
Üç Büyük Usta
11 dk
Cruyff, Maradona, Messi... Deneyimli futbol adamı Önder Özen'e göre bu isimler, dönemler üstü olan üç efsane. Neden mi? Kendisinden dinleyelim...
Bir Lionel Messi dosyası hazırlamışken kıyaslamalara girmemek elbette imkânsız. Önder Özen'e de ilk sorumuzu bu minvalde soruyoruz, Arjantinliyi tarihin neresinde değerlendirdiğini merak ediyoruz. Arkasından birkaç merak ettiğimiz nokta daha oluyor. Messi hangi futbol ekolünün ürünü? Stilinin gerisinde ne yatıyor? İstatistikler her şey mi? O anlattı, biz kâğıda döktük.
Messi, dönemini aşan bir oyuncu. Mesela ben onu 2010'ların futbolunu incelemek için bir özne olarak kullanmazdım. Başka tarz oyuncuları kullanmayı tercih ederdim, Messi onlardan biri değil bence. Örneğin Lothar Matthaeus, döneminin simgesi olan bir oyuncuydu ama Cruyff ve Maradona da tıpkı Messi gibi dönemi değil, dönemleri veya dönemler üstü zamanları temsil ediyor. Üçü de tüm zamanları aşıyor.
Ben ve benim gibi fanileri, sen ve senin gibi fanileri, Matthaeus ve Matthaeus gibi fanileri veya Modric ve Modric gibi fanileri ele alalım. Tüm sahayı gören bir pozisyon, bir kare durdurulduğunda ayağında top olan oyuncu için sekiz-on tane olasılık sayabilirler. Daha iyileri daha yüksek sayıda olasılık çıkarabilir. Ama Cruyff o karede Matthaeus'un görmediği, yani fanilerin görmediği birkaç olasılık daha çıkarır. O olasılığı Maradona da çıkarırdı, şimdi Messi de çıkarıyor. O tahmin edilmeyen şeyi görüyor ve olasılık hâline getiriyor. Ve hepimizi ikna ediyor.
Bana göre bahsettiğim üçlüyü diğer büyüklerden ayıran en belirgin fark bu. Bir orta saha veya defans oyuncusu için top kendisindeyken beş tane olasılık vardır. Bunlardan üçü doğrudur. O savunma oyuncusu beş şık arasındaki üçlüden birini işaretliyorsa ona 'iyi oyuncu' diyoruz. Bir orta saha oyuncusu için top ayağındayken mevcut olan olasılıkların sayısı daha fazladır. Dokuz-on tane diyelim... Bunlardan üç tanesi şahane, iki tanesi fena olmayan, dört tanesi çok doğru, bazıları da yanlış olasılıklardır. Yani denenmemesi gerekenlerdir. Bir orta saha oyuncusu doğruyu, çok doğruyu veya kusursuz olanı işaretlediğinde ona 'çok iyi' veya 'süper' oyuncu diyebiliyoruz. Hücum oyuncuları, yani Messi'nin oynadığı bölgede oynayan oyuncular için olasılık sayısı sınırsız. Bunu çok az oyuncu görebilir. Görebilen oyuncular arasından da çok azı tüm olasılıkları kusursuz bir şekilde gerçekleştirebilir, hepimizin gözüne sokacak hâle getirebilir. Onlar gerçeğe dönüştürdükten sonra o ihtimalin farkına varırız. Benim futbol izlemeye başladığım dönemde, Messi ile aynı sınıfa koyabileceğim iki oyuncu var. Biri Cruyff, diğeri de Maradona... Olasılık olmayan bir şeyi olasılık hâline getirebilen isimler bunlar. Kimsenin göremediğini görebilenler... Cruyff bir şey yaptıktan sonra "Aa bu da varmış" diyebiliyorsun. Ama onu yapmadan önce "Bu da var" diyemediğimiz bir şeydi o. Var olduğundan haberimizin olmadığı bir şeydi.
Zico'nun Favorisi
Brezilyalı efsane Zico'nun Messi hakkındaki fikirleri neler? Uzun yıllar Zico'yla çalışan Önder Özen ile görüşmüşken bunu da sormak istedik.
