Yapboz

16 dk

Liverpool'un geçen seneki Şampiyonlar Ligi zaferi tekrar tekrar konuşulmayı hak eden bir masal. Jürgen Klopp'un asistanı Pepijn Lijnders, zafere giden yolu anlatıyor.

Pepijn Lijnders'in antrenman teknikleri ve taktik konulardaki yeteneği onu ilk önce Liverpool'da altyapının bir parçası yaptı, oradan yardımcı antrenörlüğe taşıdı. Melwood'un iki numarası, Aralık 2019'da Hollandalı gazeteci Arthur Renard'a uzun bir röportaj vermişti. Sözü Madrid'deki final maçından açmış, antrenman metotlarından Klopp'la aralarındaki ilişkiye kadar her şeyi anlatmıştı. Daha önce Rafael Benitez söyleşisine sayfalarımızda yer verdiğimiz Renard, ilk olarak The Guardian'da çıkan bu röportajın tam metniyle karşımıza gelince çok heyecanlandık. Sizin de aynı duygularla okuyacağınıza eminiz.

Liverpool geçen sezon Şampiyonlar Ligi Finali'ne çıkmadan çok önce, Madrid'deki karşılaşma için Pepijn Lijnders tarafından çeşitli hazırlıklar yapılmıştı. Hâlâ Barcelona ile oynanacak iki yarı final maçı vardı. Fakat Jürgen Klopp'un asistanı, final maçı için ideal hazırlığın ne olacağı konusunda fikir sahibiydi. Lijnders, Ajax ya da Tottenham Hotspur tarzında bir takımı davet etme seçeneğini düşündü. Bu, Barcelona'yı geçerlerse ne ile karşılaşacakları konusunda bir fikir verebilirdi.

Maçın yapılacağı yere çoktan karar verilmişti. Marbella, hava koşulları açısından Madrid ile benzerlik gösteriyordu ve başka bir takımı oraya getirmek de daha kolay olurdu. Lijnders, kafasında her şeyi tasarlamıştı. "Eğer finale çıkarsak, gerçekten bu tip bir maç ayarlamak istiyordum çünkü aksi takdirde üç hafta boş geçecekti. Madrid'de karşılaşma ihtimalimiz olan takımlara benzer bir ekiple karşılaşalım istedim. Fikrimiz şuydu, bir takımı davet edecek, onlara üç-dört gün antrenman süresi verecek ve bir hazırlık maçında istediğimiz şekilde oynamalarını isteyecektik."

Sonunda, Lijnders'in tüm çabalarına değdi çünkü Liverpool, 3-0 kaybettiği yarı final ilk ayağının rövanşında Barcelona'yı geçerek finale kaldı. Final oynanacaktı ve Liverpool'un bu planı artık uygulanabilirdi. Marbella'ya gidip, uyum sağlamak adına kampa gireceklerdi. Aynı zamanda, onları İspanya'da ziyaret etmek üzere Benfica B takımı ile anlaştılar. "Benfica B takımı'nın gelişi gizli kaldı. Onlara, bize karşı nasıl oynamaları gerektiği konusunda sunum yaptık. Aynı Tottenham gibi olmalıydılar, onların duran top taktikleri, futbol anlayışları ve savunma organizasyonlarıyla… O maçı kapalı kapılar ardında oynadık. Hatta kimsenin hiçbir şey görememesi için sahayı çevreleyen demirleri bile yükselttik. Maç, finalden bir hafta önce oynandı ve her şeyi tıpkı final günüymüş gibi hazırladık."

Liverpool, Benfica B'yi 3-0 yendi ve bir hafta sonra Tottenham'ı 2-0 mağlup ederek Şampiyonlar Ligi'ni kazandı. Her iki maçta da Liverpool'un attığı erken goller birbirinin aynısı. Yarı sahada pozisyon alıp topu kazanmak ve direkt Mane'ye uzun top atmak. "İki pozisyonda da kazanılan toplarla çıkacağımız hücumlarda nasıl konumlandığımızı ve savunmanın son hattının arkasındaki boş alanlarda Sadio Mane'yi bulmak için nasıl çabaladığımızı görebilirsiniz."

