
Yüksek Yetenek
10 dk
Yüksek atlama şampiyonu Alperen Acet, Haziran ayının başında elde ettiği 2.30’luk derecesiyle spor kamuoyunda gündem oldu. 20 yaşındaki genç yıldızı yakından tanımak ve hikâyesini dinlemek için Denizli’ye gittik.
Yıl 2012... 33 yaşındaki antrenör Cavit Ceylan, bir yıl önce Denizli’de atletizme başlayan minik öğrencisinin spora devam etmesi için annesine dil döküyordu. Eşinin genç yaşta vefatı sonrasında pılını pırtını toplayıp memleketi Nazilli’ye dönen Arzu Hanım, Cavit Hoca’nın ısrarına bir süre direndi, oğlunun bundan böyle titizlikle eğitimine eğileceğini, sporun ikinci planda olduğunu söyledi. Zira küçük oğlu Alperen, hafta sonları Nazilli’den Denizli’ye antrenman için geliyor ve bu da zaman kaybına yol açıyordu. Sonunda razı oldu, Acetler bir buçuk yıl sonra Denizli’ye geri döndü.
1998 Aydın doğumlu Alperen Acet, 6. sınıf öğrencisiyken 1.48 metre ile açılış yaptığı yüksek atlamada 20 yaşında 2.30’a erişerek atletizm tarihinde bir çığır açtı. 3 Haziran günü Cluj’daki Romanya Şampiyonası’nda misafir atlet olarak yarışan Alperen, 2.30’daki çıtayı üçüncü denemesinde aşarak müthiş bir başarıya imza attı. 2002’den bu yana Metin Durmuşoğlu’na ait olan 2.26’lık büyükler yüksek atlama Türkiye rekoru, böylece -hem de dört santimetre farkla- Alperen’e geçti.
1.89 boyundaki genç atletin başarısı, ertesi gün hem sosyal medyada hem de yazılı basında genişçe yer aldı ancak Alperen kendisine bu etkinin yeterince yansımadığını düşünüyor: “Rekoru kırdıktan sonra, ilgi anlamında pek bir şey değişmedi. Federasyon başkanımızın telefonla araması ve birkaç yetkilinin tebrikleri dışında bana ulaşan olmadı. Oysa bu derece, Türkiye rekorları arasında en değerlilerden biri... Antrenörümle beni Ankara’ya çağırmalarını, resmî bir kabul yapmalarını beklerdik...”
Yüksek atlamada Ekrem Özdamar’ın 1978’de 2.20’yi ilk kez aşması, yıllar yılı atletizmle ilgili olmayanların bile hafızasında çok önemli bir yer edinmişti. Yıllar sonra dahi, konu atletizme geldiğinde “Bizim zamanımızda Ekrem Özdamar vardı, yüksekte ne atlıyordu” muhabbeti, neredeyse klişeleşmiş ‘spor bilgiçlikleri’ arasında sayılıyordu. Alperen, o tarihî seviyenin 40 yıl sonrasında çıtayı 2.30 gibi bir baraja çekti. Üstelik, henüz 20 yaşındayken...
"Çok Telaffuz Ettik"
Sporcunun başından beri antrenörlüğünü yapan Cavit Ceylan, bunun tesadüf olmadığını, sadece derecenin beklediklerinden biraz erken geldiğini söylüyor: “Biz 2.30’u çok telaffuz ettik. Hatta bahar hazırlığında Portekiz’e kamp için gittiğimizde, bu yılki hedefimizi tanımlamak için sahile 2.28 ve yukarı doğru ok işareti çizerek bir video çekmiştim, dört ay önce. 2.30 yüksek atlamada psikolojik bir sınır. Bu dereceyle ayrı bir sınıfa dâhil oluyorsunuz. Tıpkı, yıllar önce Ekrem Özdamar’ın yaptığı gibi... Bana İspanya’daki yarışmada Ekrem Özdamar’ın 2.20’sinden bahsedenler oldu, o dönemi hâlâ hatırlayanlar var, bir düşünün etkisini...”
