
Yine Favori Değil Ama...
7 dk
Luciano Spalletti, Inter'le işleri yoluna koydu ve Serie A'da bir kez daha şampiyonluk adayı bir ekip yarattı. Her zamanki yaratıcılığıyla.
Francesco Totti'nin 2006-2007 sezonunda Roma formasıyla yaptıkları, Luciano Spalletti denince hâlâ akla ilk gelen futbol hadiselerinin başında geliyor. SarıKırmızılılar o sezonu rahat bir şekilde ikinci tamamlamış fakat tek yenilgili Inter'in büyük bir farkla arkasında kalmışlardı. Ama oynanan futbol keyif veriyordu ve umutları yeşertiyordu. O performansın kalbinde o sezon ileri uçta görev yaparak herkesi şaşırtan Totti yatıyordu. Kariyeri boyunca trequartista olarak 10 numara pozisyonunda görev yapan ve sahada ikinci forvet gibi oynayan Totti, ileri uçta görev yapıyor ve klasik bir santrfor gibi davranmıyordu. Sürekli derine gelerek 4-3-3'teki üç merkez orta sahayı dörtleyen ve kenardaki oyunculara kendisiyle birlikte sürüklediği stoperlerin boşalttığı alanları açan Totti, sadece takıma hizmet etmedi. O sezon attığı 26 gol ve yaptığı 8 asistle Roma'nın lig gollerinin yaklaşık yarısına direkt katkı yaptı. Ama daha önemlisi modern dönemde, daha sonrasında sahte dokuz (falso nueve) olarak nitelendirilecek yeni bir rolün de öncülerinden biri oldu. Spalletti, üst düzey futbolda bunun belki de ilk net örneğini ortaya koyarak sonrasında onu takip edeceklere ilk kanıtları da bırakmış oldu.
Totti'nin yeni pozisyonuyla ilgili herkesin aklına ilk o sezon gelir fakat tarihleri geriye sardığımızda her şeyin başlangıcının Aralık 2005 olduğunu görüyoruz. O tarih için Spalletti, Corriere dello Sport'a şunları söylüyordu: "Sampdoria maçım öncesinde üç santrforum Montella, Cassano ve Nonda sakattı. Elimde 16 yaşındaki Stefano Okaka vardı ve bir karar vermek durumundaydım. Totti'nin ileri uca geçişi işte böyle başladı."
Çocukluk döneminde ailesinden elindekiyle yetinmesi konusunda çok fazla öğüt aldığını belirten Spalletti, Sampdoria maçını bununla bağdaştırıyor olabilir. Ama oyuncuların sahada gösterdikleri de bazı kararları almanızda faydalıdır. Elinde Mancini, Rodrigo Taddei ve sonrasında bu ikiliye eklenecek olan Mirko Vucinic gibi kenardan forvet rolüne evrilebilecek oyuncuların bulunması bunda kuşkusuz etkili olmuştur. Teknik adamın Zenit'teyken verdiği bir röportaj asıl amacını gösteriyor: "Elbette Francesco'nun özellikleri verdiğim kararda direkt rol oynadı. Totti'yi ceza sahasına yaklaştırmak tilkiyi kümese sokmak gibi bir şeydi. O, topa her dokunuşuyla daima küçük boşlukları bulabiliyor ve rakibi paniğe itiyordu. Bunun yanında gol atabiliyor, asist yapabiliyor ve sahada büyük bir etki yaratıyordu. Ayrıca onu en uçta kullanmak defansif anlamda görevlerini azaltıyor ve hücuma daha rahat odaklanmasını sağlıyordu."

Dolayısıyla Spalletti bir hamleyle birden fazla kazanç sağladı ve belki de Guardiola'ya Messi'yle aynı şeyi yapması için ilk yol gösteren isim oldu. Hatta ondan yıllar sonra bir Fransız da (Rudi Garcia) Totti'yi aynı rolde kullanarak Gervinho ve Florenzi gibi oyuncuların kenarda parlamasını sağlayacak ve aynı yapıyla lig tarihinin en iyi başlangıcına imza atacaktı.
