Yokuş Yukarı

7 dk

Therese Johaug, doping nedeniyle uzak kaldığı pistlere 2018-19 sezonunda dönüş yaptı. O günden beri de yarışları kazanmaya kaldığı yerden devam ediyor.

Son ayların kayaklı koşu haberlerinde Therese Johaug'un ismi, 'dominant' kelimesi ile sıkça aynı cümlede kullanılıyor. Norveçli sporcu, üst üste aldığı birincilikler ve sene başındaki Tour de Ski zaferiyle bu yılı da 2019 gibi geçireceğinin sinyallerini verdi. Ancak Johaug, performansı seneler boyunca ivmelenen ve hep kazandıklarının konuşulduğu bir sporcu değil. Kariyerine düşülmesi gereken önemli notlar var. Bazen bir kıyas üzerinden, bazense bir ceza…

- 1 -

Norveç'in, kış sporları denildiğinde akla gelen ilk ülkelerden biri olduğu aşikâr. Ülke, coğrafi uygunluğunun da getirisiyle bu alanda önemli bir kültüre sahip. Johaug da ülkesinin en başarılı isimleri arasında. Kariyerine 2006- 2007 sezonunda başlayan Johaug, o zamandan beri hep iyi derecelere sahip. Kayaklı Koşu Dünya Kupası'ndaki podyum sonuçlarına baktığımızda birçok yarış görüyoruz. Keza Dünya Şampiyonası için de aynı durum geçerli. 2013-2014 sezonuna ise ilk kez zirveye çıktığı sezon diyebiliriz. Johaug o sene hem Tour de Ski'yi kazanan ilk Norveçli kadın sporcu oldu hem de daha önce üçüncülükte veya ikincilikte kaldığı Dünya Kupası genel sezon sıralamasında birinciydi. Uzun mesafe yarışlarında öne çıkan Johaug için 2014 yılı, kış olimpiyatındaki ilk bireysel madalyalarını da müjdeledi. 2010 Vancouver'da Norveç'in parçası olarak aldığı altından sonra artık 10 km bireysel'de bir bronz, 30 km toplu çıkış'ta da bir gümüş madalyası vardı. 2014'ü takip eden sezonlarda da bu trendi devam ettirdi. 2016 ona ikinci Tour de Ski birinciliğini getirirken Dünya Kupası'nı da ilk sırada tamamladı. Yani Johaug'un kariyerinin o noktaya kadar olan kısmı, çok başarılı herhangi bir sporcudan beklenen şekilde ilerledi. Öyle de devam edebilirdi. Ama onun için sırada, bembeyaz yarış pistleri yerine ağladığı basın toplantıları ve mahkemeler vardı.

- 2 -

Doping, çoğu sporcunun hikâyesine kara bulutlar getiren bir konu. Kimi zaman büyük bir kariyere eşlik eden şüpheler ile kimi zamansa direkt gerçeklerle. Johaug'un dopingle ilişkisi, ikinci gruba giriyor. 2016'ya dek ne kadar başarılı sonuçlar aldığından bahsetmiştim. O çıkışı, Ekim 2016'da bir doping testinin pozitif çıkmasıyla kesintiye uğradı. Güneş yanığı nedeniyle kullandığı bir dudak kreminde yasaklı maddeler listesinde olan Clostebol vardı. Johaug, kremi takım doktorunun önerisiyle almıştı ama bu geçerli bir bahane değildi. İlk başta Norveç Olimpik Komitesi tarafından 13 aylık bir ceza aldı. Cezaya göre 2018 PyeongChang Kış Olimpiyat Oyunları'na yetişebilecekti. Ancak 2017'de Uluslararası Kayak Federasyonu, CAS'a itiraz etti ve CAS, cezanın Ekim 2016'dan itibaren 18 ay olması gerektiği yönünde bir karar aldı. Clostebol'un yasaklı maddeler listesinde olduğu net bir bilgiydi ve mahkemeye göre Johaug'un buna dikkat etmesi gerekiyordu. İlacın paketinde bile bu uyarı vardı.

Sporcu, yıkılmıştı. Sonucun haksızlık olduğunu ve kalbinin kırıldığını söylüyordu. Johaug'un bu yaşadıkları ilk kez gördüğümüz bir durum değildi. Çoğu sporcu, direkt performansını yükseltme amacıyla almadığı ilaçların doping testlerinde çıkmasıyla benzer savunmalara başvurmuştu. "Haberim yoktu" cümlesi, sorumluluktan kaçışın bir yoluydu. Johaug'un kremi kullanırken işlerden ne dereceye kadar haberdar olduğunu bilmek pek mümkün değil. Fakat nihayetinde ortada pozitif çıkan bir doping testi vardı. Yeni ceza, PyeongChang'a da gidememek demekti. Kaçırdığı iki sezondan sonra nasıl dönüş yapacağı ise tabii ki o zaman kestirilemezdi.

- 3 -

Aslında, uzun süredir böyle bir cümlenin öznesi yapabilirdi kendisini. Zira cezası bittiğinden beri sürekli üst seviye performansla yarışıyor. 2019 Dünya Şampiyonası'nda üç bireysel altın madalya kazandı, Dünya Kupası sezonunu genel klasmanda üçüncü bitirdi. 2020'de üçüncü Tour de Ski zaferini aldı ve Dünya Kupası'nı da birinci sırada tamamladı.

Öte yandan Johaug, bu sene kazanırken yeni rekorlar da kırdı. Artık Dünya Kupası'ndaki en çok sayıda uzun mesafe yarışı zaferine sahip sporcu o. Johaug, sözü geçen rekoru Norveçli bir başka kayaklı koşucu Marit Bjoergen'i geçerek elde etti. Kayaklı koşu tarihine baktığımızda Bjoergen'e ait ve yakalanması pek de kolay olmayan birçok istatistik mevcut. 2018'de emekli olan sporcunun 15 olimpiyat madalyası, 114 Dünya Kupası birinciliği var. Johaug ise henüz üç olimpiyat madalyası, 73 Dünya Kupası birinciliği aldı. Böyle bakınca arada çok fark var. Ancak her ikisinin de aynı ülkeden olması ve dominant kariyerler sürdürmeleri akıllara bir karşılaştırmayı getiriyor. Artık Bjoergen emekli olduğu ve Johaug da çok formda döndüğü için bu kıyas tek taraflı şekilde nasıl ilerleyecek, bilmiyoruz. Johaug, bir kış olimpiyatında daha yarışabilir. Fakat bütün bu ihtimaller, yıldız sporcu hakkında konuşmamız gereken en önemli konular değil. Her şeyin üst düzey rekabet içinde olduğu spor dünyasında, her kariyeri kendi özelinde değerlendirmek daha sağlıklı. Büyük ihtimalle Johaug da şu an yalnızca önündeki sezonlara odaklanmıştır. Çok iyi başlayan kariyeri, bir süre ilerlemesini durdurmuştu. Artık start çizgisini ikinci kez geçti ve şimdi yeniden yokuş yukarı çıkma zamanı.

Socrates Dergi