Zico, Irak Milli Takımı'nın başındaydı, Bağdat'ta maç oynanmasını FIFA yasaklamıştı. Irak Milli Takımı da iç saha maçlarını Doha'da oynuyordu. Yanlış hatırlamıyorsam Umman maçı için oradaydık. Arjantin'le Brezilya arasında da bir hazırlık maçı vardı. Maçı dev ekranda bir Türk büyükelçinin evinde seyrettik, bahçede. Maç başladı, Brezilya öne geçti. Sonra Messi hat-trick yaptı ve Arjantin 4-3 kazandı. Zico biraz üzüldü ama Messi adına sevindi, çok seviyordu Messi'yi. Öyle böyle değil. Onun net biçimde en iyisi olduğunu söylüyordu.
Messi İspanyol futbolunun mu Arjantin ekolünün mü bir ürünü? Bence ikisi de değil. Örneğin onu Arjantin simgesi olarak görmemiştim, Maradona'yı da öyle görmedim. Çünkü seyrettiğim Arjantin takımları, estetikten uzak, son derece sert, katı disiplinli, biraz daha fiziksel temelli, eforla oynayan sert oyuncuları aklıma getiriyor. Ama oraya Maradona olağanüstü bir estetik getirdi. Ona Arjantin futbolunu temsil eden estetik oyuncu diyemem çünkü Arjantin futbolunun böyle bir durumu yoktu. Tabii ki Riquelme'ler, Veron'lar, başka estetik futbolcular da var ama temelde Arjantin takımlarını süper yıldızlarının olmadığı dönemde inatçılıklarıyla, tempolarıyla, agresiflikleriyle, taktikleriyle veya organize olmalarıyla tarif ettik, tanıdık. Mutlaka başka şekilde tarif edenler vardır ama ben böyle gördüm. O yüzden Maradona da Messi de Arjantin'i temsil etmiyorlar. Messi'de elbette Barcelona esintileri vardır ama onun Barcelona'yı da temsil ettiğini düşünmedim. Elbette Barcelona'yı temsil becerisine sahip. Fakat bence o kendisini temsil ediyor. Eğer ona temsil yükü yükleyeceksek ben bunu seçerim. Barcelona'yı biri temsil edecekse o Guardiola olsun. Veya yine Cruyff olsun, Iniesta olsun...
Onun stili, yaratılışında bulunan ve sadece onun bünyesinde vücut bulan bir stil. Başka kimseye benzemiyor, başka kimseyi andırmıyor. Sadece Messi'yi andırıyor. Siz Messi'nin stilini bir futbolcu olarak üzerinize giymeye çalışırsanız çok sakil duracaktır. Gerçekten Messi'nin stiline uygun bir şeyler yapabilirseniz onun adı Messi stili olmaz. İşte kim yapıyor bunu? Ahmet. 'Ahmet stili' olur onun adı.

Barcelona'da geçen sezonun başına kadar hem Suarez hem Neymar vardı. Tabii ki Messi patronluğunda gidiyordu her şey. Ama o diğer iki oyuncunun da ufak tefek rol çalmaları vardı. Onlar da çok büyük karakterler ve Messi'nin payından çalınıyordu iş doğal olarak. Şimdi daha tek başına ve Suarez de onun patronluğunu kabul etmiş durumda. Bunu gol sevinçlerinde dahi görüyoruz. Messi'ye karşı acayip bir tolerans var. Messi'nin de fiziksel ve zihinsel formu çok iyi durumda. 2018 Dünya Kupası travmasını da atlattı. Uluslararası turnuvalar onun için hep travmatikti. Onları atlatmak kolay değil. Kendi ulusuyla, halkıyla karşı karşıya geldi zaman zaman. Şu anda, bütün bunları arkasında bırakmış gibi.
