Aksiyon ve Reaksiyon

15 dk

Karşı pres, half-space, sahte dokuz, regista... Bugünlerde futbol konuşurken sizin de kafanız karışıyor mu? Emre Özcan, geride kalan on yılın taktiksel trendlerini yazdı. Adım adım...

Futbolda taktiksel gelişim dairesel bir şekilde ilerler. On ya da yirmi yıllık paydalar hâlinde taktiksel dizilişler, mantaliteler, pozisyon ve roller sürekli değişir ama aynı yapılar biraz değişmiş bir şekilde otuz-kırk yıl içinde mutlaka önümüze gelir. 1980'lerde moda olan üçlü savunmanın son dönemde tekrar moda olması, klasik 4-4-2'nin 1960'lardan sonra yeniden ön plana çıkmaya başlaması gibi 2010'a hâkim olan bazı taktiksel gelişmeler belki uzun süre geçerliliğini koruyacak, belki de bazıları ölecek ama mutlaka günün birinde mutasyona uğramış şekilde geri dönecekler. Sonuçta son on yıla damgasını vuran taktik trendlerin bir kısmı mit hâline geldi, bir kısmıysa olduğundan farklı algılandı. Ama tüm bunların ve daha birçok olgunun 2010'lar futbolunu şekillendiren şeylerin başında geldiklerini kabul etmemek için fazla nedenimiz yok gibi.

Topa Sahip Olma Oyunu

1970'lerde Hollandalıların çıkardığı 'Total Futbol', spesifik yapısı ve tekrar edilemezliğiyle çok uzun vadeli olmadı. Fakat 1980'lerin sonunda o oyunu Avrupa'ya uyarlayan Arrigo Sacchi'nin Milan'la yaptıklarını 1990'lı yıllarda o öğretinin en büyük öğrencisi olan Johan Cruyff'un Barcelona'da takip etmesi işleri elbette değiştirecekti.

Frank Rijkaard'ın 2006'da Barcelona'da temelini tekrar attığı oyunla 2009'da Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu bir kez daha kazanan Pep Guardiola, 2011'de futbol tarihinin en özel ve en dominant takımını çıkardı. Akabinde bu akımı önce Bundesliga'ya, üç yıldır da Premier Lig'e taşıyan teknik adam bunda ziyadesiyle başarılı olduğu gibi gittiği ülkeleri ve dünyanın genelini de etkiledi. Jonathan Wilson'ın Socrates'in Ağustos sayısında belirttiği gibi, 2006 öncesi Premier Lig'de üç sezonluk dönemde takımlar topla oynama oranında yüzde 70'i sadece üç kez geçebilmişken bu sayı 2016-2017 sezonunda 36 olmuş durumda ve bu hız artarak devam ediyor. Takımlar toplu oyunu maksimize ettikçe rakipler de topu bırakarak oynama noktasında kendilerini geliştiriyorlar ve yüzde 25'lik bir performanstan harika derinde savunma örnekleri çıkabiliyor. Dolayısıyla Sacchi, Cruyff ve Guardiola sayesinde sadece toplu oyun değil, bu oyuna karşı gösterilen reaksiyon da gelişti ve ortaya daha fazla bilinmeyenli bir denklem çıktı. Futbolun doğasında her zaman olduğu gibi...

Gegenpressing

Topa sahip olma oyununu oynayabilmek için önce o topu rakipten almak zorundasınız ve bunu hızlı yapmanız gerekir. İlk reaksiyonu topu kaybettiğiniz anda verip en kısa sürede o topu almak ana amaçlarınızdan biridir ve bunu yapmadan kaliteli bir topa sahip olma oyunu oynamak mümkün olmaz. Topu kaybeder kaybetmez o topu geri kazanmak için yapılan pres anlamına gelen gegenpressing'le alakalı sayısız mit mevcut. Karşı pres ya da kontra pres anlamına gelen bu terim, Almanca olduğu ve Jürgen Klopp'la ilişkilendirildiği için doğduğu yer de Almanya olarak değerlendiriliyor. Fakat Klopp'tan önce Barcelona da bunu kullanmak zorundaydı. Aynı Sacchi, Cruyff ve Michels takımları gibi... Lakin Klopp'un terime atıfta bulunması düşünceleri de değiştirdi. Karşı pres, Klopp'un Dortmund'unda ya da Liverpool'unda önde yaptığı agresif üçüncü alan baskısını açıklamak için de yanlış şekilde kullanılır hâle geldi. Bu dezenformasyon yine de terimin hayatımıza soktukları yanında değersiz kalıyor. Zira oyunun odak noktası olan topu kazanmak için ortaya konan efor ve topsuz oyun da gegenpressing sayesinde insanlar için genel geçer bir futbol konusu oldu. Bu nedenle Klopp'a ne kadar teşekkür edilse az. Dolayısıyla gegenpressing ve üçüncü bölge baskısının gelişimi sayesinde artık düşük profilli takımlar bile daha iyi savunma yapıp kazandıkları toplarla daha kaliteli pozisyonlar bulabiliyorlar.

