bu olaydan sonra çok farklı yönlere gitti. Mağdur taraf Time, Newsweek gibi dergilere kapak oldu, markalarla milyon dolarlık anlaşmalar imzaladı, olimpiyatlarda özel muhabir sıfatıyla yer aldı ve kendisine duyulan sevgi-saygı katmerlendi. Harding ise başarısız evlilikleri, ev içi şiddet haberleri, Celebrity Boxing adlı yarışma programında yumruk sallaması, tutuklanmaları, düşük bütçeli aksiyon filmlerindeki başarısız oyunculuk denemeleri, eski kocasıyla seks kasetini Penthouse’a satmasıyla adeta ‘sınırlar ne kadar zorlanabilir’ müsabakasının şampiyonu olmaya oynadı.

Bu ay vizyona girecek I, Tonya bu dramatik hikâyenin kahramanlarından Harding’in hayatına odaklanıyor. Başrolde Margot Robbie, Sebastian Stan, Allison Janney’nin (ki Robbie ve Janney şimdiden Oscar’a göz kırpan isimler olarak gösteriliyor) yer aldığı kara komedi filmin sadece fragmanlarına baktığınızda bile, Harding’in (ve annesinin) kontrolsüz hırsına şahit olabiliyorsunuz.

Olayla ilgili her zaman sessizliğini koruyan, sadece 2008 yılında People dergisine verdiği bir röportajda, “Olanlar için tabii ki suçluluk duyuyorum” cümlesini sarf eden Harding’in yıllar sonra bu film sayesinde geçmişini bir parça olsun temize çekip çekemeyeceğini ise hep birlikte göreceğiz.

Socrates Dergi