
Yıkıcı
10 dk
Türkiye Kadın Golbol Milli Takımı Rio'dan sonra Tokyo'dan da altın madalya ile döndü. Ve takımın parlayan yıldızı yine Sevda Altunoluk'tu. Başarılı sporcu, Socrates'e konuştu.
"Efsane, golbol tarihinin en iyi oyuncusu, dünyanın en iyisi..." Bunlar, Sevda Altunoluk için yerli ve yabancı basında sık sık sarf edilen ifadeler. Yıldız isim, dokuz yaşında başladığı golbol macerasında adım adım zirveye tırmandı. 2016 Rio Paralimpik Oyunları'nda gelen altın madalya ise Türkiye'nin golbol tarihinde bambaşka bir sayfa açtı. Ve o sayfaya geçtiğimiz ay 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları'nda gelen altın madalya da eklendi. Şimdi sıcağı sıcağına mikrofonu uzatma zamanı...
Eğitime Kemal Paşa İlköğretim Okulu'nda başladım. Üçüncü sınıfta görme problemim ortaya çıktı. Birçok doktora gittim ama hiçbiri net bir şey söylemedi. Ankara'da gittiğim bir doktor, "Ankara Mithat Enç Görme Engelliler Okulu'nda devam ederse ben onu gözetim ve kontrol altında tutabilirim" dedi. Ben de oraya kaydoldum. Orada da "Golbol diye bir spor var. Bunu yapmak ister misin?" diye bir soru soruldu. İlk önce "Hayır" dedim çünkü hem bilmediğim bir spor hem de daha önce hiç böyle bir ortama girmedim. Sonra "Önce gelip izle" denilince ben de gidip izledim. Beden eğitimi öğretmenim Osman Karalı "Sen oynayacaksın" dedi. İlk başka istememiştim ama sonradan sevmeye başladım. İlk zamanlarda turnuvalara gidemiyordum tabii ve her gidemeyişimde daha çok çalışıyordum. Başta ailem bu konuya pek sıcak bakmıyordu ama Osman Karalı onlara şu cümleyi kurmuş: "Bana bu çocuğu verin, onu dünyanın en iyisi yapacağım." Sonra ailem de kabul etti.
Tabii Osman Karalı benimle çok ilgilendi çünkü golbol konusunda çok istekliydim. O daha bir şey söylemeden ben onu rahatsız ediyordum "Çalışalım, çalışalım, çalışalım" diye. O da bu sporu çok seviyor ve sürekli "Nasıl fayda sağlayabilirim?" diye düşünüyor. Diğer taraftan bana bir teknik gösterdiği zaman bunu çok çabuk kavrayabiliyordum. Bu onun çok ilgisini çekmişti. Bir de fiziksel özelliklerim epey yatkındı bu spora. Boy ve kol uzunluğu önemli faktörler.
İlk başladığım zamanlarda Türkiye, golbolda yeni yeni gelişmeye başlamıştı. 2012 Londra'ya gidilmişti ama paralimpik performansı bu seviyelerde değildi, günden güne gelişti. En büyük arzum milli takıma girmekti, bunu gerçekleştirmek için çok çalıştım.
Görme engeli olmayan insanlar pek çok sporu yapabilirler ama golbolu sadece görme engeli olan insanlar yapabiliyor. Başka hiç kimsenin yapması mümkün değil. Bu beni cezbetti.
2016 Rio'da aslında bizden kimse başarı beklemiyordu. 2013 yılında Avrupa ikinciliğinden sonra 2014'te de dünya üçüncülüğü elde ettik. İmkânsız dediğimiz anda, 2015'te Avrupa şampiyonu olduk. Rio'ya kadar hep o hayali yaşadık. Ama 2016 Rio'da gerçekten çok iyi takımlar vardı. Fakat günden güne çalışarak, özel turnuvalarda kendimizi test ederek 2016 Rio'ya geldik. Diğer şampiyonalarda kendimizi gördük ve dedik ki "Gerçekten kuvvetli bir takımız. Biz bunu yapacağız." Yani olimpiyata gittikten sonra oradaki duruma bakarak şampiyonluğa gitmedik. Zaten aklımızda "Çok iyi bir takımız" düşüncesi vardı.
Rio'da hemen hemen bütün takımları farklı yendik. Finalde karşılaştığımız Çin'le aynı gruptan çıkmıştık. Grup maçında onları da farklı bir skorla mağlup etmiştik. O yüzden bizden biraz korkmaya başladılar. Tabii ki finale kadar gelen hiçbir oyuncu kaybetmek istemez. Benim de en büyük hayalim altın madalyaydı. Çin takımı da psikolojik olarak bizden aşağıda olunca kazanacağımızı anladık. Hocamız da bunu söyleyince sahaya yansıttık ve 4-1 kazanarak altın madalyayı aldık.
Tokyo ise bambaşka bir hikâye… Bu paralimpik oyunlarında çok iyi hücum ettik ama aslında savunma ve hücum birbirine çok bağlı bu sporda. İkisinden biri olmayınca problem çıkıyor. O yüzden en az hücumdaki kadar savunmada da iyi olduğumuzu söyleyebilirim. Biz takımın beyni olarak orta bölgeyi düşünüyoruz. Orta bölge defans yapmalı ve takımı yönlendirmeli. Kanattaki oyuncular ise şut atmalı çünkü en az yorulanlar kanattakiler oluyor. Böyle bir dağılım yapıyoruz.

