
Unutulmaz
11 dk
Mapei takımı, aktif olduğu yıllarda bisiklet dünyasında bir kült yarattı. "Tarihin en yeteneklisi onlar mıydı?" sorusunun peşinden gittik.
Bisiklet tarihi aynı zamanda renklerin tarihidir. Peloton, doğanın alacalı renkleri arasındaki seyahatini sürdürürken cümbüş konusunda etrafından aşağı kalmaz. Fausto Coppi'nin efsanesini İtalya topraklarına yazarken taşıdığı mavi Bianchi mayosu unutulmazdır. Eddy Merckx'le yükselen Faema ve Molteni takımlarından söz edilince mayoları da hemen akılda canlanır. Bernard Hinault ve Greg LeMond'un birlikte giydiği, Mondrian tablolarını andıran La Vie Claire mayosu da bir başka semboldür. Bir de Mapei takımının küplerle bezeli deseninden dolayı 'cubetti' olarak anılan mayosu iki teker için 'ikon'dur. Ancak sadece güzel bir tasarım ve farklı renkler sizi bu mertebeye çıkarmaya yetmez. İşin içine zaferler, efsaneler hatta tartışmalar katmak gerekir. 1993'ten 2002'ye, bisikletin en güzel on yıllarından birini daha da güzelleştiren Mapei takımının kısa tarihi de tüm bunlarla yoğrulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sonrası sanayileşmeye başlayan İtalya'da babasının kurduğu Mapei (Materiali Ausiliari Per Edilizia e Industria yani İnşaat ve Sanayiye Yardımcı Malzemeler) şirketini, ülkesinin aile geleneğine bağlı olarak devralan Giorgio Squinzi ya da ona kimya mühendisliği doktorası sonrası dedikleri üzere 'Dottore' tam bir bisiklet âşığıdır. Mapei takımı da bu aşkın, bir arkadaşın ricasıyla birleşmesiyle doğar. Squinzi, yakın dostu ve 1958 Giro şampiyonu Ercole Baldini'nin kapanmakta olan Eldor-Viner takımını satın alıp kurtarması ricasını geri çevirmez.
Bir anda yalın bir bisiklet aşığı olmaktan çıkmış ve takım sahibi konumuna geçmiştir. Kendi şirketinin ismini taşıyan yeni ekip, ilk zaferi için çok beklemez. Squinzi desteğini bitirdiğindeyse hanelerinde 652 yarış galibiyeti daha yazmaktadır. Ama tüm bunlar onları tarihin en iyisi, en yeteneklisi yapmaya yeter mi?
Herkesin Bildiği Eksik
Ahizenin diğer tarafında İtalyan bisikleti üzerine kitaplar kaleme alan yazar Herbie Sykes varken ilk olarak bunu soruyorum. Britanya'yı bırakıp Torino'ya temelli yerleştiği yıllar Mapei'nin kuruluş dönemiyle paralellik gösteriyor. Biraz zorlansa da ufak bir kıyasa başlıyor. "Tarihin en yetenekli takımını seçmek çok meşakkatli bir iş. Çünkü bisiklet dünyası sürekli değişip gelişiyor. Team Sky, bu sorunun cevabına kuvvetli bir aday çünkü çok fazla Büyük Tur kazandılar. Molteni kadrosu zamanında çok yetenekliydi. 1960'ların başında aktif olan ilk Belçika-İtalyan takımlardan Carpano da öyle. Franco Balmamion ve Gastone Nencini ile birçok zafer elde etmişlerdi."
Ardından Mapei'nin çok 'seksi' bir takım olduğunu kimsenin inkâr edemeyeceğini, 1990'lı yılların başında bisikletin iki büyük gücünün İtalya ile Belçika olduğunu ve Mapei'nin bu iki gücü harmanladığını, ortaya konan rakamların da onların yanında yer aldığını hızlıca sıraladıktan sonra duraksıyor: "Yine de 'herkesin bildiği yarış'ı kazanamadılar. Fransa Bisiklet Turu, yol bisikletinin yarısıdır. Böyle değilmiş gibi rol yapmanın kimseye faydası yok. Sadece bir yarışı kazanamadılar ama bu, en önemlisiydi. Kupa dolaplarında her zaman büyük bir boşluk olacak."