Alperen’in bu yılki derecelerinin -bir yarışma haricindesürekli 2.20’nin üzerinde sonuç vermesi ve en iyisini sekiz santimetre geliştirmesindeki temel etken, verdiği kilolar. Antrenörüne göre, genç atlet kendini fiziksel olarak güçlü hissetmekle, iyi sıçrama arasındaki bağlantının her zaman doğru orantılı olmadığını gördü. “Alperen, güçlüysem iyi sıçrarım diye düşünüyordu. Halterde 230 kilo yapıyorum, güçlüyüm, o zaman sorun yok diye bir mantığı vardı. Yanlış. Güçlü ve ‘hafifsen’ iyi sıçrarsın. Neyse ki bunu artık Alperen’e anlatabildim. Bir yılda 80 kilodan 71.6 kiloya kadar düştü ve hemen etkisini gördük” diyor Cavit Ceylan.
Alperen Acet, 2.30’luk derecesiyle Avrupa Atletizm Şampiyonası için de baraj geçti. Türkiye’den Avrupa Şampiyonası’na gidebilen son yüksekçi, Münih 2002’de yarışan Metin Durmuşoğlu olmuştu. O yarışmayı derecesiz tamamlayan Durmuşoğlu’ndan Türkiye rekorunu devralan Alperen, şampiyonada yeni bir ufuk açmayı kafasına koymuş...
“Avrupa Şampiyonası’nda 2.25 finale kalacak diye tahmin ediyorum. Elemeler, sporcular için ciddi bir sorun... Eğer bir kaza olmaz da elemeyi aşarsam finalde 2.30’un üzerinde bir derece yapabileceğimi biliyorum. Tamamen bu yarışmaya odaklanmış durumdayım. Avrupa’da önce final, sonrasında da kürsü için yarışacağım.”

Call-Room Muamması
Alperen, yaz dönemindeki diğer hedefi olan Akdeniz Oyunları’nda ise büyük bir hata sonucunda yarışamadı. Acet, favorileri arasında bulunduğu Tarragona’daki yarışmada, müsabaka öncesinde call-room’a girişi kaçırdığı için diskalifiye oldu. Değişen call-room saati fark edilmeyince Alperen call-room prosedürünü kaçırdığını gördü ve direkt olarak sahaya geçti; hatta müsabakaya başlayıp 2.10’da başarılı bir atlayış bile yaptı. Ancak müsabaka devam ederken başhakemin müdahalesiyle yarışmadan ihraç edildi. Federasyonun teknik ekibi ile Alperen ve antrenörü arasında call-room saati değişikliğinin fark edilmemesi yüzünden tatsızlık yaşanırken iki taraf da asıl sorumluluğun karşı tarafta olduğunu iddia ediyor.
Alperen, madalyaya çok yakın olduğu bir yarışmada diskalifiye olduğu için biraz buruk. Ama bunun, Berlin’e odaklanmasına etki etmesini istemiyor. O yüzden, hem dinlenmek hem de hafif sakatlığının tedavisine devam etmek için Türkiye Şampiyonası’nı pas geçip Denizli’ye geldi ve önünde kalan 40 günü inceden inceye işlemeye başladı.
Ağrılarla Yarışmak...
Daha önce vücudunda oluşan ödem yüzünden iki yıl ağrılarla yarışan Alperen, 2017’nin başında geçirdiği tedaviyle bu ağrılardan kurtulmuş ancak şimdi de sol ayak bileğinin iç tarafında başka bir ödem oluşmuş. Federasyonun onayıyla tedavi sürecine devam eden Alperen, ciddi bir sorun yaşamamak için çok daha dikkatli ilerliyor: “Beni atlatmayacak bir sakatlık değil ama işi baştan sıkı tutuyorum. Çünkü yüzde 100 performansla yarışmak istiyorum.”