Jürgen Klopp

Jürgen Klopp

Üçlü Savunma

1980'lerin ortasında ortaya çıkan ve üst üste iki Dünya Kupası kazandıktan sonra 1990'ların ortasında yavaş yavaş sahneden çekilip 2000'lerde tamamen ölen üçlü savunma, son on yıla yeniden damgasını vurdu. Bielsa ve Zeman gibi yapıyı tamamen demode oldukları dönemde bile terk etmeyen idealistlerin yanında özellikle 2000'li yılların ortalarından itibaren İtalyanlar, üçlü savunmanın dönüşünde büyük rol oynadılar.

Guidolin ve Mazzarri gibi örneklerin sıcak tuttuğu yapı, özellikle Conte'nin 2011'de Juventus'un başına gelmesiyle birlikte yeniden moda olmaya başladı. Conte'nin üç şampiyonluk sonrasında 2016'da Chelsea'nin başına geçmesi ve Premier Lig'de üçlü savunmayla elde ettiği tarihi şampiyonluk, ertesi sezon sekiz takımın üçlü savunmayı ana plan olarak kullanmasına neden oldu.

İlk olarak topu aldığı zaman genişleyen pas takımlarını sahanın eninde daha fazla adamla savunma ve bire bir eşleşme sağlaması için bir savunma aracı olarak kullanılan 3-5-2 ve türevleri zaman geçtikçe Conte'nin ve Nagelsmann'ın takımlarında olduğu gibi hücum odaklı yapılar ortaya çıkarmak için de kullanıldı. Guardiola dahi hem Barcelona'daki son sezonunda hem de City'de üçlü savunmadan destek aldı ve hâkim pas oyununu bu yapıyla oynadı. Serie A'da bu sezon sekiz takımın ana plan olarak kullandığı diziliş türevleri futboldaki geçerliliğini koruyor. Ön alan presinin artık tüm takımlar tarafından çok iyi şekilde kullanıldığı trend futbolda arkaya eklenen ekstra stoper, o presi geçersiz kılmak için de sıklıkla tercih ediliyor.

Regista

Sacchi'nin İtalyan futbol tarihine geçen baklava 4-4-2'si 1980'li yıllardan beri ülke sınırları içinde takdir gören bir yapı. İçinde hem 10 numarayı (trequartista) hem de savunma önü oyuncusunu (regista) barındıran, birçok İtalyan teknik adamın Coverciano'dan mezun olurken üzerine tez yazdıkları bu yapı geçerliliğini sürdürüyor. Savunma önünde oyun kuran, teknik ve pas kalitesi yüksek oyuncuları tanımlayan regista terimi özellikle son on yılda daha da önem kazandı. Zira 2000'lerle birlikte moda olmaya başlayan 4-2-3-1'in 10 numaralarla birlikte ölmesi bir boşluğu da beraberinde getirdi. Pas oyununun artık takımların üçüncü bölgesinden ziyade ikinci, hatta birinci bölgesinde odak oluşturması topu savunmadan daha iyi çıkaran bir oyuncunun varlığını da kaçınılmaz hale getirdi.

Arrigo Sacchi

Arrigo Sacchi

Dolayısıyla artık oyun kurucular, forvet arkasında değil de savunma önünde oynuyor. Baklava 4-4-2, 4-3-3, 3-5-2 gibi oyunun hâkim yapılarında kendine yer bulan savunma önü oyuncuları elbette Pirlo'yla tekrar moda oldu. Kariyerine 10 numara olarak başlayıp savunma önüne evrilen oyuncuyu takip eden Biglia, Jorginho, Brozovic gibi isimler de ön taraftan arkaya geçiş yaptı. Ama oyunun gittiği yön regista'ların da belirli bir atletizme ve tempoya sahip olmasını şart koşuyor. Regista, uzun süre daha geçerliliğini koruyacak gibi görünse de rolden beklenenler futbolun evrimiyle birlikte farklılıklar gösterebilir.