Mapei aslında o boşluğu doldurmaya 1994'te Tony Rominger'le çok yaklaşmıştı. Hatta birkaç seneye üç Michelin yıldızına kavuşacak bir restoranın tüm masaları Paris'teki zafer turundan sonra yapılacak kutlama için ayırtılmıştı bile. Ancak Miguel Indurain sarı mayoyu Rominger'e yar etmedi. Önceki üç senede olduğu gibi yine kazanmıştı ve gelecek sene de aynı senaryoyu tekrarlayarak tarihe altın harflerle yazılacaktı. Mapei'nin Fransa Turu şanssızlığının özeti aslında Indurain'den başkası değildi. Takımın varlık gösterdiği dönemin kabaca yarısında zaten zirveyi kimseye bırakmamıştı. Le Tour olmamıştı belki ama Mapei, İtalya ve İspanya Bisiklet Turu'nda kutlamalar yapmıştı. Dünya şampiyonalarında da bisikletçileri birçok zafer yaşamıştı. Asıl ihtisaslarıysa tek günlük klasik yarışlar üzerineydi. Ardenlerde veya arnavut kaldırımlı yollarda; Fransa'da, Belçika'da veya Hollanda'da... Nerede ve nasıl olduğu fark etmezdi. Durmadan kazanıyorlardı.
Klasikler, Zaferler ve Hesaplar
Bir dönem Mapei ismi Paris-Roubaix ile eş anlamlı hâle gelmişti. 1995 ile 2000 yılları arasında beş kez kazandıkları yarışta, 1996, 1998 ve 1999'da podyumda tulum çıkarmışlar, tüm basamakları kapmışlardı. 1996'daki yarışta meşhur velodrom kısmına üç Mapei'li; Gianluca Bortolami, Andrea Tafi ve Johan Museeuw kafa kafaya girmiş ve rivayete göre Dottore Squinzi, dönemin sportif direktörü Patrick Lefevere'i arayarak kazananın kesinlikle ve kesinlikle Museeuw olması gerektiğini söylemişti.
Bu rivayetin doğruluğundan bahis açınca Sykes pek şaşırmıyor ve "Bu olayın olmaması için bir sebep göremiyorum. Gianluca Bortolami harika bir yarışçıydı, Andrea Tafi de öyle. Ama Museeuw, Museeuw'du. Muhtemelen onun kazanması marka için Bortolami'nin kazanmasından daha iyiydi" diyor. Bisikletin hem show business olduğunu hem de vahşi doğasını hatırlatarak... "Bisiklet dünyası hep böyleydi ve hep de böyle olacak. 200 kişilik pelotonda yaklaşık 180 kişinin işi yarışı kazanmak değil. Yarışı kaybetmek ve kendi takım arkadaşlarının kazanmasını ummak."
Bu oran Mapei için biraz daha farklıydı. Takım, iddialara göre bugün bile hayli büyük bir miktar olarak görülebilecek 10 ila 12 milyon euro'luk bir bütçeye sahipti. Daha sonra Giro d'Italia'nın yarış direktörü olacak gazeteci Angelo Zomegnan her fırsatta, bisikletteki rekabeti bitirmek ve maaşları şişirmek gibi konulardan Squinzi'ye yüklenirdi. En büyük yıldızlarsa o dönemde hep Mapei için sıradaydı. Samanyolu içerisindeki domestiklerden biri, Luca Scinto durumu "Bazen yarışa bakınca bizden iki domestik varken yedi kişinin kazanmaya çalıştığını görürdüm" diyerek anlatıyor. Mapei'nin şişkin kadrosunda görevi yarışı kaybetmek olan pek kimse yoktu. Ancak bir isim, takımın diğer üyelerine yarışı kaybettirdi: Stefano Garzelli.
Doping Cini
Squinzi bisiklete âşık olduğu kadar dopinge de karşıydı. Luigi Cecchini ve Michele Ferrari gibi 'şüpheli' doktorlarla bağlantısı olan yarışçıları kadrosunda istemezdi bile. Festina Skandalı sonrasında çoğu İtalyan takım geliştirilmiş testleri reddederken onlar karşı safta yer almış, gönüllü olmuştu. O yüzden de Garzelli'nin 2002 Giro'da pembe mayoyu taşırken dopingli çıkması Squinzi'yi derinden vurdu. Dopingin Mapei günlerinden öncesine dayandığı söylense de takım sonun başlangıcına girmişti.
