
Yükselen Yıldız
15 dk
2019'da fırtına gibi esen, Avrupa Oyunları ve Avrupa Şampiyonası'nda altın, Dünya Şampiyonası'nda ise gümüş madalya kazanan Buse Naz Çakıroğlu, Socrates'e konuştu. Hedeflerinden, boks dünyasındaki varoluş mücadelesine kadar...
Bazen her şey bir tesadüfle başlar. Buse Naz Çakıroğlu'nun boks kariyerinin başında da bu vardı. Ama şans ile saf yeteneği azim, kararlılık, disiplin takip etti ve büyük başarılar geldi. Biraz o başarılardan söz açalım, sonra geçmişe doğru dönelim...
Dünya Şampiyonası ile başlayalım. Yarı finalde bir efsaneyi mağlup ettin. Altı kez dünya şampiyonu, hayatı film olan, kadın boksunun yüzü Mary Kom'u ve o maçı anlatır mısın?
Çok başarılı, kariyerli ve zor bir hayattan gelmiş. Anne olmasının ardından tekrar spora dönmesine büyük saygı duyuyorum. Yaş olarak da benden hayli büyük (Çakıroğlu 23, Kom 36 yaşında.) Onunla eşleştikten sonra "Bugün Mary Kom'u mağlup edersem işte o zaman Buse Naz Çakıroğlu olurum" dedim. Normalde her maça çıkarken heyecanım olur ama Kom'la ringe çıkarken bu heyecanım kayboldu. Çok iyi bir maç olacağını biliyordum. Karşımda bir efsane vardı. Eğer bu maçı kazanırsam yıllar geçse de bu galibiyetin unutulmayacağını biliyordum. O nedenle çok mutluyum.
Finalde yolunda gitmeyen neydi? İyi başladın ama sonu gelmedi. Bu sene ilk kez final kaybettin. Atmosfer nasıldı?
Çok yoğun ve yorucu bir yıl geçirdim. Birkaç gün geçtikten sonra daha sağlıklı düşününce tüm konsantrasyonumu yarı finale verdiğimi gördüm. Finalin, yarı finalin ertesi gününde yapılması da önemli bir etken, eğer arada bir gün olsaydı daha farklı olabilirdi. Hiç dinlenmeden final maçına çıktım. Ufak tefek de olsa her maçtan sonra ağrılarımız ve sakatlıklarımız oluyor. Dünya şampiyonu olmayı çok istiyordum. Bazen en çok istediğiniz şey zamanla gözünüzde büyüyor. Final maçı da böyle oldu. Mağlubiyet için tamamen psikolojik diyebilirim. 2018'de Avrupa ikincisi olmuştum, sonrasında daha çok çalışıp 2019'da Avrupa şampiyonu oldum. 2019'da şimdi dünya ikincisi oldum ve daha çok çalışarak olimpiyat şampiyonu olmak istiyorum.

"Daha çok çalışarak olimpiyat şampiyonu olmak istiyorum."
Avrupa Şampiyonası'na dönersek, dört önemli maç kazandın. Daha önce 2018'de Avrupa ikinciliğin de vardı. Avrupa'nın en iyisi olmak için Ceire Smith (IRL), Tetyana Kob (UKR) gibi önemli rakipleri yendin. İspanya'da seni en çok zorlayan kimdi?
Ev sahibi sporcu her zaman zorlayıcı oluyor. Eva Maria Gimenez Diez müsabakası da Madrid'de benim için sert geçen bir maç oldu. Ama asıl zorlandığım maç finalde Rus rakibim Elena Saveleva ile yaptığım karşılaşmaydı. Profesyonelde altı maça çıkmış, 35 yaşında çok tecrübeli bir isimdi. Onu yenerek Avrupa şampiyonu olmak harikaydı.
Avrupa Oyunları'nda Svetlana Soluianova'dan 2018'in rövanşını aldın. 2019'da üç farklı elit turnuvanın finallerinde üç farklı Rus sporcuyla dövüştün. Bu durum seni nasıl etkiledi? Bizim her sıklette sporcumuz belli ama Rusya her turnuvaya farklı takımla geliyor. Bu sence bir avantaj mı?
