Yeniden Doğmak

12 dk

Ağrılar, sakatlıklar, operasyonlar... Andy Murray kariyerinin en zor sayfasını geride bıraktı ve şimdi yeniden kortlarda. Yıldız isim, dönüşünü ve yeni hayallerini Socrates'e anlattı.

İkinci hayat, sporcular için kâbus gibidir. Bir anda dünyanın zirvesinden aşağı düşer, ilginin merkezinden uzaklaşırsınız. Murray de bunları yaşadı. Ocak 2019'da gözyaşları içindeki o basın toplantısını düzenlediğinde tenis kariyerinin bittiğini düşünüyordu. Artık dayanamıyordu. Ama döndü. Bir şekilde. Şimdi, beş kez final oynadığı Avustralya Açık'la birlikte yeni sezona hazırlanıyor. Murray, Socrates Almanya'dan Alexis Menuge'e bu süreci anlattı.

Sene başında kalçanızdaki kronik sakatlığa bağlı olarak geçirdiğiniz operasyondan sonra kendinizi yeniden doğmuş gibi hissediyor musunuz?

Belli bir ölçüde hissediyorum. Yine de bu kadar kısa sürede ATP'ye tekrar ayak basabileceğimi, kötüye gitmeden turnuvadan turnuvaya koşabileceğimi asla tahmin edemezdim. Benden önce de aylarca sahalardan uzak kalıp tekrar en üst seviyede oynamayı başarabilmiş birçok sporcu oldu. Kalçamdaki ağrıların nüksettiğini hissettiğim an ameliyatın kaçınılmaz olduğunu anladım.

Son dönemde sakatlık belasından tam anlamıyla da kurtulabilmiş değildiniz...

Gerçekler bunlar. Kalça ameliyatımdan önce bir de kasık ameliyatı geçirmiştim. Ardından kalçama ilk müdahale yapıldı. İlk ameliyatı, ağrılara rağmen oynayabilmem için kalçadan vurulan ama neredeyse hiçbir faydası dokunmayan iğneler takip etti. İkinci kalça ameliyatımsa bariz bir şekilde daha etkili oldu ve birkaç ay sonra ağrılarım tamamen geçti. Artık ameliyat öncesine göre çok daha rahat hareket edebiliyorum ve bu, yarışta yeniden yer alabilmek için şimdilik yeterli.

Kritik bir ameliyata dakikalar kala insanın aklından neler geçiyor?

O anda özellikle ameliyatı nasıl geçireceğinizin ve komplikasyonlar olup olmayacağını bilememenin verdiği gerginlik ağır basıyor. İçten içe bu ameliyattan iyi bir şekilde çıkacağıma ve hiç ağrı çekmeyeceğime emindim ki en büyük dileğim de buydu. Artık bu ağrılara bir son vermenin vakti gelmişti. Tek istediğim uyanınca kendimi daha iyi hissetmekti. Ameliyat masasındayken gerçekten tek bir saniye bile tenisi düşünmedim.

Peki o an ameliyat sırasında yaşayacaklarınızı düşündünüz mü?

Bu ameliyatın tüm adımlarını gösteren bir video izlemiştim. Gördüklerim sırt ameliyatım hatta ilk kalça ameliyatımdakilerden (Ocak 2018) çok farklıydı. Bu sefer daha ağır bir operasyon geçireceğimin farkındaydım.

"Bu süreçte öğrendiğim en önemli şey hayatın tenisten ibaret olmadığıydı. Tenissiz de mutlu olabilirim..."

"Bu süreçte öğrendiğim en önemli şey hayatın tenisten ibaret olmadığıydı. Tenissiz de mutlu olabilirim..."

Somut riskler nelerdi?

Ameliyatı en iyi şekilde atlatamama ve bu sebeple bir daha tenis raketini elime alamayacak hâle gelme riskim vardı. Bunların olmamasının hiçbir garantisi yoktu. O izlediğim videoda bunu net bir şekilde görmüştüm. Yine de bu riski almayı tercih ettim.

2019'un başlarında Avustralya Açık ilk turunda Roberto Bautista Agut karşısında aldığınız beş setlik yenilgi sonrası cesur bir şekilde mücadele ettiğiniz için kahraman ilan edilmiştiniz. Bu maç sizce de zirvede veda etmek için ideal bir zamanlama olmaz mıydı?

Maçtan birkaç dakika sonra akrabalarıma ve arkadaşlarıma içimin rahat olduğunu söylemiştim. Gerçekten son maçım olması gerekseydi de hiçbir sıkıntı olmazdı. Fiziksel olarak iyi durumdaysanız hangi turnuvanın sonuncu olması gerektiğine karar vermeniz daha kolay. Bu tercih de çoğunlukla kendi topraklarınızda oynadığınız bir turnuvadan yana oluyor. Mesela ben kapanışı kesinlikle Wimbledon'la yapmak istiyordum. Tek dileğim buydu. Şimdiyse o düşünce tarzından bir bakıma uzaklaşmış durumdayım. O yüzden Melbourne'de son turnuvamı oynamış olsaydım da bunu kesinlikle sorun etmezdim.