Roma'dan sonra Zenit'e giderek enteresan bir karar veren İtalyan teknik adam orada, beş yılda iki şampiyonluk kazandı ama zirve futboldan uzak kaldı. Sonrasında döndüğü evindeyse bu kez o kadar da rahat değildi. Roma'daki 2016- 2017 sezonunda Maurizio Sarri'nin Napoli'sini geride bırakırken Juventus'u geçemiyor ama oynadığı futbol ve 90 gollük kulüp rekoruyla müthiş iş çıkarıyordu. Fakat Totti'yle arası bu kez o kadar da iyi değildi. Oyuncuyu ana planına dâhil etmeyen ve hamle futbolcusu olarak kullanan Spalletti, Totti'yle gerginlik yaşıyor ve bunlar soyunma odasına da sirayet ediyordu. O sezonun sonunda ayrılacağını açıklayan Spalletti'nin yeni durağı Inter'di.
"Bana ekonomi bakanlığını layık gören Spalletti'ye teşekkür ederim. Ama o da teknik adam olmasa ve devlette görev yapsa muhtemelen savunma bakanı olurdu."
Roma’daki ilk döneminde topa sahip olma oyunu oynatmaya çalışan Spalletti, ikinci Roma döneminde top konusunda o kadar da takıntılı görünmüyordu. 4-3-3 ve 3-4-3 arasında gidip gelen Spalletti'nin rekor 90 golüyse daha çok direkt hücumlardan geldi. Sarri'nin üstteki cümleyi sarf etmesine neden olan ilk Inter sezonu da bundan fazlasıyla nasibini alıyordu. Elindeki oyuncuların niteliğinden dolayı pas oyunu oynaması mümkün olmayan Spalletti, takımını geçtiğimiz sezon genellikle 4-2-3-1 şeklinde dizdi. İki kenarda Perisic ve Candreva gibi iyi ortacılar, üçlü orta saha ve şu anda oyunun en iyi ceza sahası oyuncularından biri olan Icardi'yle birleşince ortaya iyi bir savunma takımı çıkıyordu. Fakat Spalletti inovasyon göstermeye devam etti. Inter taraftarının yeteneği nedeniyle sevdiği Marcelo Brozovic'in çalışma eksikliğini onu savunma önündeki regista pozisyonuna çekerek nötrleyen Spalletti, iki beki D’Ambrosio ve Cancelo üzerinden de sol bekini geride bekletip Cancelo'yu öne sürerek hibrit bir üçlü savunma göstermeye devam ediyordu.
Bu sezon da Inter'in oyununda fazla değişiklik yok. Sağ öne gelen Politano, artık Candreva'yı arkaya itmiş durumda ve ön tarafı artık daha yaratıcı. Brozovic bu sezon itibarıyla ligin en iyi registaları arasına girmeyi başardı. SkriniarDe Vrij'dan oldukça iyi bir tandem çıkaran Spalletti, Roma'dan öğrencisi Nainggolan'ın orta sahaya katılmasıyla ondan da forvet arkasında iyi bir oyun çıkarma yolunda. En önemlisi dört maçta bir galibiyetle başladıkları sezonda krizi çabuk geride bıraktılar ve üst üste yedi galibiyet elde ettikten sonra Atalanta’ya karşı dört gollü ağır bir mağlubiyet aldılar.
Juventus, Cristiano Ronaldo'yla birlikte hâlâ en güçlü takım ve Napoli de Carlo Ancelotti'yle geriye gitmiş gibi görünmüyor. Dolayısıyla Spalletti, yine şampiyonluktan uzak görünüyor ama bu kez umut daha yüksek. Beppe Marotta'nın Juventus'tan ayrıldıktan sonra Inter'le buluşacak gibi olması, eğer Spalletti görevinde kalabilirse birkaç yıl içinde Serie A’da yeni bir süper gücün doğmasını sağlayabilir. Tabii Çinliler en sonunda para harcamaya biraz olsun başlayabilirlerse...