Rusya'da çok fazla seçenek var. Avrupa ve dünya şampiyonalarına farklı sporcu yollayabiliyorlar. Her sıklette böyleler. Onlar için dinlenme açısından bu durum bir avantaj sağlıyor. Ben Avrupa Oyunları'ndan sonra dinlenmeden Avrupa şampiyonasına hazırlandım. Avrupa şampiyonasından sonra yine dinlenmeden dünya şampiyonasına hazırlandım. Bizim çok fazla seçeneğimiz olmadığı için her şampiyonaya biz gidiyoruz. Aslında Madrid'e giderken sakatlığım vardı ama fizyoterapistlerle çalışıp yine de gittim. Milli forma için dövüşmek de tabii bu sorumluluğu beraberinde getiriyor. Açıkçası bu durumdan çok şikayetçi değilim çünkü 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'na giderken kuralar açıklandığında yabancılık çekmek istemiyorum. Her rakibimi tanımak istiyorum. O nedenle bu turnuvalara katılmak istiyordum.
Avrupa Oyunları'nda Türkiye olarak toplamda iki altın madalya kazandık. Birisi boks dalında senden geldi. Minsk'te atmosfer nasıldı? Olimpiyat için heyecanlandın mı?
Herkes milli takım formasını giyince branşlar ortadan kalktı. Final maçında ben tribünlere baktığımda beni destekleyen bir sürü ay-yıldızlı insan gördüm. Orada tanıştığımız sporcu arkadaşlarımızla hâlâ görüşüyoruz, sosyal medyadan birbirimize destek oluyoruz. Olimpiyat gerçekten sporcuya kendini değerli hissettiriyor. Biz Avrupa Oyunları'nda güzel bir prova yaptık.
23 yaşında önemli bir kariyer inşa ettin. Biraz geriye dönersek boksla nasıl tanıştın?
Erkek kardeşimin kolu kırılmıştı. Onun kolunu güçlendirmek için beraber boksa başladık. Bir süre ikimiz de antrenman yaptık. Sonra antrenörümüz aileme "Bu ikisi beraber geliyor, iyi güzel ama erkekte pek iş yok, kız daha yetenekli" demiş. Ailem de bana destek oldu. Bu şekilde 13 yaşında boksa başladım. O gün bende yeteneği gören antrenörüm Nazım Yiğit'ti. Bugün de aynı antrenörümle çalışıyorum. 2009 sonunda gençlerde Avrupa ikincisi oldum. Sonra defalarca kazanıp kaybettim. 2017'de büyüklere çıkınca başarılar gelmeye başladı. Ben genel akışın tersine büyükler kategorisinde kendimi buldum. Bazen sporcuların hayatlarında kırılma noktaları oluyor. Birçok sefer "Artık bıraksam mı?" diye düşündüm. Pes etmeyince başarılar geldi. Başarılar gelince de daha çok çalışma isteği geldi. Sonrasında bu şekilde başarı döngüsünün içine giriyorsunuz.
Akılla Dövüşmek
Sıkletinde (51 kg) en büyük rakibin kim?
Mary Kom dışında Pang Chol Mi.
Başka?
Aklıyla dövüşen, zekice dövüşen her boksörü çok beğeniyorum. Mesela son şampiyonada 60 kiloda Brezilyalı Beatriz Iasmim Ferreira'yı çok beğendim.
Profesyonel boksta en beğendiğin isimler kimler?
En başta Vasyl Lomachenko ve Claressa Shields.
Antrenörün Nazım Yiğit ile ilgili neler söylemek istersin?
Benim için çok önemli bir isim. Beni keşfeden ve zor zamanlarımda desteğini esirgemeyen bir antrenör. Kaybettiğimde bana "Tekrar çalışırız, yine geliriz" diyen oydu. Avrupa şampiyonu olduğumda ringde beraber ağlamıştık.
Fenerbahçe'nin sporcususun. Kulüple tanışman nasıl oldu? Ne zamandan beri Fenerbahçe'desin?