Bütün ufak detaylar, sezon sonundaki muhteşem zafere katkı sağladı. Lijnders için tüm parçaları birbirine uyan koca bir yapboz bu. "Şampiyonlar Ligi zaferine giden yol inanılmazdı. Antrenör olarak çok fazla karar vermek zorundasınız ve ne mutlu ki Şampiyonlar Ligi'nde her şey yolunda gitti. Oyuncular ve teknik ekip olarak beraber büyüdük. Beni en gururlandıran tarafı da bu aslında, sadece kupa kazanmak değil. Tabii ki, kupa hayatımızın sonuna kadar hatırlayacağımız bir iz lakin asıl inanılmaz olan zafere giden yoldu. Sezon başındaki takımla yolun sonunda zafere giden ekip kıyas kabul etmez."

Lijnders, Melwood'daki antrenman tesislerinde bulunan ofislerinden birinde bu yolculuğun özel sayfalarını anlatmaya devam ediyor. Devamında da teknik ekibin günlük çalışma programını izah ediyor. "Jürgen Klopp, Liverpool'un lideri ve yüzü. Takımın karakterini tanımlıyor ve herkes için itici güç konumunda. Aynı zamanda oldukça yaratıcı. Daima sonraki adımı ve nasıl gelişebileceğimizi düşünüyor. Peter Krawietz, analizlerden ve oyunculara gösterilen videolardan sorumlu. Bense antrenman sürecinden sorumluyum. Birlikte, takımın hangi yönünü geliştirmek istediğimize karar veririz ve ben de ona göre bir antrenman programı ortaya çıkarırım. Oldukça basit, her şey topu hızlı ve rakip kaleye mümkün olduğu kadar yakın konumda kazanmaya kurulu oyun anlayışımız için beynimizin uyarılmaya devam etmesiyle ilgili. Her idmanda buna kafa yoruyoruz. Teknik ekip olarak daima yeni bir şey denemeye çalışıyoruz, futbolcular hazırlıksız yakalandıklarında daha yaratıcı olabiliyorlar."

Karşı pres, Liverpool'un kimliği haline geldi. Lijnders, sporcuların bilinçaltına tamamen bunu işleyebilmek, onları birer uzmana dönüştürmek için her gün bu modeli geliştirmeye ve farklı formlar yaratmaya çalışıyor. Örneğin, antrenmanda maç yaparken atılan golün sayılması için tüm oyuncuların yarı saha çizgisini geçmiş olması gerekiyor. "Tamamen takımı hızlı bir şekilde ileri itmek ve prese teşvik etmek... Karşı pres, tüm ekip birlikteyken mümkündür ancak. İnsanlar Liverpool'un şu veya bu alanda iyi olduğundan söz edebilirler. Bana kalırsa esas başarılı olduğumuz taraf, nereye gidersek gidelim bunu hep birlikte yapmamız."

Lijnders, pek çok farklı antrenman formatından bahsediyor. "Yuvarlak içinde yaptığımız 5'e 2'leri ele alalım. Aslında bu bir pres yuvarlağı. Oyunumuz tamamen hız ve hareketlilikle ilgili. O yüzden beş oyuncuyla yuvarlağı durmaksızın devam ettirmeliyiz. Ortadaki iki oyuncu da ilk altı pasta müdahale edip topu kazanmak zorunda. Eğer başarırlarsa ikisi de çıkabiliyorlar, yoksa sadece topu kazanan kişi beşlinin arasına geçiyor, topu kaybeden de ortada onun yerini alıyor. Tüm bu hazırlıklar, rakibi topu alır almaz bozmaya çalıştığımız karşı pres felsefesini yansıtıyor."

5'e 2 oynamak oyuncuların konsantrasyon seviyelerini yükseltirken, Lijnders antrenmanların devamında kullandıkları benzer başka istasyonlardan söz açıyor. Örneğin, 5'e 2'ye yakın başka bir istasyonda, üçer kişilik iki takım, üç kişilik bir takıma karşı oynuyor ve topu kaybeden takım ile kazanan takım yer değiştiriyor. Bu özel karşı pres çalışması anlık geçişlerle ve topu kaybettikten sonra hayal kırıklığına kapılmamakla alakalı.