Half-Space

Henüz tam olarak Türkçeleşmemiş bu terim de yakın zamanda hayatımıza giren futbol olgularından biri. Özellikle sahanın taktisyenler tarafından parçalara bölünmesiyle ortaya çıkan yeni bölgeler ve terimler içinde half-space de kendisine hatırı sayılır bir yer buldu.

İlk olarak Louis van Gaal'in sahayı enine altı, boyuna da üç parçaya ayırmasıyla ortaya çıkan yapı içerisinde rakip ceza sahası önündeki 14. bölge (Zone 14) 1990'lı yıllarda ve 2000'lerde korunması en önemli bölge olarak dikkat çekiyordu. Daha sonra başka teknik adamlar sahayı boylamasına beş parçaya bölmeye başladılar. 1. ve 5. bölgeler kanat, tam ortadaki 3. bölge merkez olarak değerlendirirken tam da dörtlü savunmadaki rakip bek ve stoperler arasındaki boşluklara denk gelen 2. ve 4. bölgeler de half-space olarak adlandırıldı.

Kenar ortalarının pas oyunundaki efektifliği olumsuz anlamda etkilediği oyunda kanatlardan yapılan ortalar yerini half-space'e yapılan paslara, oraya hücum eden merkez ve kenar oyuncularına bıraktı. Tamamen topa sahip olma oyununun yapı taşlarından biri olan half-space'i korumak için dörtlü savunma yerine takımlar artık beşli hatta altılı savunma yapmaya başladılar.

Barcelona'nın 2011-2012 sezonunda attığı gollerin yüzde 88'i ya half-space'te başlamış ya da orada bitmiş goller. Dolayısıyla artık bu bölgeleri korumak kanatlardan ve 14. bölgeden daha önemli. Proaktif teknik adamlara reaksiyon vermeye çalışan teorisyenler de savunma planlarını yaparken bu bölgeleri temel almaya başlamış durumda.

Sahte 9

İlk olarak Luciano Spalletti'nin 2006-2007 sezonunda Roma'da Francesco Totti'yle ortaya çıkardığı sahte dokuz, o dönem henüz bu isimle anılmıyordu. Fakat sahada klasik bir santrfordan çok daha farklı davranan Totti'nin derine inerek hatlar arasında topla buluştuğu ve iki kenar oyuncusuna forvet özelliği kazandırdığı yapı Roma'ya büyük bir güç devşiriyordu. Sezonu 26 gol, 8 asistle tamamlayan Francesco Totti sadece takımına faydalı olmadı, Spalletti'yle birlikte yeni bir futbol rolünün de doğmasını sağladı.

Luciano Spalletti

Luciano Spalletti

2011'de Messi'yi sağ kenardan en uca çeken Guardiola'nın ortaya sezonda 50 gol atan bir canavar çıkarması her şeyi değiştirdi ve yaptığı birçok şey gibi bu da zamanla taklit edilmeye başlandı. Toplu oyunda sahada bulunan hatları birbirine bağlamanın çeşitli yolları var. Bunu savunmada bir bekle, savunma önündeki bir regista'yla, oyun kurucu bir kenar oyuncusuyla yapabilirsiniz. Ama sahte dokuz bunun için muhtemelen biçilmiş kaftan.

Orta saha ve hücum hattını birbirine bağlamak için en ideal yol olan bu rolün özellikle Roberto Firmino'yla Liverpool'da ortaya çıkardığı profil, Messi'den sonraki en güzel örnek olarak dikkat çekiyor. Derine indiği anlarda rakip savunma hattından bir stoperi de kopararak beraberinde götüren sahte dokuz, orada oluşan boşluklara koşu atabilen kenar oyuncularıyla birlikte rakip yapılara tarifi zor zararlar verebiliyor.

Spesifik bir oyuncu profili istediği için kullanım alanı belki hiç genişlemeyecek fakat muhtemelen otuz yıl sonra da bu rol oyunda yerini bulacak. Sahte dokuz hem kontra hem de topa sahip olma oyununa yatkınlığıyla nitelikli teknik adamların maharetlerini keskinleştirmeye devam edecek gibi...

Pasör Kaleciler ve Stoperler

Ön alan baskısının ve tam saha presin artık şampiyonluk adayları tarafından değil, düşük profilli takımlarca da ana plan olarak kullanılması geriden top çıkarmayı ve oyun kurmayı daha zorlaştırdı. Bunun için önce pas kalitesi yüksek stoperler gereklilik hâline geldi, sonra da ekstra bir oyuncuya daha çok ihtiyaç duyulduğu için ayağı düzgün kaleciler önem arz etmeye başladı. Aslında pasör savunmacılar uzun zamandır futbolda mevcut. Fakat yirmi yıl önce sadece fark yaratan bu oyuncular artık olmazsa olmaz durumundalar. İstediğiniz kadar kaliteye sahip olun, atlet bir rakipten göreceğiniz direnç o kalite farkını yansıtmanızı pek de mümkün kılmıyor.