Bu kadar uzun süre korttan uzak kalmak insana neler öğretiyor?

Bu zorlu süreçte öğrendiğim en önemli şey hayatın tenisten ibaret olmadığıydı. Tenissiz de mutlu olabilirim. Ameliyattan önce bunun çok da farkında değilim. O zamana kadar tenis benim için her şeydi. O ağrıları çekip zorlu bir ameliyat süreciyle boğuşurken aklımdaki soru hep ATP'ye nasıl en kısa zamanda başarıyla geri dönebileceğim oldu. Dört-beş ay dinlendikten ve ağrılarım azaldıktan sonra çocuklarımla daha fazla vakit geçirebildim. Müthiş bir dönemdi. Önceden de olduğu gibi korta çıkmayı çok seviyordum ama bir yarım sene veya üç sene sonra raketlerim duvara asılı bir hâlde hayatıma devam etsem de mutsuz olmam. Son ameliyattan önce bunun tam olarak farkında değildim.

O dönem vaktinizi nasıl değerlendiriyordunuz?

Köpeklerimle sık sık yürüyüşe çıktım, eşimle yemeğe gittik, golf oynadım ve Arsenal'ın mağlubiyetlerini izledim (Gülüyor). Sıradan, günlük hayatımı yaşadım ve bu gayet güzel geldi.

Geri dönüşünüzü aceleye getirmeden, iyi fırsatlar yakalayarak gerçekleştirebilmek için kendinize nasıl bir yol çizdiniz?

Ameliyatın dördüncü haftasından sonraki her aşama çok büyük olay. Çünkü insan o zamana kadar güçsüz ve hiçbir şey yapamaz halde oluyor. Durumumun gittikçe iyileştiğini ve günden güne daha rahat hareket edebildiğimi fark ediyordum. Her gün etrafınızdan olumlu sinyaller alıyorsunuz ki bu moral açısından önemli. Şimdiyse bu ameliyatın hayatımı nasıl değiştirdiğini fark ediyorum. Biliyorum ki şanslıyım ve kendimi gerçekten huzurlu hissediyorum.

"Feliciano Lopez'le Queens'in çiftler turnuvasını kazandık ve ben kalçamda metal protezle oynadım. İnanılır gibi değildi..."

"Feliciano Lopez'le Queens'in çiftler turnuvasını kazandık ve ben kalçamda metal protezle oynadım. İnanılır gibi değildi..."

Oyun tarzınız ameliyattan bu yana değişti. Belirgin bir şekilde daha savunma ağırlıklı oynuyorsunuz ve kendinizi daha çok dip çizgiden göstermeyi tercih ediyorsunuz. Yakında eski Andy Murray'yi yeniden göreceğimizi varsayabilir miyiz?

O performans zamanla geri gelecek. Bugün sıfırda olan bir şeyin yarın yüze çıkmasını bekleyemezsiniz. Beni teniste daha sabırlı birine dönüştüren bu oyun tarzı sayesinde yavaş ama emin adımlarla eski seviyeme kavuşabilirim.

Mutlu olmak için artık tenise ihtiyacınız olmadığını vurguluyorsunuz, tam olarak hangi sebeplerden tenise geri döndünüz?

Çünkü tenisi hâlâ seviyorum. Topa vurmayı seviyorum. Dört yaşımdan beri neredeyse her gün bunu yapıyorum. Bunu tekrar deneyebileceğimi hissettiğim anda da geri döndüm. Ameliyattan önce kortta mutsuzdum ve tenisten keyif almıyordum çünkü ağrılarım artık dayanılmaz hale gelmişti. Bu zor dönemde, tenisin sadece kazanmak veya kaybetmekten ibaret olmadığını, hayatta başka şeyler de olduğunu öğrenmiş oldum.

O zamana kadar hiç bırakmayı düşünmüş müydünüz?

Özellikle son ameliyattan önceki haftalarda defalarca düşündüm. İnsanın galibiyetlerine sevinemeyecek noktaya gelmesi kötüye işaret. Fakat geri dönmemle birlikte motivasyonum da tamamen geri geldi. Örneğin Wimbledon gibi birkaç turnuva daha kazanmak için motiveyim.

"Artık maça çıkmak, idman yapmak ve oda servisini çağırmaktan farklı şeyler yapmak istiyorum."

"Artık maça çıkmak, idman yapmak ve oda servisini çağırmaktan farklı şeyler yapmak istiyorum."

Önümüzdeki aylar için kendinize nasıl bir hedef koydunuz?