2019 yılında Fenerbahçe'ye Birol Topuz'un isteğiyle transfer oldum. Daha önce ferdî olarak çalışıyordum. Profesyonel iş yapmak için profesyonel bir destek almak gerekiyor. Antrenmanın dışında, sağlık ve diyetisyen desteği de çok önemli. Büyük başarılar kazanırken Fenerbahçe ile gündeme gelmek benim için değerli.
Büyük Kadınlar kategorisinde Şennur Demir ve Elif Güneri gibi tecrübeliler ile Busenaz Sürmeneli ve senin gibi gençler iyi kaynaştı. Akabinde de kaliteli bir takım oluştu. Sen bu ekiple ilgili neler söylersin? Kamplarda sosyal medyaya yansıyan çılgınlıklarınız oluyor. Birlikte nasıl vakit geçiriyorsunuz? Takımın 'en'leri kimler?
O çılgınlıklar pek arada değil aslında, genelde neşeli bir ekibimiz var. Biz çok zorlu kamp dönemlerini ailemizden uzak geçiriyoruz. İnişlerimiz ve çıkışlarımız oluyor. Turnuvalarda kaybedilen maçlar, kazanılan zaferler oluyor. Hepsinde yan yanayız. Her yenilgide birbirimizi teselli ediyoruz. "Ben de benzer yenilgi aldım, sonra şu galibiyeti aldım" gibi şeyler söylüyoruz. Kaptanımız Şennur Demir (2018 dünya ikincisi) bizi çok iyi idare ediyor. Onu kızdırdığımız da oluyor ama genelde çok iyiyiz. Bazen kampta tartışma da çıkıyor. O zaman hemen diğerleri araya girip barışı sağlıyor. Artık herkes birbirini çok iyi tanıdı. Aile gibi olduk.
Takımın neşe kaynağı Şennur Abla çok komik, bizi çok eğlendiriyor. Ben de her ortamda uyumlu bir insanım. En çok konuşan Elif Abla (Güneri). Bir de en kötü sesi olan Satı Burcu, bunu eklemeden geçemeyeceğim. Israrla şarkı söylemeye devam ediyor...

"Ben maçlara birer matematik problemi gibi yaklaşıyorum. Kontra boks yapan bir sporcuyum..."
Amatör boks daha çok puana dayalı senin stilin de kontra olarak görülüyor. Sen kendi stilini nasıl tanımlarsın?
Ben maçlara birer matematik problemi gibi yaklaşıyorum. Belki puanlama sistemi değişti ama her yumruk aldığımda iki yumruk isabeti bulmam gerekiyor diye düşünüyorum. Dediğiniz gibi kontra boks yapan bir sporcuyum. Biz buna kendi aramızda "avcı sistemi" diyoruz. Eğer önde olduğumu hissediyorsam daha iyi dövüşüyorum.
Türkiye'de insanların boksa bakışı hakkında ne düşünüyorsun?
lk aklıma gelen çok genel bir önyargı olarak boks ile şiddetin bağdaştırılması. Biz aslında antrenmanlarda kendimizi kontrol etmeyi öğreniyoruz. Zekâmızı bu işe katıyoruz. İnsanların bu bakış açısı bizi çok üzüyor. Çok emek veren bir sporcu olarak başarılı oluyorsun, İstiklal Marşı'nı okutuyorsun ama ülkene dönünce insanlar bunun şiddet olduğunu sana söyleyip moralini bozuyor. Bu spor inanılmaz özveri ve disiplin istiyor. Özellikle yurt dışında daha çok değer görüyor.
Kadınların bu spordaki varlık mücadelesini nasıl değerlendiriyorsun? Boks sporunda kadın olmanın avantaj ya da dezavantajlarını yaşadın mı?
Kadınlarda Türkiye olarak iki olimpiyatı maalesef boş geçirdik. Aslında Türkiye'de kadın boksu başarılı bir branş. Avrupa'da Rusya'nın ardından en başarılı ülkelerden biriyiz. Dünya şampiyonalarında da altı altın madalyamız oldu. 2019'dan sonra kadın boksu artık kendini tamamen kanıtladı. Tabii ağır bir spor ve bunun zorluğunu yaşıyoruz. Toplumda da kadınlar boks yapar mı algısını yıkmak için uğraşıyoruz. Kendim de başta çevremden olumsuz birçok geri dönüş aldım. Sık sık şehir ve yurt dışına çıkmam doğru bulunmamıştı. Bütün bunlarla annem mücadele etti. Kimseye benim adıma söz hakkı vermedi. Bana güvendi. Ben de onun güvenini boşa çıkarmadığım için çok mutluyum.
