
Wilder'ın Yolu
5 dk
Kızının hastalığı sebebiyle boksa yönelen Deontay Wilder, yıl sonunda ‘Tartışmasız Şampiyon’ olarak efsaneler arasına girebilir.
Boksta bir başarının hikâyesini kovaladığınızda, genelde olumsuz başlayan bir hayat karşınıza çıkar. Boksör, seçimden ziyade bir zorunlulukla kendini ringe atar ve bir Hollywood filmini aratmayan hayatında, rakiplerini alt ederek yumruklarıyla daha iyi bir geleceği hedefler. Deontay Wilder da onlardan, bir çıkmazın içinden dünya şampiyonluğuna ulaşanlardan...
Wilder, henüz 19 yaşındayken sevgilisi Helen ile çocukları olacağını öğrendi. Ancak çocukta spina bifida denilen, yürümesini de engelleyebilecek bir omurilik hastalığı vardı. Doktor, çocuğun yaşayacağı zorlukları anlattıktan sonra kürtaj seçeneğini sunsa da Wilder ve sevgilisi buna karşı çıktı. Kızları Naieya’nın bakım ve tıbbi masrafları daha anne karnındayken başlayacaktı ve bu süreç Wilder’ın hayatını değiştirdi.Düşük notları, Alabama’daki lisesinin futbol ve basketboldaki yıldızı olmasına rağmen Wilder’ın koleje gitmesini engellemişti. Naieya’nın tedavi masrafları nedeniyle halk kolejini de bıraktı. Garsonluk ve şoförlük yapmaya başladı. Ancak Naieya’nın geçireceği beş ameliyat için bu da yeterli değildi. Ve Wilder sonunda, boksörlerin iyi kazandığı fikriyle birlikte gençken başka sporlarda geliştirdiği bedenini ringe attı.
19 yaşında giriştiği bu uğraşta gücüyle ilerleyen Wilder; atletizmi, hızı, çevikliği, 2.01’lik cüssesi ve yıkıcı sağ eliyle önce ABD şampiyonluğuna, sonra 2008 Beijing'de bronz madalyaya ulaştı. Aynı yıl, Naiya bir yaşındayken ona verdiği “Dünya şampiyonu olacağım” sözünü tutmak ve tabii ki daha fazla para kazanmak için profesyonelliğe geçti.
Geç yaşta başladığı için boks temeli sağlam olmasa da başarıya ulaştı. Hepsini kazandığı 39 maçın 38’inde rakiplerini nakavt etti. İlhamını kızından, motivasyonunu da ailesinden alan Wilder, “Ringde gergin değilim. Çocuklarımı düşünüyorum ve sanki rakibim onlara sağlayacaklarımı benden alacakmış gibi hissediyorum. Buna izin veremem” diyor. Hiçbir rakibi, şu ana kadar bu düşüncenin karşısında duramadı. Wilder, 2015’te kızına verdiği sözü de tuttu. Hakem kararına giden tek maçında Bermane Stiverne’i yenip WBC Ağır Sıklet Dünya Şampiyonu oldu.
Naieya şu sıralar iyi, diğer üç kardeşiyle mutlu bir hayat sürüyor ve hatta perende bile atabiliyor. Wilder da yaptığı işi sevdiğini söylüyor. Kendine koyduğu yeni hedef ise bir boks ikonu olabilmek. Ancak bu yolun bugüne kadarkinden daha zorlu olduğu kesin; zira ağır sıklet, uzun zamandır olmadığı kadar hareketli. Wladimir Klitschko’nun Tyson Fury ve Anthony Joshua’ya yenilmesiyle bir hükümdarlık sona erdi. Klitschko’lara rakip bulunamayan o durağan dönem geride kaldı. Şimdi kemer birleştirme maçları konuşuluyor. Ağır sıklet tarihinde bir ilk yaşanabilir ve dört büyük kemer bir boksörde toplanabilir. WBA ve IBF kemerlerinin sahibi Joshua, 31 Mart’ta WBO’nun Şampiyonu Joseph Parker ile karşılaşacak. Kazanan, üç kemeri beline takacak ve ‘Tartışmasız Şampiyon’ olmak için geriye bir kemer kalacak. O da Wilder’daki WBC kemeri...
Wilder’ın zayıf tekniği, ayak çalışması ve savunmasındaki eksiklikleri eleştiriliyor. Bermaine Stiverne dışında kayda değer bir rakiple karşılaşmaması da seviyesinin test edilmediği görüşünü kuvvetlendiriyor. Tüm bunlara rağmen önünde altın bir fırsat var. Öncelikle 3 Mart’ta Luiz Ortiz’i geçmesi gerek. Ardından bu dönemin en anlamlı eşleşmesinde, Joshua ile tarihi bir kemer birleştirme maçına çıkabilir.
Kim kazanırsa kazansın, boksta keyifli bir yıl geçecek. Wilder’ın bu yıl edineceği rol ise kendi ellerinde. Naieya’nın şimdilerde toparlayan hastalığı, ona tahayyül etmediği bir iş kazandırmıştı ve bu yolun sonunda, belki de boksun en büyük yıldızı olacak.