Yeni Bir Yol

16 dk

Pistlerde başlayan kariyeri engellere takıldıktan sonra Cem Bölükbaşı kendine yeni bir yol çizdi. Varış noktasıysa aynı: Motor sporlarının zirvesine çıkmak.

Cem ile daha önce yollarınız kesişmiş olabilir. 2017'de Fernando Alonso'nun F1 espor takımına seçildiğinde, sanal yarışlardaki başarıları sayesinde Formula Renault'da yarışma şansı bulduğunda veya Twitch'teki eğlenceli kanalında... Buraya kadar onunla tanışmadıysanız, şimdi tam zamanı. Karantinada benzersiz bir popülarite yakalayan sanal yarışlarda Cem, Ferrari pilotu Charles Leclerc ile galibiyet mücadelesi veriyor. Herkes için bu dönemde en büyük ihtiyaç olan eğlence, ona ciddi bir fırsat ve gerçek pistlere tam anlamıyla geçiş için de bir yol çiziyor.

Charles Leclerc'le kapışmadığın zamanlarda neler yapıyorsun, karantina nasıl geçiyor?

Yine oyunda oluyorum genelde. F1 2019 kariyer modunda Charles Leclerc'in bilgisayar versiyonuyla yarışıyorum. Ya da başka oyunlar oynuyorum. Bu ara yayınlara gün içinde devam ediyorum. O saatlerde normal rutinim içerisinde spora gitmek vardı. Spor gidince gün bir anda boş oldu. Toplantılar çok oluyor hâlâ, sunum hazırlıyoruz. 1-5 arasını yayın saati gibi bir şeye çevirdim. Onu da değerlendiriyorum. Eski oyunlara başladım, Need For Speed serisini oynuyorum. Underground'la başladım, Most Wanted'ı bitirdim. Haftaya da Carbon var. Nostalji yapıyoruz böyle. Arkadaşlarımla ve kız arkadaşımla konuşuyorum bunun dışında. Görüşemediğim insanlarla sohbet etmeye çalışıyorum.

Bu sezonki planların neler?

Bu sene GT4 Avrupa Şampiyonası'nda altı hafta sonu yarışacağız. Eğer altısı da olursa tabii. Şimdilik bir değişiklik yok gibi onda. Espor ikinci planım olarak var elbette. Sezona başlarken şimdiki kadar ön planda değildi espor. Gerçek yarışlar olmayınca inanılmaz bir patlama yaptı. Her hafta sonu önemli birkaç yarışa giriyorum. İki üç gün içerisinde birbirinden farklı araçlar ve oyunlar arasında geçiş yapıyorum. Biraz beynim yandı açıkçası.

Oyundan oyuna geçmek de zor olsa gerek. F1 2019'un fiziği farklı, iRacing başka... rFactor'de yarışıyor musun, başka neler var?

iRacing, F1 2019, Assetto Corsa Competizione var. Bu aralar en çok bu üçünde dönüyorum. Geçişler kolay değil. Hepsinin fizikleri farklı, hızlı olmak için her oyunun kendine has püf noktaları var. Onlara tekrar tekrar alışmak gerekiyor. Hepsinde başarılı olmak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Charles Leclerc'i ilk düellonuz sonrasında Steam'den eklemiştin, kabul etti mi arkadaşlık isteğini?

Etti. Hatta geçen yayında bana attığı daveti gösterdim. Otomatik olarak o geliyor Steam ekranında, saklıyorum o daveti. Arada gösteriyorum yayını izleyenlere.

Charles gece başka oyun açtığında sağ alttan belli olur şimdi…

Geçenlerde ona benzer saçma bir şey geldi başıma. Speedrunners oynuyorduk, çok alakasız bir şekilde. Önce yayındaki moderatörlerle kız arkadaşıma karşı oynuyorduk. Sonra modlar gitti, ben kız arkadaşımı davet edeyim derken yanlışlıkla Jean-Eric Vergne'i davet etmişim. Adam o sırada rFactor oynuyormuş, sanal Formula E yarışına antrenman yapmak için. Umarım bir sıkıntı olmamıştır.

