Virginia'nın Bahçesi

2 dk

Hayatı boyunca Virginia Woolf için beyzbol, bowling ve kriket de yazmak kadar özgürleştirici bir eylem oldu.

Bahçelerin, sahiplerinin karakterlerine ışık tuttuğu söylenir. En azından dikkat düzeyinde… Dört başı mamur bir bahçenin sahibi titizdir, bakımsız bir bahçe ise olsa olsa sorumsuz birinin eseri olabilir. Bazıları iyi ev sahibi, kötü bahçıvanlardır. Virginia Woolf da öyle. Eşi Leonard ile beraber yaşadığı evlerinin bahçesi, Virginia’nın yaşam ve yazım alanı olarak kullandığı başlıca mekândır ama o, bahçe işlerine hiç bulaşmamıştır; romanlarının çoğunu bahçesindeki minik kulübede kaleme almış, zinya çiçekleri ve meyve ağaçları arasında yaptığı uzun yürüyüşlerle aklını açmış, dönemin önde gelen sanatçı ve entelektüellerini bahçesinde ağırlayarak bir nevi ‘Bloomsbury Grubu’nun arka bahçesini yaratmış olmasına rağmen…

Virginia’nın kadın aşıklarından Vita Sackville-West, “Virginia zaten öldürür diye ona asla bir bitki hediye etmedim” diyerek itirafta bulunmuştu yıllar sonra. Hâlbuki Virginia Woolf, yazılarında ‘bahçe’ imgesini hem duyuları kışkırtmada hem de gündeliğin ayrıntılarını mekânsallaştırmada sıkça kullanmıştır. Kült eseri Mrs. Dalloway’deki çiçek göndermeleri emsalsizdir örneğin. Peki ‘bahçe’, yalnızca edebiyatının malzemesi midir? Virginia, kendini bildi bileli bir bahçe bowlingi tutkunu ve sıkı bir kriketçidir. Çocukluğunu, ablası Vanessa ve erkek kardeşi Adrian ile St. Ives’teki evlerinin bahçesinde kriket oynayarak geçirmiştir. O günleri “Vanessa ve ben ‘Erkek Fatma’lardık; yani kriket oynar, kayalara tırmanır, ağaçlara çıkar, ne giydiğimizi falan da umursamazdık” diye anımsar günlüklerinde.

Virginia ve ablası, Victoria devrinde pek az kız çocuğuna tanınan bir özgürlükle yetişmişlerdir. Ünlü bir eleştirmen ve düşünür olan babaları sayesinde evdeki zengin kütüphaneden yararlanarak yaratıcı yeteneklerini keşfetmişler; böylelikle edebiyat ve resim gibi erkeklerin hâkim olduğu dünyaların kapılarını da aralayabilmişlerdir. Virginia’nın çocukluğunda, dönemin tüm İngiliz kadınları için tipik olan ne varsa tümünün karşıt özelliklerini görmek mümkündür. İngiliz yazar Helen Dunmore, onun St. Ives’taki mutlu, özgür ve oyunbaz çocukluğunun, hayallerinin peşinden gitmesinde kilit rol oynadığını söyler. “O yıllar olmasaydı yine de yazar olurdu Virginia” der ve ekler: “Ama farklı bir yazar olurdu…”

Virginia Woolf, spor merakını olgunluk yaşlarında da sürdürür. Bahçe bowlingi artık onun vazgeçilmezi olmuştur. Rodmell’de, ‘Papazın Evi’ olarak da bilinen evlerinde Leonard ile beraber yaşarken, gelgitlerle dolu ömrünün en keyifli anlarında oyunbaz ruhunun açığa çıktığı görülür. Virginia’nın ‘evinde’ hâli, şiddetli bir yazma arzusuyla özdeştir; fakat bu arzunun geçip gitmesine kimi zaman müsaade eder Virginia. Neden? Çünkü balık tutmak, havuzu seyretmek ve bahçe bowlingi oynamak -yazmak kadar olmasa daönemli birer mutluluk vesilesidir onun için. Bowling oynamayı yazmak ile ikame edebildiğine göre; Virginia gibi bir yazar için bile ‘oyun’, kimi zaman kalem kadar özgürleştirici olabilir!

Virginia, yazdığı bir kitap eleştirisinde Ring Lardner’ın en güzel eserinin beyzbol öykülerinden oluşan You Know Me Al olduğunu iddia eder. Çünkü Woolf’a göre Lardner, coğrafi uzaklıktan muzdarip ve köklü geleneklerden mahrum Amerikan toplumunda insanları bir araya getiren beyzbolu, sosyo-kültürel bir ‘odak noktası’ olarak başarılı bir biçimde kullanmıştır. Lardner, beyzbol sayesinde bir yandan okuruyla buluşurken, diğer yandan da okurlarının kendilerine benzeyenlerle buluşmasını sağlamıştır.

Spor, hem gerçek hem kurgu dünyasında işte tam da bunun için vardır; kendine benzeyenlerle buluşmak için… Ev işlerini reddeden, bahçe bakımını kocasına bırakan, tüm mesaisini yazmaya aktaran Virginia için de ister beyzbol ister bowling ya da kriket olsun, spor özgürleştirici bir edimdir. Tıpkı yazmak gibi… Ama maalesef, Virginia’dan 75 yıl sonra dahi bazı erkekler bu gerçeği kavrayamıyor... Özdemir Asaf’ı hatırlayarak söyleyecek olursak; “Kendi bahçesinde dal olamayanlar, girip de kadınların bahçesinde ‘ağaçlık’ taslıyor!

Socrates Dergi