Alperen Acet’in birkaç yıldır birlikte yarıştığı rakiplerinden Belaruslu Maksim Nedasekau, 2.33 ile şampiyona rekoru kırarak Grosseto’daki Avrupa U20 (Gençler) Şampiyonası’nı kazanmış ve ardından Dünya Salon’da altıncı sırayı elde etmişti. “Maksim’le yıllardır birlikte yarışıyoruz. Ben de 2.30 atladım. Şu anda benim önümde ama ondan eksiğim olduğunu düşünmüyorum” diyen Alperen’in bunu ispat etmek için öncelikle 2.30’ları standart hâle getirmesi gerekiyor.
Örneğin Maksim’in 2.30 ve üzerinde dört atlayışı varken Alperen siftahını henüz yaptı. “Doğru söylüyorsun,” diye söze giren antrenör Ceylan, “30’ların tesadüf olmadığını göstermek, Alperen’in en önemli hedefi. Orayı normalleştirmesi lazım.”
Önümüzdeki yıl başlayacak olimpiyat kota periyodunda, dünya sıralaması sistemi devrede olacak. Bu durumda tek bir atlayışla baraj geçmenin zorlaşacağı, sıralamada yüksek puan elde etmek için 2.30’ların zorunlu olarak birkaç kez atlanması gerekecek. Bu yüzden şimdiden planlarını yapan Acet ve Ceylan, Tokyo 2020 öncesinde/esnasında 2.36’ya ulaşmayı ana hedef olarak ajandalarına kaydetmiş durumdalar.
Alperen Acet, 2.30’luk derecenin ‘altını Berlin’de çizeceğini’ söylüyor: “Avrupa’da ben 2.30’un üzerinde atlarım. Bunda bir sorun görmüyorum. Zaman ilerledikçe 2.40 olmaz diye bir şey yok. Zamanında 2.30 da gözümde büyüyor, çıta karşımda aşılması imkânsız gibi duruyordu. Aradan fazla süre geçmedi, şimdi 2.30’a geldiğimde 2.20’ymiş gibi hissediyorum.”
Yeni çıkış yapan bir atlet için, anlatılanlar/beklentiler fazla uçuk gelebilir. Ama not düşelim; Berlin’e iki hafta kala bu yazı yazılırken Alperen Acet, Avrupa’da 2.30 barajını aşabilen altı atletten biriydi. Üstelik Türkiye’nin yüksek atlama tarihinde bu seviyede atleti olmadı. O yüzden Olympiastadion’da 11 Ağustos 2018 Cumartesi akşamı yapılacak final için Alperen’in kendisini podyumda düşlemeye sonuna kadar hakkı var. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ayrı bir konu.
"Zuev'den çok şey öğrendik"
Cavit Ceylan: "Bugüne dek en önemli teknik katkıyı 2.40’lık Ukraynalı yüksekçi Andriy Protsenko’nun antrenörü Gennady Zuev’den aldık. 2014 yılında Adana’da federasyonumuzun hazırlık kampında birlikte 20 gün geçirdik ve o kamp her şeyi değiştirdi. Zuev’le daha sonra da bir araya geldik. Paylaşmaya çok açık, müthiş bilgili bir adam. Hâlâ Alperen’in videolarını gönderirim, take-off’tan koşuya, çıta üzerine kadar her konuda önerilerini sıralar."
"Antrenmansız dünya dördüncüsü oldum"
Alperen Acet: "Dünya Yıldızlar Şampiyonası (2015) için Cali’ye gittiğimde sakatlığım nedeniyle aylardır antrenman yapmıyordum. Ödemim yüzünden ağrım vardı. Bir yıl önce 2.16 atlamıştım ama o sezon doğru düzgün yarışmam yoktu. Teknik antrenman dahi yapmadan gittiğim yarışmada üçüncü atlayışım sonrasında bileğime ağrı girdi. O hâlde 2.14 atlayıp dünya dördüncüsü oldum. Acayip bir yarışmaydı."