Bir kez davet atıp bırakanlardan mısın sen, biz spam'liyoruz birbirimizi…

Evet ben tek davet atarım genelde, zaten yanlışlıkla attığım için bunu bir tane gitti. Charles'ı da davet etmeyi düşünüyorum böyle. "Yanlışlıkla oldu" derim, tutarsa…

2020'nin parlayan yıldızı espor oldu. Senin için bu dönem Veloce Esports'un düzenlediği Not the Bahrain GP ile başladı herhalde.

Not the GP'ler benim için seneye damga vuran yarışlar oldu. Virtual GP'lere ne kadar katılmak istesem de F1'in kendi bütçesinde espor kadrosunda olduğum için ve Virtual GP'lerin amacı ünlüler vasıtasıyla F1'i yeni kitlelere götürmek olduğu için orada yokum. F1 pilotlarının yanında örneğin One Direction'dan Liam Payne'i yarıştırdılar. Sergio Agüero geldi, Arthur Melo yarıştı. Bu model çok mantıklı bence. Sonuçta bir şov yarışı onlar. Bir kazananı var ama katılan herkes kazanıyor orada. Bu nedenle de beni ve espor kontenjanındakileri almıyorlar. Belki Leclerc ile olan keyifli mücadeleyi görünce işler değişir, bir ışık doğar.

Orada dikkatleri üzerine çektin. Nasıl bir deneyimdi?

İlk başta Veloce Esports'un F1'den aldığı izinle düzenlenen bir etkinlik serisi oldu Not the GP'ler. Sonra zaten "Bu neymiş, biz de yapalım" dedikleri için F1 kendi düzenlediği ve Veloce yarışlarıyla çakışmayan bir Virtual GP serisi ortaya çıkardı. İlk Not the GP olan Avustralya'da yoktum. Bahreyn benim için ilkti. Ben geldiğim zaman üç dört farklı esporcu daha vardı grid'de. İlk haftalar olduğu için aktif F1 pilotları çok yoktu. Thibaut Courtois vardı, zaten o her yerde var. İlk yarışta üçüncü olup ikinci yarışı 17. sıradan başlayarak kazanmıştım. O epey bir ilgi yarattı.

Ters grid formatı zaten harika. Virtual GP'lerde de biri ters grid olmak üzere iki yarış yapsalar çok daha güzel olabilir. Bir tane uzun yarış yerine iki tane heyecanlı yarış daha iyi. Uzun yarışlarda iki pit stop yapılacaksa farklı stratejide olan pilotlar tekrar bir araya gelip mücadele edene kadar yarışın ortasında bir boşluk oluşuyor. Veloce'nin yarışları bence ondan çok heyecanlı oluyor. Bir sonraki yarış Hockenheim'daydı, orada Leclerc katılıyor diye büyük olay oldu. Orada da ilk yarışı kazandım, ikincisinde ters grid'le birlikte ilk turda kaza oldu. Sonra Spa'da yarıştık. İlk yarışı kazandım, ikinci yarış epey karışıktı, lag vardı epey, onda ikinci oldum. İkinci yarışta ortalık karıştı. Bütün yarış yan yana gidince çok keyifli oluyor. Sürmesi de keyifli bir pist. Üç dört kişilik bir grup kıran kırana yarıştık.

Leclerc ile olan sert ama centilmence mücadelen çok takdir gördü.