Bana kalırsa Arjantin'e uyum sağlayamayan Messi değil. Messi'ye uyum sağlanamaması problem. Maradona'nın dönemini hatırlayalım. 1986'da kupayı tek başına getirdi ama onun tek başına sanatını icra etmesi için çok uygun bir ekip vardı. Sert, bıçak gibi iyi savunma yapan, pozisyon vermeyen, gol yemeyen bir Arjantin takımıydı. O da sanatını icra edebiliyordu. Ama çok dağınık ve organize olmaktan uzak bir görüntüsü var şimdiki Arjantin Milli Takımı'nın. Son kupada da bunu gördük, Brezilya'daki kupada da... Kalede hep problemleri oldu, savunmada hep problemleri oldu, orta sahanın defansif tarafında hep problemleri oldu… Evet, Sergio Agüero vardı, Gonzalo Higuain vardı, Angel Di Maria vardı. Ama arka taraf gerçekten sıkıntılıydı, birincisi bu. Ve ilginç bir şekilde Maradona'nın oynadığı dönemde Maradona'nın arkasında yığılma varken şimdi Messi'nin etrafında yığılma var. Kadro seçerken çok zorlanıyor, çok politik seçimler yapmak durumunda kalıyor kadro seçicileri. Çok güçlü oyuncular var. Yani Higuain mi, Agüero mu mesela? Kolay bir karar değil bu. Bunları düşünürken Messi'yi orijinal pozisyonundan uzaklaştırdılar. Ya santrforun tam arkasında oynadı ya da kenara geldi. Oysaki onun önde tek olması, Barcelona'da oynadığı pozisyonda oynaması işleri biraz daha kolay hâle getirebilirdi. Ama o zaman da bir sürü yıldız oyuncu kenarda kalacaktı. O takımı yönetmek çok zor hâle gelecekti. Jorge Sampaoli bu zorluğu yaşadı. Dönem kesişmedi yani. Getir sen Maradona'nın takımını; Brown, Ruggeri, Olarticoechea, Batista gibi isimleri koy Messi'nin arkasına, bak bakayım neler oluyor ondan sonra...
"Sosyolojik Bir Durum"
Türk futbolunun en özel ayaklarından Nuri Şahin, Messi ile karşılaşma onuruna erişen futbolculardan biri. Şahin'e Arjantinli süper yıldızı sorduk:
Messi'ye karşı oynamak insanın hatıralarında belirgin izler bırakıyor. Bazen onu savunan oyuncuları öyle hamlelerle geçiyor ki... Bu konuda şanslıyım; hiç böyle bir deneyimim olmadı. Ama tarihin en iyi oyuncularından birine karşı oynamanın zevkini yaşadım tabii. Sadece gol ve asist sayısı size bir oyuncunun dünyanın en iyisi olup olmadığına ilişkin kesin bir bilgi vermez. Oyunun geneli içindeki aksiyonları, birlikte oynadığı oyuncuların performanslarına katkısı, oynadığı takımı oransal olarak ne kadar geliştirdiği ve bunu hangi şartlar içinde yaptığı, toplumdaki etkisi, söylediği bir sözün, yaptığı bir hareketin yansıması çok önemlidir. Bunların hepsine bakmadan rasyonel bir sonuç elde edemezsiniz. Bu yüzden Messi'nin futbola katkısını sayılarla ifade etmeye çalışmak kolaya kaçmak olur. Onun yarattığı etki dünya üzerinde futbolun başka bir noktaya taşınmasına katkı sağladı. Biz çocukken sokakta güzel çalımlar attığımız zaman kendimize "Maradona" derdik, şimdi çocukların ağzından "Messi" kelimesi dökülüyor. Bu etkiyi sadece istatistikle oluşturmazsınız; bu sosyolojik bir durum...
