
YouTube'dan Zirveye
4 dk
Julius Yego, cirit atmada dünya şampiyonu oldu. Bu, bir Kenyalı için beklenmedik bir durum. Tekniğini YouTube videoları izleyerek geliştiren bir Kenyalı için ise daha da beklenmedik.
Teknoloji son 10 yılda hayatın her alanı gibi sporu da derinden etkiledi. Sporcuların fiziksel değişimlerini saniye saniye takip eden bilgisayar programları ve uçsuz bucaksız performans analizleri spor dünyasını doldurmuşken, basit YouTube videolarının işlevi ne olabilir?
Julius Yego, 1989 yılında Kenya’da Rift Vadisi'nde dünyaya geldi. O dönem Kenya’nın sekiz bölgesinin yüzölçümü ve nüfus bakımından en büyüğü olan Rift Vadisi, dünyada hâlen uzun mesafe koşucularının başkenti olarak biliniyor. Vivian Jepkemoi Cheruiyot ve Ezekiel Kemboi, Rift Vadisi’nin son altın atletlerinden bazıları. Herkesin koşucu doğduğu yerde büyüyünce, Julius Yego’nun ilk adresi de parkurlar oldu. 14 yaşındayken okulunu temsilen katıldığı kros yarışlarında 72. olunca başka bir yola karar verdi ve ablasının polis departmanı şampiyonu olduğu dala şans verdi: Cirit atma.
İlk başarısını bir yıl sonra Kenya gençler rekorunu kırarak elde etti. 2007’de Polis Koleji’nde aldığı dokuz aylık eğitim süresince ara verdiği spora 2008’de geri dönüp 72 metrelik atışıyla ilk kez Kenya şampiyonu oldu. Sonraki yıl kişisel derecesini iki metre geliştiren Yego’nun daha büyük hedefler için bulduğu çözüm ise basitti: YouTube.
Antrenmanlar arasındaki boşluklarda soluğu internet kafelerde alan Kenyalı, Thorkildsen ve Pitkamaki’nin yanı sıra, 90’lara damga vuran dünya rekortmeni Jan Zelezny’nin çalışmalarını izlemeye başladı. Antrenman tekniklerini, ağırlık çalışmalarını ve temel atış hareketlerini takip etti.
Çalışmalarının meyvesini toplamaya başlayacaktı ki 2011 yılında hiç beklemediği bir sürprizle karşılaştı. Mozambik’te düzenlenecek All-Africa oyunlarına katılma hakkı kazanmış olmasına rağmen, kısa bir süre kala Kenya takımına giremediğini öğrendi. Sebebini sorduğunda, Kenya Atletizm Federasyonu’nun bütçesinin tüm atletlere yetmeyeceği söylendi. Cevabı ise net oldu: "Koşuculardan birini çıkarın, ben altın madalya kazanacağım." Yoğun ısrarları sonucu tekrar kafileye dahil edilen Yego sözünü tuttu ve 78.34 metrelik Kenya rekoru kıran atışıyla Mopito’dan zaferle döndü.
Bu başarının üstüne -bir de YouTube hikâyesi kulaktan kulağa yayılınca- Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF), onu Finlandiya’daki eğitim merkezine burslu olarak davet etti. Orada geçirdiği iki haftada yeteneği ve çalışma arzusu ile dikkat çekti. Kamptaki yaşlıca antrenörlerden birinin Yego’ya söyledikleri geleceğe tutulan bir ayna gibiydi: "Sen tehlikeli bir adamsın. Bu adamı buraya getirmekle hata ettik çünkü o ileride hepimizi geçecek." Çok geçmeden bu sözler doğru çıktı. Ayrıca, artık YouTube dışında bir çalıştırıcısı daha vardı: Kampta tanıştığı Fin koç Petteri Piironen. Onun tavsiyeleriyle tekniğini geliştiren Yego, 2012 Londra'dan bir ay önce Benin’de, Afrika şampiyonu olarak taç giydi. Londra’daki elemeleri geçip olimpiyat oyunlarında finale çıkan ilk Kenyalı ciritçi unvanını aldı.
2013 Dünya Şampiyonası’nda podyumu son atışlarda Rus Dimitriy Tarabin’e kaptıran Yego, en üst seviye için bir yıl daha bekleyecekti. Glasgow’daki Commonwealth oyunlarında 83.87 ile altın madalyayı boynuna taktı. Bu yıl Pekin’deki Dünya Şampiyonası yaklaşırken, olacakları atletizm izleyenlere fısıldar gibiydi. Önce 4 Haziran’da Lig’in Roma ayağında 87. 71 ile Kenya rekorunu bir kez daha geliştirdi. Üç gün sonra Birmingham’da son hakkındaki 91.39 metrelik atışıyla yılın en iyi derecesini yapıp Afrika rekorunu eline geçirdi. Artık sıra dünya şampiyonluğundaydı. Pekin’de ulaştığı 92.72 metre, onu (ölçüm standartlarının değiştiği 1986'dan sonra) Zelezny ve Parviainen’in ardından tarihin en uzağa cirit atan üçüncü ismi yaptı. 'Bay YouTube’un sıradaki hedefi 2016 Rio. Günde dört saat antrenman yapan Yego, kalan mesai saatlerinde Kenya’daki polis memurluğu görevine devam ediyor. Peki Rio’daki hedefi yalnızca altın madalya mı?
"69 metreden buralara geldim, dünya rekoru neden olmasın?"
Pekin'de, Yego'nun ardından gümüş madalya kazanan ismin, yine Piironen'in tedrisatından geçen başka bir Afrikalı Mısırlı Ihab El Sayed olduğunu düşünürsek, neden olmasın?