Çok limitteydik zaten. Hockenheim'da da küçük temaslar olmuştu. Ama hep birimiz dirsek çıkardığında öbürü onu kolluyordu. O çok tecrübeli olduğu için tabii. Biri agresifken diğeri geri çekilebildiğinde kaza olmuyor. Bizde de olmadı. Çok temiz yarıştık. Oyunun ve internet üzerinden oynuyor olmamızın getirdiği küçük dokunuşlar, dışarı itmeler oluyor. Bilerek frenajı çok az kaçırıp birbirimizi son virajda dışarı itmeye çalışıyoruz. Komik olaylar bir taraftan. O yüzden çok eğlendik.

Birkaç tur sürekli yan yana gittiğiniz oldu. Sana ne kadar fayda sağladı onunla pist üstünde mücadele etmek?

Normal pilotla yarışmak ayrı, F1 pilotuyla yarışmak apayrı. Diğerlerini geçebileceğin atak F1 pilotuna işlemiyor, geçemiyorsun bazen. Her şeyin çok farkındalar. Onları kandırmak kolay değil. Her türlü senaryoyu gördükleri için benim düşündüğüm gibi, hatta daha iyi düşünebiliyorlar. Günün sonunda cidden bir Formula 1 pilotuyla kıran kırana yarışmış oluyorsun, çok büyük bir keyif bu da.

Karantina döneminden sonra da F1 pilotlarının olduğu espor yarışları kalıcı olur mu sence? Etkinlikler yapılır mı ilerleyen yıllar boyunca?

Umarım kalıcı olur. Salgından dolayı oluşan bir ilgi var demek yerine salgın sayesinde bu yarışların ne kadar izlenebilir olduğunu gördük demek gerekiyor. İnsanlar bunu fark etti. Anlık bir ilgiden ziyade böyle bir şeyin varlığından haberdar oldular. O yüzden yarışlar başlayıp dünya günlük yaşama döndüğünde de bu ilgi devam edecektir. Potansiyeli keşfetti insanlar. Şu an olduğu kadar fazla izlenmeyecektir ama bir sürü yatırım yapılacağına inanıyorum. Yaz arasında ve kışın sezon öncesinde, vakit olursa iki yarış arasında bu etkinlikler yapılır mutlaka. İnsanlar yarış izlemeye hasret kalmıştı, espor imdada yetişti.

Maliyetlerin sürekli yükselmesiyle espor alternatif bir kariyer yolu olabilir mi? En azından kartingden sonra F3'ten önceki kısım için?

Mümkün, en çok da test maliyetlerini azaltma açısından faydalı. Ne kadar o arayı doldurur emin değilim, F4 yerine bir alternatif olabilir. Her simülasyonda iyi olan gerçekte başarılı olacak diye bir kural olmadığı için F3'e geldiğinde kokpitin içinde olmak fark yaratır. Karting yaparken yanında simülasyonda yarışıp potansiyelini arttırabilirsin belki, bir şeyin yerini almaktansa. Zaten bir yetenek varsa simülasyonda bu yeteneği arttırıp kendini gösterme şansını yükseltebilirsin. Veya bu yeteneği keşfetmek açısından simülasyon yardımcı olabilir. Özellikle test kısmında çok değerli simülasyon.

Sponsorlar açısından da F2 ve F3 dışında destek serileri çok izlenmiyor. Espor izlenme sayısı olarak daha popüler, net verilere ulaşma açısından daha şeffaf. Espor geçmişi sponsora ulaşmak için daha cazip bir paket sunuyor. Benim en büyük şansım o olmuştu. Espor sayesinde sosyal medya kitlem oluştu, toplantıya girerken bu rakamlarla da gidiyoruz. Formula Renault'ya gittiğimizde iki günde 25 milyon etkileşim almıştık. Elle tutulur şeylerle gidebiliyoruz. Daha önceden yapılmadığı için Türkiye'den örnek de gösteremiyoruz. Ben birkaç sene önce bunlar oldu yarıştı ve etkisi bu oldu diyemiyorum. Jason Tahincioğlu ve Can Artam'ın yarıştığı dönemde sosyal medya bile yoktu. Karşılaştırılabilecek bir şey yoktu. İlk yarışlarım o yüzden güzel oldu. Hem Formula Renault hem de GT4 sayesinde elimizde rakamlar var artık.