1992'de değişen geri pas kuralıyla birlikte kalecilerin pas kalitesinin yükselmesi de kaçınılmaz bir son oldu. Guardiola'nın Joe Hart'ı kaleden kesip Claudio Bravo'ya formayı vermesiyle taraftar nezdinde de ciddi şekilde tartışılmaya başlanan bu durum geçmişte Cruyff, Zubizarreta'yı kesip Busquets'i kaleye yerleştirdiğinde de gündeme gelmişti. Baskıyı aşmak için üçlü savunmalara kalecinin de eklendiği, hatta kalecilerin ceza sahası dışına çıkıp oyun kurulumuna da etki ettiği yeni düzen futbolun modalarından biri. Eğer topu tamamen reddeden bir takımsanız hâlâ bu oyunculara ihtiyaç duymuyor olabilirsiniz ama spesifik savunma takımları dışında bu oyuncu tipleri artık oyunun olmazsa olmazları haline geldi.

Johan Cruyff

Johan Cruyff

Gelişmiş Bekler

Liverpool'da Andrew Robertson ve Trent Alexander-Arnold'ın geçtiğimiz sezonu çift haneli asistlerle kapatması beş büyük lig tarihinde istatistiki anlamda bir ilkti. İki kenar savunucusunun bir takımın hücum setleri içinde bu kadar hayati role sahip olması da muhtemelen daha önce örneğini görmediğimiz bir futbol gelişmesi. 2000'lerde Roberto Carlos'un gösterdiği hücum üretkenliğini 2010'larda Marcelo ve Philipp Lahm devam ettirmişti. Fakat Andy-Trent ikilisi gelişmiş beklerde bir sonraki safhayı gösteriyor olabilir.

Artık set oyununda bir klasik hâlini almaya başlayan beşli hücum hattı içinde öndeki kenar oyuncularının içeri devrilerek santrforun yanında yer aldıkları düzen, rakip bekleri de içeride konumlanmaya itiyor ve bekler bu nedenle önlerinde büyük boşluklar buluyor. Gol sayısı artan ve forvetleşen kanat oyuncuları, çizgiye basan kenar oyuncularının da yavaş yavaş ölmesi anlamına geliyor. Artık çizgiye basan hücumcular bekler ve takımların ön hattındaki bu rol değişimleri hücum beklerini uzun süre daha oldukça aktif tutacak gibi görünüyor.

Yeni Nesil Teknik Adamlık

Birçok konuda olduğu gibi Sacchi'nin modern oyunda detaylara önem veren hoca profilinde de büyük katkısı var. Futbol kariyerini anlatan Calcio Totale kitabının tanıtımında da Arrigo Sacchi için alan markajı, ofsayt taktiği, savunma presleriyle birlikte detaylara verilen önemdeki obsesifliğinden sıklıkla bahsedilir. Ne var ki onun döneminin üzerinden de çok geçti ve artık ayrıntılara gösterilen dikkat, oyundaki elzem konulardan biri hâline geldi. Duran top setlerindeki çeşitliliğin artması, Klopp'un taç atışlarını kullanmak ve savunmak için bir koç tutması, Rafael Benitez'in Fernando Torres'le çalışmaya başladıktan sonra oyuncunun saha içinde durduğu yeri birkaç metre geriye çekerek İspanyol oyuncunun gol sayılarını tavana vurdurması gibi sayısız örnek üzerinden detaylar, futbolda sonuçları belirleyen noktalar hâline gelmiş durumda.

Julian Nagelsmann'ın "Sahada kontrolünüz dışında gelişen çok şey var. Sonuçların genel planlarla alakalı olduğunu düşünmeyi bırakalı çok oldu. Kontrol dışı şeyler üzerinde hâkimiyet kurmaya çalıştıkça skorları da lehimize daha çok çevirebiliriz" cümlesini kurmasına neden olan detaycı teknik adamlık, taktiksel mahareti de teknik adamlar dünyasında üst noktaya çıkaran konulardan biri olmuş durumda.

2010'lar sonu itibarıyla hem çok genç hem de çok kalifiye, sahada sürekli esneklik ve değişkenlik gösteren teknik adamların birbirine üstünlük kurma mücadelesini görüyoruz. Bu süreci takip etmek başlı başına bir keyif...

Socrates Dergi