"Marco Pantani'nin Madonna di Campiglio'daki olayından sonra şişeden doping cininin çıkması Squinzi'yi hayli üzmüştü" diyor Sykes. Farklı bir takımla olsa dahi bisiklet dünyası gerçek yüzünü Squinzi'ye göstermiş, onu sarsmıştı. Ancak madalyonun diğer yanında İngiliz gazeteciye göre Mapei'deki tek doping vakası da Garzelli değildi. Squinzi, Büyük Tur başarılarının çok yüksek olmamasına sebep olarak hep "diğer takımların aksine kan dopingi yapmamaları"nı işaret ediyordu. Ancak Sykes farklı düşünüyor: "Bu konuyu sabaha kadar tartışabiliriz ama Squinzi bisiklet takımıyla ve genel anlamda bisikletçilerle her gün dirsek temasında değildi. Bu yüzden takımın içerisindeki her şeyden de haberdar olamıyordu. Bana kalırsa Fransa Turu'nu kazanamamalarının arkasında sadece dopingden kaçınmaları yok."
Squinzi'nin dopingden kaçışıyla pelotonda artık bir Mapei yok ama en azından izlerini sürmek için takımın devamı niteliğindeki Deceuninck-Step'e (eski adıyla Quick-Step) bakabiliriz. Yine de Sykes'a göre bu etki giderek azalıyor. Takım tek günlük klasiklerdeki hâkimiyeti sürdürse de geçen her gün daha az İtalyan daha çok Belçikalı oluyor. Davide Bramati gibi bir sportif direktör hâlâ İtalyanlığı, artık takımın patronu olan Lefevere de hala Mapei'nin kalbini temsil etse de ekip, hâliyle başka bir hâletiruhiyeye bürünüyor.
Hakiki Şampiyonlar
Bu sefer de Sykes'a bir bisiklet izleyicisi olarak Squinzi'yi tekrar bu dünyada görmek isteyip istemeyeceğini soruyorum. Cevabı olumlu, umuduysa yok. Bir süre önce rastladığı Squinzi'nin sağlık durumu çok parlak değil ve artık Serie A'da mücadele veren Sassuolo'nun sahibi olduğundan bisiklet onun için aynı koltuktaki ikinci karpuz olacak. Hâlâ sponsorluklar ve ülkesine kazandırdığı tesislerle bisiklete katkı verse de, 2006'da Serie C'den yola çıkıp Avrupa Ligi'ne uzanarak 'Miracolo Sassuolo'yu (Sassuolo mucizesi) gerçekleştiren takım Squinzi'nin zamanının çoğunu alıyor. Bisiklete ilgi duyanlar için belki de Serie A'da göz ucuyla takip edilecek takım onlar.
Yine de Sassuolo'nun yeşil ve siyahını boşverip Mapei'nin her telden çalan renklerine yeniden dalmanız mümkün. Takımın kapanmasından yıllar sonra dahi üretilen, bugün bile alakasız bir yarışı izlerken kenarda birinin üzerinde sık sık gördüğümüz bir mayodan bahsediyoruz. Sykes'a göre yarattıkları 'hava' onları özgün kılıyor. Ne Squinzi kafayı Tur'u kazanmakla bozmuş bir adam ne de Mapei dopingin sistematikleştiği bir yapı. Onlar bisikleti seven bir kimya şirketi sahibi ve Museeuw, Ballerini, Bettini, Tafi, Rominger, Cadel Evans gibi dönemin elit bisikletçilerinden ibaretler.
Kadrolarında birden fazla hakiki şampiyon olması ve dönemin 'lokal bisiklet' havasını taşımaları Sykes için bir daha yakalanması çok zor şeyler. "Raleigh, Renault, Peugeot, Molteni... Mapei'den önce de sonra da çok fazla 'süper takım' oldu ama onlar bir şekilde başka kalmayı başardılar" diyor Sykes. Kapanış cümlesi ise sırf okuduğunuz bu satırların varlığıyla bile kanıtlanabilir cinsten. "Onlar çok büyük bir ikon yarattı. Bisiklete ilgisi olan birinin Mapei takımını veya mayosunu unutabileceğini asla düşünmüyorum..."