The Last Dance gibi sohbetin ortasında biraz geçmişe dönelim. Motor sporlarına dair hatırladığın en eski anı ne?

Altı yaşında motokros yarışlarına katıldığımı hatırlıyorum. Petrol Ofisi'nin '25 Küçük Adam' karting projesinde yer almıştım, onları hatırlıyorum. 2005 Formula 1 sezonunu izlemiş olmam lazım ama aklımda kalan net bir şey yok. Yarıştıklarım daha net. Türkiye Grand Prix'sinde ilk virajdaki kazayı hatırlıyorum, 2006 olabilir. İki-üç pilot yarış dışı kalmıştı. Gittiğim tek Türkiye GP'si oydu.

Küçüklüğünden bugüne motor sporlarına dair kurduğun hayaller nasıl değişti?

İlk senemde motokros ve motosiklet üzerine hayallerim vardı. Sonra kartinge geçince gözler direkt otomobillere ve Formula 1'e dönüyor. Geçen yıllarla birlikte bütçeler gözünün önünde artmaya devam ediyor, F1 olmazsa da nereye gelirsek gelelim demeye başlıyorsunuz. Biz elimizden geleni yapalım, mutlaka bir yerde tutunuruz diyorsunuz. Bir yandan o yolda yaşadıklarımız, tecrübeler önemli hale geliyor. Hayat okulu derler ya biraz öyle gibi.

Esporun da girmesiyle birlikte Fernando Alonso'nun takımıyla kontrat imzaladığımda 18 yaşındaydım. İş kısmına erken başladık yani, kontrat okuyup imzalamalar falan başkaydı. 2016'da bu simülasyon gelişmelerinden altı-yedi ay önce ilk F4 ve F3 testini yaptığımda içimde hala bir F1 hevesi vardı. Testi yaptıktan sonra gereken bütçeleri görünce bırakın F1'i, yarış pilotu olmak bile benim için bir hayal diye düşünmüştüm. O yüzden sanal dünyaya geçtik, esporda bir şeyler yapma hayalleri kurdum bu sefer. Esporda başarılı olursam biri beni alıp gerçek yarışa götürür mü diye merak ediyordum. Çünkü bütçem yok, sponsorum yok, elini taşın altına koyan biri çıkıp böyle bir riske girer mi diyordum. Başka da bir şansım yoktu zaten. Olmazsa da espordan devam ederim diyordum. Borusan'la ilk temaslara girince tekrar gerçek yarışçılık hayalleri geri geldi. Yurtdışına BMW başta olmak üzere diğer markalara kapak atma fikri cazipti. Sonra Formula Renault yaptık, güzel bir hafta sonuydu birkaç aksilik dışında. Takım arkadaşıma en yakın pilot bendim çaylaklar arasında. Aramızda 0.2-0.3 saniye vardı. İlk kez kuru zeminde attığım tur ilk yarışın ilk turuydu. Üçüncü turda şampiyona üçüncüsü Lorenzo Colombo'ya atak yaptım. Takım radyosundan bana sakince iyi gittiğimi söylemişlerdi ama o anda epey şaşırmışlar aslında. Pist kuruyunca kafam tamamen simülasyona gitti. Hiç görmediğim fren noktalarını simülasyondakiyle bağdaştırıp doğal bir şekilde buluyordum. Yani F1 hedefi o hafta sonu sonrasında hâlâ var.

