Çok Sesli Bir Evren: MIX Festival 2025

3 dk

Kasım ortasında Zorlu PSM’ye uğramak, müziğin ritmini yakalamanın en kolay yolu olacak. Dokuzuncu kez düzenlenen MIX Festival presented by %100 Müzik, bu yıl da İstanbul’un nabzını iki gün boyunca tutmaya hazırlanıyor. 14 ve 15 Kasım’da Zorlu PSM’nin farklı sahnelerinde yankılanacak yüzlerce sesle müziğin sınırları aşılacak.

Advertorial

MIX Festival’in ruhu, eğlencenin ötesinde, kültürel bir değişim yaratmak. İstanbul’un kalbinde yer alan sahneler, şehrin ritmine yeni katmanlar ekliyor.

MIX Festival’de müzik, mekânı dönüştürürken mekân da müziği dönüştürüyor

Zorlu PSM’nin mekânsal yapısı da bu deneyimin ayrılmaz parçası. Büyük salonların yankısı ile küçük sahnelerin yakınlığı arasında dolaşırken, mekânın kendisi müziğe dahil oluyor. 13 yıldır milyonlarca sanatseveri ağırlayan Zorlu PSM “çok sesliliği” artık sadece programında değil bu yıl MIX Festival’e özel olarak kurulan, 20’den fazla yerel markayı bir araya getiren MIX Festival Çarşı alanı ve farklı deneyim bölgeleriyle 55.000 metrekarenin her noktasına yayıyor. Müzik sahnelerinin enerjisini taşıyan bu çarşı, festivalin yeni buluşma noktası haline gelerek müzikle tasarımın, gastronomiyle yaratıcılığın buluştuğu canlı bir deneyim alanına dönüşüyor.

Festivalin “çok sesli” mottosu MIX Festival’in dünyasında somut bir deneyime dönüşüyor. Her performans ve her ritim, çok sesli müzikal evrenin içinden doğuyor. Maribou State’in elektronik müziğin farklı türleri arasında gezindiği bir gece, Purple Disco Machine’in nu-disco parıltısına teslim olurken, oradan Sigrid’in kuzeyden gelen parlak vokaline uzanıyor. Bu geçişler bir çalma listesinin sırası değil, bir yolculuğun durakları gibi festival katılımcılarına farklı deneyimler yaşatıyor. Elektronikle indie’nin, cazla dans müziğinin, analogla dijitalin birbirine karıştığı festival alanında katılımcı artık dinleyen değil, akışın bir parçası oluyor.

MIX Festival katılımcılara eğlenceden öte bir deneyim yaratıyor. Gospel, caz, house ve pop ögelerini ustalıkla harmanlayan Bakermat’ın “One Day’inde yükselen sesler, TUKAN’ın ürettiği derin bas çizgilerinin titreşimli karışımı, ışıltılı synth dokuları ve keskin melodilerle elektronik altyapılı caz sound’larındaki titreşimlerinde yankılanıyor. Marissa Nadler’in folk ile yarattığı melankoli, ertesi gün Diskopolis’in 80’ler esintili synth-pop melodileriyle dansa dönüşüyor. Farklı sahnelerdeki her performans, tıpkı bir müzikal zincirin halkaları gibi 2 gün boyunca birlikte bir bütün oluşturuyor. Çok sesli müzik evreninde oluşan zincir, birbirinden kopuk türleri değil, aynı hissi paylaşan farklı dilleri bir araya getiriyor.

MIX Festival’in “çok sesli” oluşu, müzikal türlerin çeşitliliğinden öte aynı zamanda kültürel bir buluşma alanı. Hilal Kaya’nın Anadolu ezgilerini caz, psychedelic rock, dünya müziği ve afro beat’leri ile ustalıkla harmanladığı müziği, Nusantara Beat’in Endonezya melodilerini modern psychedelic sound’larla harmanladığı ana ekleniyor. Farklı coğrafyalar aynı ritimde buluşuyor. Festivalde kimi zaman lo-fi bir gitar tınısı, kimi zaman dijital bir beat, kimi zaman saksafonun sıcak soluğu her biri kendine özgü bir bütün oluşturuyor.

Festivalin ikinci günü, ritim daha da yükseliyor. Purple Disco Machine’in ışıkla senkronize ettiği set, adeta dans pistinde toplu bir nefes alış hâline dönüşüyor. Ardından sahneye çıkan Bakermat, house, caz ve soul notalarını aynı potada eritiyor; “Teach Me” ve “Baianá” gibi hit parçalar, Zorlu PSM’nin sahne deneyminde başka bir canlılık kazanıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde, groove4lovers’ın house setiyle ritim iyice hızlanıyor. Her performans bir diğerinin devamı gibi akarken, festivalin iki günü aslında tek bir uzun hikâyeye dönüşüyor.

Yazı: Cem Doğançay

Socrates Dergi