Ali, Statham Lomachenko...
Favorilerini soracağım. Kitaplardan başlayalım...
Şeker Portakalı ve Küçük Prens en sevdiğim kitaplar. Özellikle Küçük Prens'i her okuduğumda farklı şeyler öğreniyorum. Her yemeği çok seviyorum ama bir favori saymam gerekirse içli köfte öne çıkıyor. Filmlerden ziyade kısa diziler daha çok ilgimi çekiyor. Stranger Things, Black Mirror gibi... Favori dizim Game of Thrones. Finalini beğenmedim ama bazen eski bölümleri tekrar izliyorum. Ned Stark'ın ölümü ve Stark ailesinin dağılması beni çok yıktı.
Tarihten üç kişiyle yemek yesen kimler olurdu?
Zor soru... Elbette Muhammed Ali güzel olurdu. Onunla gölge boksu yapardık. Jason Statham da masada olsa iyi olurdu. Bir de nasıl unuturum, tabii ki Lomachenko.
2012 Londra'dan beri olimpiyat oyunlarında kadın boksu da yer alıyor. Londra'da üç sıkletle başladı, Rio'da da üç sıkletle devam edildikten sonra şimdi 2020 Tokyo'da beş sıklete yükseltildi. 2024'te IOC'nin erkekler ve kadınları sekizer sıklette eşitleme isteği var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Sıkletlerin eşitlenmesi bizim için çok değerli bir gelişme olacak. Çünkü olimpiyata katılmak için kilo düşen ya da kilo alan çok fazla sporcu oluyor. Bazı sıkletlerde yığılma oluyor. Bu da dengeleri değiştiriyor. Her sıklette katılım olsa daha kaliteli bir turnuva izleriz. Diğer yandan 48 kilodaki sporcu olimpiyat hayali kuruyor, 51 kiloya çıkması gerekiyor. 57 kilodan 51 kiloya düşen sporcularla karşılaşıyorum. Dünya ikincisi Elif Güneri olimpiyata katılamıyor. Şennur Demir olimpiyat için 81'den 75'e düştü. Olimpiyat her sporcunun en büyük hayali hatta bu konuyla ilgili bir soru var. "Olimpiyat şampiyonu olacaksınız ama ertesi gün öleceksiniz, kabul ediyor musunuz?" Çoğu sporcu kabul etmiş.
Çok fazla seyahat ediyorsunuz. Favori şehrin hangisi?
Madrid. İçinde her şeyi barındırıyor. Sakin kalmak isteyen için de eğlenmek isteyen için de fırsatlar sunuyor. Tarihî dokusu da beni çok etkiledi. En farklı ve tuhaf şehir ise Yeni Delhi.
Otobüste giderken yanımızdan geçen maymunlar oldukça ilginçti. Sibirya'ya yakın Ulan Ude şehri de zorlayıcıydı. Kasvetli ve soğuktu.
Boks dışında neler yapıyorsun?
Yoğun tempodan sonra genelde sakin vakit geçirmeyi seviyorum. En sevdiğim aktivite yemek yemek. Kiloma bakınca pek belli olmuyor ama güzel yemek yapan yerleri keşfedip arkadaşlarımla oralara gidiyorum. Kitap okuyorum, ailemle vakit geçiriyorum.
Boks dışında hedeflerin var mı?
Düzce Üniversitesi mezunuyum. Bir ortaokulda Beden Eğitimi öğretmeniyim. Yoğun tempoya rağmen öğrencilik hayatımı devam ettirdim. İleride akademik kariyer yapma düşüncem var. Olimpiyatta altın madalya alırsam çok farklı şeyler konuşabiliriz. Sonuçta boks kariyerim bir gün bitecek. İki-üç alternatifli gelecek planları yapıyorum...