Yaş benim için sorun olmaz. Bana en çok gelen yorumlardan biri o. Yaşıtım olup da F1'de yarışanlar var evet ama onlar 15-16 yaşında tek koltuklu serilere geçip oradan yükseliyorlardı. Üstüne bir de çok yetenekli oldukları için erkenden F1'e çıkabildiler. Bu benim için geç olduğu anlamına gelmemeli. Bir de benim hikâyem çok daha farklı çünkü ben standart adımları izlemedim. 25 yaşına da gelsem F1'e gidebileceğim bir noktadaysam bu bir engel olmaz. Espordan F1'e bir geçiş olacaksa o hikâyeyi tamamlamak için bakacakları ilk şeyin yaş olacağını sanmıyorum. Etrafımdan aldığım geri dönüşler de buna yönelik. Engeller genelde maddiyat üzerinden geliyor. Bakalım, göreceğiz. Belki üç sene sonra mental olarak çok daha hazır olacağım, bunu da hesaba katmak lazım. Sonuçta şimdiki genç pilotlar için bir seçme hakkı yok. Teklif geldiğinde gidersin, ben biraz olgunlaşayım da geleyim demezsin. Max Verstappen 17 yaşında geldiğinde mental olarak hazır değildi belki de ama çok yetenekli olduğu için bunu kapattı. Leclerc de mesela yaşına göre çok olgun bir pilot. Tecrübeyle çok alakası var. Bütün her şeyi sağlayıp yaşa takılmam herhalde.

Espor ve yarış oyunlarına ilk girişin nasıl gerçekleşti?

Ben hiçbir zaman tam anlamıyla bir gamer olmadım. Yarış oyunu olarak ilk kez Gran Turismo 5 oynamıştım. Playstation koluyla oynuyordum. Direksiyonla oynadığım ilk oyun F1 2013'tü. Sonra 2014 gibi iRacing'e geçtim ama eğlencesine oynuyordum. 2016'da iRacing Dünya Şampiyonası'na katıldığımda ciddi bakmaya başladım. Tam anlamıyla esporcu olduğum zaman da 2017 sonunda kontrat imzaladığım dönemdi. F1 Espor Kupası'yla birlikte. Hatta 2018 diyebiliriz onun için.

Twitch ile yayın dünyasına adım atmaya nasıl karar verdin? Senin için artıları eksileri neler oldu?

2017'den beri arada yayın açıyordum. O zamanlar böyle bir kitlesi yoktu, özellikle de yarış oyunlarının. 2018'de yine ara ara açıyordum. Esporda başarı gelince sosyal medyada beni takip eden kitleyi Twitch'e taşıyabildim. Twitch izlenme olarak her zaman çok büyüktü ama yarış oyunları bu kadar büyük değildi. Şansıma o dönem Fırat Albayram (BeatPug) Formula 1 oynuyordu. Onunla tanışmıştım, beni tebrik etmiş ve birlikte F1 oynamaya çağırmıştı. Onunla birlikte F1 oyununu 700 kişiye, 1000 kişiye izletebildiğini gördüm. Atakan Tarkan ve birkaç isim daha yine bir yarış kitlesi yarattılar Twitch'te. 30 anlık izleyiciden 100'e çıktık. Espor'un bazı yarışlarını Twitch'te yapmaya başladım. 1000 izleyiciyi ilk kez o zaman görmüştüm. Zaten yayın yaparken eğleniyordum. Tek başıma oynayacağıma bari üzerine konuşayım, insanlarla paylaşayım dedim. Şanslıyım ki tuttu. Benim için çok büyük faydaları oldu. Twitch sayesinde bambaşka bir kitleye ulaştım, F1'i duymamış insanlar beni izleyerek F1 takip etmeye başladılar. Beni de tanıdılar tabii. Yapmak istediğim de az çok buydu. Tıpkı Virtual GP'lerde yaptıkları gibi farklı kitleleri birleştirmiş oldum bir bakıma. Aslında YouTube'daki vlogları da ayrı tutmamak lazım. İlk GT4 yarışıma giderken arkadaşımdan kamera ödünç almıştım, bizim ajansın sahibi ve menajerim Temuçin Abi'yle (Ünalp) çektik, 450 bin izlendi. YouTube ve Twitch birbirini besledi. Sosyal medyayı da katınca ismimi daha iyi duyurabildim. Bunlar da sponsor bulmak, bütçe oluşturmak ve yarışlara gidebilmek açısından faydalı oldu.