Lijnders bu antrenmanların, takımın kimliğini şekillendirmeye yaradığını söylüyor. Zira antrenmanda çalışılanların aynısı maçlarda da uygulanıyor. "İlk olarak karşı presin önemini anlamaları gerekiyor. Bunu hissetmeleri gerekiyor; sadece kafalarıyla değil, aynı zamanda kalpleriyle de... Topa sahip olma ve koruma amacıyla antrenmana başlıyorlar fakat esas mesele topu kaybettiklerinde onu geri kazanmaya odaklanmaları." Bu, teknik ekibin devamlı üzerinde durduğu bir konu. "Bir takım topu kaybettiğinde benim, Jürgen'in ya da Pete'in bağırdığını duyabilirsiniz: 'Hadi! Geri alın topu. Durmayın.' Bu bağırışları Manchester'dan bile işitebilirsiniz (gülüyor.) Bunun neden önemli olduğunu anlamalılar. Oyunumuz güce, duygulara ve yoğunluğa dayanıyor. Kimliğimizde o yoğunluk var. Her antrenmanda buna dönüyoruz. Zaten benim de antrenörlükle ilgili sevdiğim şey bu, özel idman şekilleri yaratarak belirli davranış biçimlerini harekete geçirmek. Bunun için yaşıyorum."

Sadece 36 yaşında olmasına rağmen, Lijnders uzun yıllardır antrenörlük yapıyor. 17 yaşındayken ciddi bir diz sakatlığı sebebiyle futbolu bırakmak zorunda kaldı. Hemen rotayı antrenörlüğe çevirdi ve SVEB bölgesindeki amatör antrenörlük deneyiminden sonra genç takımlarda çalışmak için PSV'ye gitti. 2007'de akademinin bireysel gelişim kısmının başına geçmek için Porto'ya transfer oldu. Orada aynı zamanda genç takıma antrenörlük yaptı. Birkaç sezon sonra Manchester United onu Old Trafford'a getirmek istedi fakat Alex Ferguson emekli olunca bu plan da yattı. Ajax, Lijnders'in gençlik geliştirme merkezinin ideal bir temsilcisi olabileceğini düşündü ancak Liverpool araya girdi, onu 15 ve 16 yaş altı takımlarının başına geçirdi. Sadece bir yıl sonra ise A takıma çıktı.

Dolayısıyla, aslında deneyimli bir antrenör var karşımızda ama yeni egzersizler yaratırken hâlâ en çok oyuncularından ilham aldığından söz ediyor. "5'e 2, iyi bir örnek. Tesislerde ismi 'Milly'nin 5'e 2'si' diye geçiyor, James Milner'dan ilham aldı. Çünkü Milner, daima ilk birkaç pasta topu kazanmış oluyor. Çok çabuk hareket ediyor ve 5'e 2'ye arkadaşlarının da odaklanmasını sağlayıp ekibi üst seviyeye çıkarıyor. Ben de başlarda 'Herkesin bu yoğunlukla hareket etmesini nasıl sağlayabilirim?' diye düşünüyordum. Bu yüzden, ortadaki iki oyuncuyu topu ilk altı pasta kazanmaları için teşvik ettim. Sonra da Milly'ye 'Bu senin fikrin' dedim. Diğer oyuncular da sevdi bunu."

Lijnders, rol modellerinin gücüne inanıyor. Teknik direktörün ve kaptanın kulübün kimliğini yansıttığını düşünüyor. "Bir takımın kalbi koçun kalbidir. O yüzden, koçun karakteri uzun vadede takımın da karakteri haline gelir. Hepsi bu. Çünkü en büyük güç, kendi davranışlarınla örnek olmaktır. Eğer ben disiplinli bir antrenörsem oyuncuları disipline etmeme gerek yok. Kaptanlarımız Hendo (Jordan Henderson) ve Milly, Virgil van Dijk ile birlikte o kadar disiplinli karakterler ki takımın geri kalanının disiplinli olması için çalışmamıza gerek kalmıyor. Theodore Roosevelt'in 'İnsanlar ne kadar umursadığınızı bilene kadar, ne kadar bildiğinizi umursamazlar' sözü gibi..."

"Jürgen, takımı ve teknik ekibi çok önemser. Oyuncular, teknik ekibin takımı ne kadar önemsediğini hissettiklerinde, felsefemizi daha rahat algılıyorlar ve kabul ediyorlar. O sebeple, ilk sırada her zaman koç ve takımın kişisel ilişkileri geliyor."