Şu anki halimde önce bir beklemek, gelişimimi görmek, gerçekçi bir şekilde neler yapabileceğimi kestirmek ve ancak sonrasında somut hedeflerden bahsetmek istiyorum. Şimdilik ağrısız bir şekilde devam ettiğim için mutluyum. Önemli olan hırslı ve motive olmam. Sıkı bir kondisyon programıyla birlikte yeni sezon hazırlıkları epey önemli olacak. Ondan sonra 2020'de ne noktaya gelebileceğimi daha iyi göreceğim. Tek bildiğim, artık yeni jenerasyonun sahip olduğu fiziksel seviyeye gelemeyeceğim. İşte bu noktada insanın kendine karşı dürüst olması gerekiyor. Oradaki açıklarımı da teknik potansiyelimi daha iyi kullanarak kapatmam gerekiyor. Yepyeni bir kalçanın beni nerelere taşıyacağını merak ediyorum. Her şey yolunda giderse kesinlikle kortun en iyilerine hayatı zorlaştırmaya çalışacağım.

Erkek tenisinde iki olimpiyat altın madalyası elde ederken aynı zamanda dünya bir numarası olan ve Wimbledon'ı iki kere kazanmayı başaran tek tenisçi sizsiniz. Hangi başarınız sizde en büyük yere sahip?

Muhtemelen bu cevabımla sizi şaşırtacağım. Üzerinden çok da geçmedi; Feliciano Lopez'le Queens'in çiftler turnuvasını kazandık ve ben kalçamda metal bir protezle oynadım. İnanılır gibi değildi çünkü ilk defa o turnuvada birlikte oynamıştık. Hatta ilk turda, bir numaralı seri başı Juan Sebastian Cabal-Robert Farah çiftini alt etmiştik. Bu başarı tek başıma oynadığım birçok turnuvadan daha çok etkilemişti beni. Bireyselde kendimi hep daha iyi noktalara taşıdım ve müthiş geri dönüşler yakaladım. Aslında çiftlerde oynamayı hiç istemiyordum ama burası adım adım ritmimi bulmak adına harika bir tamamlayıcı görevi gördü. Her ne kadar bunda da sürekli uyanık olmanız ve file önünde iyi refleksler göstermeniz gerekse de daha az yıpranıyorsunuz.

Bu başarınızla Jose Mourinho'dan bile tebrikler aldığınız doğru mu?

Doğru, yanıma geldi ve beni kutladı. O da tenisi çok sever. O gün birkaç dakika sohbet edebilmiştik ama kendisiyle ilk karşılaşmamız değildi. Sonuçta Jose de uzun yıllar en üst seviyede oynamanın ne demek olduğunu iyi biliyor. O dönem Arsenal'ın bir sonraki antrenörü olup olmayacağını sormuştum ama gayet soğukkanlı bir şekilde bu sorudan sıyrılmıştı.

Roger Federer, Rafael Nadal ve Novak Djokovic'in hiç olmadığı bir dönemde oynamayı diler miydiniz?

Aslında hayır çünkü senelerce karşılıklı bir şekilde birbirimizi zorladık. Onlar olmadan bu seviyeye gelebilir miydim, bilmiyorum. Aramızda inanılmaz heyecanlı bir rekabet vardı. O zamana kadar tenis bu kadar çekici miydi ve seviye kalite anlamında bu kadar yukarıda mıydı, emin değilim.

Kariyerinizin en acı yenilgisi hangisiydi?

Birkaç tane var; fakat en acısı 2014 Fransa Açık'ta Nadal'ın bana verdiği dersti (6-3, 6-2, 6-1). Gerçekten canımı yakmıştı çünkü ne denediysem ters gitmişti. Kısacası şansım yoktu. O sahada Nadal'ı yenmek mümkün değildi. Paris'te 12 kez kazanmış olmak zaten başlı başına inanılmaz bir şey.

Yeni jenerasyondaki yetenekler için neler düşünüyorsunuz?

Tabii ki sıralamanın en tepesinde yer almak yeniler için kolay değil; çünkü Federer, Djokovic ve Nadal neredeyse hiç güç kaybetmiyor ve önceden de olduğu gibi Grand Slam'lerde son sözü söylüyor. Henüz hiçbiri kariyerini sonlandırmayı düşünmüyor ki bu genç oyuncuları daha zorlu bir yolun beklediğini gösteriyor. Stefanos Tsitsipas, Alexander Zverev veya Dominic Thiem de sürekli üst düzey bir performans sergiliyor; hele Daniil Medvedev'in son dönem performansı inanılmazdı. Belki de o bir Grand Slam turnuvası kazanarak Federer-Djokovic-Nadal çağının sonunun gelmesini sağlayan isim olur.

ATP'de tenis dışında başka şeylere de vakit ayırmayı düşünüyor musunuz?

Kesinlikle. Mesela gittiğim şehirlere daha farklı bir gözle bakmak, daha fazla anıt gezmek istiyorum. Profesyonel tenisçi olarak rüya gibi şehirleri gezmek, dünyanın en güzel yerlerini görmek gibi bir ayrıcalığınız oluyor. Artık maça çıkmak, antrenman yapmak ve oda servisini çağırmaktan farklı şeyler yapmak istiyorum.

Tenis sonrası hayatınız nasıl olacak?

Korttan uzak kalmak çeşitli konuları kafamda oturtmak açısından faydalı oldu. Özellikle kadın-erkek eşitliği, sporda kadınların desteklenmesi gibi konulara kafa yoruyorum.

Çeviri: Göksu Bulut

Socrates Dergi