Twitch'teki takipçilerinle aranızda şakalarınız var, 'kasap lobi' gibi, yargı dağıtmak yerine ne diyordunuz?

Distributing judgement. Böyle Türkçeİngilizce karıştırıp komik şeyler yapıyoruz. Tertemiz yerine kıpclean diyorum, onu çok kullanıyorum. Güzel, temassız bir geçiş yaptığımda diyorum mesela.

Bir de biraz bu internet yayıncılığı dili aslında, tarz olarak da yeni bir şey.

Evet, kasap lobi de öyle. Bilen biliyor, bazen de şaşıran oluyor.

Ben de Virtual GP yayınlarında kasap lobi lafını kullanıyorum arada.

Kasap lobi çok yayıldı ya, yarışları izlerken yorum olarak görüyorum. Geçenlerde takipçilerimle beraber hakiki kasap lobi yarışı yaptık. Herkes herkese kasaplık yaptı. Kalabalık bir grup olunca temiz bir yarış çıkmasına imkân yok zaten. Hasar açık Monaco açıyoruz mesela, üç turluk yarışı beş kişi bitirebiliyor.

En sevdiğin oyun serileri hangisi? Bir tanesi yarış oyunları harici olsun.

Yarış oyunları dışında oynadığım çok az oyun var. Oynanış videosu izlediklerim var ama. The Last of Us'ı dizi gibi izledim. İkincisi de gelecekmiş, bir de oturup oynayayım istiyorum. Assassin's Creed de güzel izleniyor. Yorumsuz, sadece oyunun sinematiklerini yükleyen bir YouTube kanalı var, bütün hikâyeyi izliyorsun. God of War'u da severim o şekilde. G2 takımındayken League of Legends'ı anlamasam da espor olarak izliyordum. Counter Strike'ı da espor olarak epey izledim. Rocket League'e başlamadan esporunu izlemiştim, o seviyeyi görüp de oyuna başlayınca moralim bozulmuştu bırakmıştım. Bu ara Need for Speed serisine baştan başladım. Çok güzel bir seri o cidden. Codemasters'ın F1 serisi hayatımı değiştirdi, benim için çok önemli. 2013'ten beri oynuyorum. Forza serisini de beğeniyorum, arkadaşlarla oynamak için ideal.

Son dönemde Twitch'te yayın hayatına başlayan pek çok yeni isim var, biri Vasıtalar podcast ortağım Barkın Kızıl, diğeri sevgili Serhan Acar… Yeni başlayanlar için tüyoların var mı?

Chat'e çok odaklanmayın bence. Ses ve görüntü ayarlarınız yerinde de olsa bir kişi sorun yaşıyor olabilir. Bazen biri oyunun sesini kıs derken diğeri aç diyebiliyor. İkinci bir Twitch hesabı açarak anlayan bir arkadaşınızla o ayarları yapıp kaydedebilirsiniz. Siz ayarlardan memnunsanız öyle devam edin. Onun dışında sabırlı olun. İlk yayından kimseyi 1000-2000 kişi izlemiyor. Zaten olay da bence izlenmek olmamalı. Siz keyif alırsanız izleyenler de keyif alıyor. İyi vakit geçirmeye bakın. İzleyici bunu anlıyor zaten. Bir oyunda profesyonel seviyede değilseniz orada sizin eğlenmenizi izlemeye geliyorlar aslında. Chat başka bir oyun istese de eğer siz sevmiyorsanız kendi istediğinizi oynamanız önemli bu açıdan. O duygu, o mod insanlara yansıyor. Kolay değil, uzun bir süreç. Sürekli yayın yapmak gerekiyor.

Socrates Dergi