"Tokyo bambaşka bir hikâye…"
Diğer taraftan genç bir takımız. İlginçtir, bu takım Ağustos 2020'de yeniden kuruldu. Yeniden takım kurmamızın sebebi, birkaç arkadaşımızın golbolu bırakmak istemiş olması. Pandemi sürecinden sonra sıkıntılar yaşadık. Yani ben, Kader Çelik, Reyhan Yılmaz, kardeşim Sevtap Altunoluk eski oyuncular olarak kaldık ama bu isimler dışında herkes bize yeni katıldı. Çok genç bir takımız. Paralimpik oyunlarının ya da diğer şampiyonaların istatistiklerine baktığınızda, en düşük yaş ortalamalarından birinin bize ait olduğunu görürsünüz.
2020 Tokyo sonrası gelen tepkiler bizi çok mutlu ediyor. Medyada benden "Golbol tarihinin en büyük yıldızı" diye bahseden bile var. Böyle söyleyenlere çok teşekkür ediyorum, nasıl mutlu olduğumu anlatamam. Herkes takım için bir şeyler yapıyor. Ben de takımımı nasıl daha fazla geliştiririm, takıma nasıl daha çok yardımcı olabilirim düşüncesindeyim.
Tabii etraftan da gelen tepkiler oluyor. "Bu golboldaki kız değil mi?" diyenleri duyunca mutlu oluyorum. Mesela yurtdışında diğer takımlardan çok arkadaşım var, onlar da güzel şeyler söylüyorlar. Çeyrek finalde Avustralya ile oynadıktan sonra o takımdan bir arkadaşım bana "Siz çok iyi bir ekipsiniz, sizinle oynamak çok güzeldi. Kalan bölümde de sizi destekliyoruz. Kazanmayı hak ediyorsunuz" demişti. Bunları duymak gurur verici.
2020 Tokyo'da altın madalya alırken benim de 46 golle bu başarıya destek vermem mutluluk vericiydi. Ben aslında 2018 Dünya Şampiyonası'nda bu gol sayısına yine ulaşmıştım ama orada ikinci olmuştuk. Yine 46 gol attım ve bu kez kazandık. Önemli olan takımın şampiyon olması. Fakat tabii ki 46'nın üzerine çıkabilir miyim, takımıma daha fazla destek olabilir miyim diye düşünüyorum ve bu konuda çok çalışacağım. Ben tüm heyecanımı ve stresimi bu sporda yaşıyorum. Umarım ki bu heyecan büyüyecek ve ben de daha fazla gol atacağım.

"Ben tüm heyecanımı ve stresimi bu sporda yaşıyorum. Umarım ki bu heyecan büyüyecek ve ben de daha fazla gol atacağım."
Kulüp antrenörüm Osman Karalı, şu an milli takım antrenörü. Bizim aslında 2016'da lig için Yenimahalle Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübü'nde çalıştığımız bir şut tekniği vardı. Yurtdışında bir arkadaşımızın yaptığı bir taktikti bu ve kadınlar takımında bana "Sadece sen yapabilirsin" dediler. İlk başlarda yapamadım ama biraz daha kuvvetlenince başardım. 2016 Rio'daki gücümüz de buydu. Daha fazla üzerine ne koyabiliriz diye düşündük. Bu en son süreçte de hocamız hep buna yönelik çalıştırdı beni.
Japon oyuncu Kakehata Eiko, 2016 Rio sonrası verdiği bir röportajda şutlarımdan bahsederken "Yıkıcı" kelimesini kullanmıştı. Bunun sebebi de diğer takımların bazen attığımız şutlara yapabileceği hiçbir şeyin olmaması. Kendi alanımızda topun şiddetini artırarak ne kadar geriye vurursak, topun şiddeti gidene kadar daha da artıyor ve rakip oyuncunun önünde sekip onu aşıyor. Şut atarken düşüncemiz bu. Çünkü rakibin hiçbir hamlesinin kalmaması gerekiyor. Hatta üç defa sekip sonra kalenin içinde olması gerekiyor. Ama Tokyo'da iklim şartları zordu. Aşırı nem vardı, toplar yerden kalkmıyordu ve bu da atış şeklimizi etkiliyordu. Fakat en son aşamada bu taktiği uygulayabildik. Ben de çeyrek finalden sonraki aşamalarda bunu çok daha iyi başardım.
2016 Rio'daki başarımız bu kadar ses getirmemişti. Başarmış gibi hissetmemiştik. Sosyal medya bu kadar aktif kullanılmıyordu, belki de o yüzdendir. Ama Tokyo'da maçların sürekli yayımlanması, gelen tepkiler harikaydı. Pek çok engelli arkadaşımıza yol gösterici olduk. Çok iyi geri dönüşler alıyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor.
Hedefimizde birçok turnuva var. Kasım ayında Samsun'da bir Avrupa şampiyonası var. 2022'de dünya şampiyonası var. O dünya şampiyonasında paralimpik oyunlarına katılmak için hak kazanmaya çalışacağız. Paralimpik oyunlarına kadar, takımımla sakatlık yaşamadan çalışmalarımıza devam etmek ve zirve performansımızla 2024 Paris'e gitmek istiyoruz. Tabii ki ben de bireysel olarak performansımın üzerine koymaya çalışacağım.