Lijnders, güçlü ilişkilerin oyuncuların kulübün felsefesini kavramasını kolaylaştıracağını düşünüyor. Bu felsefe, oyunu olabildiğince hücumda oynamakla başlıyor. "Daima kendimize odaklanıyoruz, rakibe hücum etmek istiyoruz. Bahsettiğim, bilhassa da topsuz bir şekilde, 95 dakika boyunca rakibi kovalamak. Her takıma karşı, oyunun bütün safhalarında hegemonya kurmak istiyoruz. O yüzden rakibin yarı sahasında oynamaya, onları alanlarına sıkıştırmaya ve geriden çeşitli şekillerde bastırmaya çalışıyoruz. Topu kaybettiğimizde son derece agresif olmamız gerekiyor. O anlarda, hiç konsantrasyon kaybetmeden birlikte hareket etmeliyiz. Barça'yla deplasmanda veya evimizde mi oynuyoruz, fark etmez. Her yerde ve herkese karşı aynısını uygulamalıyız."

"Bu yüzden, oynama şeklimiz antrenman metotlarımızın merkezinde. Fakat aynı zamanda rakiplerimizin açık bırakabileceği alanlara, zayıflıklarına ve kullanabileceğimiz boşluklara da bakıyorum. Sonra da bunları oyuncular fark etmeden idmanlardaki egzersizlere yediriyorum."

"Pek çok takım Liverpool'a karşı oynarken adapte olmaya çalışır. Örneğin, 6 numaramızı marke etmek için bir forvetlerini feda ederler, böylece dizilişleri 4-4-2'den 4-5-1'e dönüşür. Ya da geride beş oyuncuyla oynarlar. Premier Lig'de karşılaştığımız rakiplerin yüzde 75'i, bize karşı formasyonlarını değiştiriyor."

Liverpool'daki ilk sezonunda, akademide koçluk yaparken, Lijnders A takım antrenörü Brendan Rodgers tarafından, karşı pres ve 3-4-3 dizilişi hakkında fikir alışverişinde bulunmak için birkaç kez Melwood'a davet edildiğini hatırlıyor. "En nihayetinde Hollanda total futboluna ait bir stil bu, rakibi yarı sahasında kilitlemek için en iyi fırsatı sunuyor. Bu da oyuncuları daha fazla inisiyatif almaya itiyor."

Lijnders, Rodgers'ı taktik dehasıyla etkilemeyi başardı ve bir sezon sonra Rodgers, kendisine A takıma gelmeyi teklif etti. Lijnders kabul etti fakat akademiyle de bağlantıda kalmak istedi çünkü orada farklı yaş gruplarından oluşan bir yetenek havuzu yaratmıştı bile. O havuzdan çıkan oyunculardan biri Trent Alexander-Arnold oldu ki o da hemen A takımda kendini kabul ettirdi.

Lijnders'in A takıma çıkmasından kısa bir süre sonra Rodgers takımdan ayrılmak zorunda kaldı, yerine Klopp geldi. Alman menajer de genç antrenördeki yeteneği fark etti ve onu teknik ekipte tutmaya devam etti. Yaklaşımları ve bilgileriyle birbirlerini tamamlıyorlardı. Bu yüzden Klopp, Lijnders'in 2017-2018 sezonunda Hollanda İkinci Ligi takımlarından NEC'in teknik direktörlüğünü devralmak için takımdan ayrılmasına üzüldü. Ancak son derece çabuk bir şekilde onunla yeniden iletişime geçti ve Lijnders'e Anfield'da yeni bir görev teklif etti. "Yardımcı antrenör olarak geri gelmemi istedi. Kulübün içerisindeki her şeyden birlikte sorumlu olacağımızı söyledi. Ne istediği konusunda oldukça netti. Kulübü ileri götürebileceğimizi, çok daha fazlasını başarabileceğimizi biliyordu. Benim kafamda da neler yapabileceğimizle ilgili bir fotoğraf vardı. O anda, her şey benim için daha da açık hale geldi."

Lijnders, Hollanda'da yeni işine başlayalı çok zaman geçmemiş olsa da Klopp'un teklifini kabul etmek istediğine karar verdi. "Jürgen, insanların kalbine dokunabiliyor. Ne istediğini gerçekten net olarak biliyor. Onunla telefondayken bu kararın doğruluğuna ikna olmuştum."

O zamandan beri, Liverpool daha da yukarılara çıktı. Takımın taktiksel esnekliği ve yoğunluğu, Şampiyonlar Ligi zaferiyle sonuçlanan yolun köşe taşları arasındaydı. Klopp, Lijnders'e hayranlığını her fırsatta dile getirdi. Lijnders de Klopp'ten aynı şekilde bahsediyor: "Lider olabilirsiniz, antrenman sürecine hâkim olabilirsiniz fakat yolun sonunda asıl fark yaratan oyunu değiştirebilmektir. Jürgen buna sahip. Nasıl oynamak istediği konusunda çok net. Ve sadece birkaç dakikada duruma tamamen farklı bir noktadan bakıp çözüm getirebiliyor."