Şimdi "Dünya Kupası kazanmalı" deniyor. Ne için yapmalı bunları? Dünyanın en iyisi olduğunun kabul edilmesi için mi? Ben kazanması gerekiyor demiyorum. Keyfini çıkarmaya çalışıyorum, kaçırmadan izlemeye çalışıyorum, ne yapacağını merakla bekliyorum. Nereden baktığınıza bağlı, uluslararası bir turnuva onu büyük yapacaksa kabul etmeyin onu büyük olarak. Demin söyledim, onu büyük yapan Cruyff gibi, Maradona gibi olması, yani bizim gibi fanilerin göremeyeceği şahane seçenekleri görmesi. Benim için bu yeterli, hatta fazla bile. Rakamlar Oyunu'nu okudunuz mu bilmiyorum, orada futboldaki rastlantısallık oranıyla alakalı güzel bir yazı var. O rastlantısallık sizi şampiyon bir sporcu olmaktan edebilir veya şampiyon yapabilir. Bu şuna benziyor: Mesela ikimiz de antrenörüz. Ben acayip yeteneksizim ama bana şahane bir takım denk geliyor. Hiçbir şey yapmıyorum, sadece seçiyor ve koyuyorum. Oynuyor ve alıyor onlar da... Şimdi ben mi takımı şampiyon yaptım takım mı beni şampiyon yaptı? Öbür tarafta diyelim ki siz şahane antrenörlersiniz. En iyi kadroyu kuruyorsunuz, en iyi taktikleri ve stratejileri buluyorsunuz fakat takımınızda bir kifayet problemi var. E siz de yapamamış oluyorsunuz değil mi? Şimdi bu denklemde hangi antrenör daha yetenekli? Bu mu büyük yapacak beni, böyle mi bakacağım? Böyle bakacaksak sıralamayı, kariyerleri bittiğinde hangisinin boynunda daha çok madalya varsa onu en iyi yapalım. Böyle yapanlara da saygım var ama benim fikrim saha içerisinde fark yaratan, görülmeyeni gören oyuncudur.
Messi'nin stilini Cruyff'a da Maradona'ya da yakın görmüyorum. Cruyff nevi şahsına münhasır bir oyun organizatörüydü, Maradona öyle, Messi de... Fakat Messi'nin dripling özelliği farklı. Mesela Cruyff çalımı atar ama rakibinden çok uzaklaşmazdı. Özellikle son döneminde... Messi hâlâ çalım attığında uzaklaşıyor rakibinden. Bunu yakın da uzak da yapıyor. Bu Messi stili. Öbürü Cruyff, diğeri de Maradona stili...

Bizim her kahvaltıda bir tartışmamız oluyor. İki oğlum var. Bu istatistik kıyaslarından ötürü ben Maradona'yı anlatamıyorum. Ronaldo'nun kupa sayısından, Messi'nin gol sayısından Maradona'ya gelemiyorum. Onlara göre Maradona hikâye, Zico hikâye, Cruyff hikâye… Şimdi James Harden'ın bir serisi var ya, işte en son yine 60'ı geçti. Şimdi ben çocuklara Michael Jordan'ı anlatamıyorum ya. Size soruyorum; Jordan'ı sayıyla, istatistikle geçecekse biri, o zaman geçtiler çoktan... E ileride birisi de parmağındaki yüzükleri gösterecek, o da Jordan'ı geçecek. Atıyorum, Stephen Curry'de üç tane yüzük var, Kevin Durant'te iki tane var. Curry bu sene kazansa daha da yaklaşacak Jordan'a... Daha mı büyük olacak Jordan'dan? E hani saha içindeki olasılıklar, yapılamayanı yapmaklar? Hani olmazı oldurmaklar? Tamam üçlük atıyorsun, peki ya pota altı? Savunma?
Dolayısıyla, istatistik işi biraz subjektif. Aslında bir taraftan objektif. Zaten istatistik subjektifliği ortadan kaldırmak için ortaya çıkmış bir şey. Daha objektif hâle getirmek için kullandığımız bir alan ama bir de dönemle alakalı durumlar var. Her dönemin istatistiği farklı. Onu gözetmemiz de gerekli. Öbür tarafta da estetik var yani. Estetik boyutuyla bakarsak Jordan'ın yanına kimse yaklaşamaz. Ama gel de benim çocuklara anlat. LeBron diyorlar, Curry diyorlar veya Ronaldo diyorlar, Maradona'yı nasıl anlatacaksın? Bakıyor sayılara, "Bu 100 golü geçmemiş" diyor… Eğer illa ki istatistik üzerinden gideceksek her dönemin marjinal katkı puanı, kat sayısı hesaplanabilir. Çok zor, ağır bir işlem ama yapılabilir.