Lijnders, geçen sezonki Barcelona deplasmanından örnek veriyor: "3-0 kaybettikten sonra Jürgen soyunma odasında şunları söyledi: 'Dünya üzerinde, bu mağlubiyetin üstesinden gelebilecek tek takım biziz.' Bu sözlerin ardından takımın enerjisi epey yükseldi. Konuşma bittiğinde oyuncular koça doğru yürürken zaten farklı hissediyorlardı." Lijnders'e göre bu, Klopp'un sözel yeteneklerini en iyi anlatan örneklerden biri. "Problemleri, daha onlar ortaya çıkmadan çözüyor. Neler olacağını çok iyi öngörüyor. Genellikle hafta başlarında, o hafta yaşanabilecek sorunlardan, çıkabilecek tuzaklardan bahseder ve önlem alındığından emin olur. Liderlik ve motivasyon açısından, dünyanın en iyilerinden biri."

Lijnders aralarındaki ilişkinin profesyonelliğin ötesine geçtiğini söylüyor. "Eğer bu seviyedeyseniz birbirinize çok güvenmelisiniz. Profesyonel bir ilişkiden fazlası bu. Bahsettiğim, bir bağ." Bazen evlerinde buluşuyorlar. Fakat Melwood, birlikte en çok zaman geçirdikleri yer.

Tesislerde Klopp ve Lijnders için inşa edilmiş, cam duvarlarla çevrili bir tenis kortu var. İkisi de gerçek birer tenis sevdalısı. "Oynadığımız, tenis ve squash'ın bir karışımı çünkü cam duvarlar nedeniyle top oyunda kalacak şekilde sekiyor. Aslında bu alan ikiye iki oynamak için yapılmış. O yüzden sadece birbirimize karşı değil, kendimize karşı da mücadele ediyoruz." Aslında ilk fikir, bu kortu evlerinin hemen yanına yaptırmakmış çünkü birbirlerine epey yakın oturuyorlar. Fakat sonradan kortun kulüpte olması daha anlamlı gelmiş. "Çok keyifli. Haftada iki-üç defa oynadığımız oluyor. Bazen daha da fazla…"

Aralarındaki maçlar, günlük tempolarında boşluk yaratmalarını da sağlıyor. "Yoğun toplantıların ya da antrenman saatlerinin arasında bu tip oyunlar oynamak tazelenmemize yardımcı oluyor. Bu sporu yüzde yüz konsantre olmadan oynayamazsınız. Bizim için, böyle oyunlar oynarken başka hiçbir şey düşünmemek harika. Ve açıkçası bu gibi anlarda başka konular için aniden çözüm bulma şansımız da oluyor."

Lijnders için futbol her zaman ileriye bakmakla ilgili, asla geçmişe takılı kalmıyor. "Daima 'Son maçın kadar değil, bir sonraki karşılaşman kadar iyisindir' derim. Çünkü etki edebileceğin şey aslında bir sonraki maç…"

Hollandalı antrenör, küçük detayların bile çok büyük farklar yaratabileceğini biliyor. Barcelona rövanşından önce kulüp çalışanlarına bir mesaj attı ve top toplayıcı çocukların topları mümkün olduğunca hızlı şekilde oyuna geri vermeleri gerektiğini söyledi. O mesajda şöyle yazmıştı: "Bu gece farkı onlar yaratabilir, herkesin tetikte olmasına ihtiyacımız var."

Hakikaten de öyle oldu. Dördüncü golde Trent Alexander-Arnold, top toplayıcı çocuktan çok hızlı bir şekilde topu aldı ve Origi'nin filelere yolladığı golün hazırlayıcısı oldu. Ve bu sayede pek çoklarının imkânsız gözüyle baktığı final, Liverpool için gerçeğe dönüştü. Lijnders'in yürüttüğü tüm hazırlıklar daha da büyük anlam kazanmıştı. Zaten İspanya'nın başkentindeki finalin 21'inci saniyesinde Lijnders, hiçbir çalışmanın boşa gitmeyeceğini de görecekti. Yapboz tamamlanmıştı.

Çeviri: Kaan Demirel

Socrates Dergi