Asla Vazgeçme

5 dk

Küba-Florida arası bir mesafeyi yüzerek geçmeyi düşündünüz mü? Bunu düşünmekle kalmayıp yapanlar var. Hem de 64 yaşında...

Bodrum’dan Kos’a, Çeşme’den Sakız’a... Deniz kenarında durup karşı kıyıya bakmış, iki kulaç atıp dubalara tutunmuş herkesin aklından bir kere geçmiştir: “Şu karşıya yüzsem yüzerim aslında.” Yüzülmez elbet. Şişme botlarla da geçilmez o sular. Kıyıya vurdurur insanı, öldürür. Nicedir biliyoruz.

Florida’nın karşı kıyısı Küba. Küçükken gittikleri plajda, Diana Nyad’ın annesi de karşıyı gösterip “Bak” der, “O kadar yakın ki yüzerek gidebilirsin.” Küba’dan Amerika’ya geçmenin yasak olduğu, deneyenin boğularak can verdiği zamanlar. O sulara ‘Havana Mezarlığı’ denmesinin nedeni, tam olarak bu. İşte suyun Amerika tarafında, havluya sarınıp şezlonga uzanınca unutuverilen bu hayal, Diana’nın aklının bir yerine yerleşiverir. Takriben 60 yıl sonra, 31 Ağustos 2013’te Diana Nyad, 180 kilometre yüzerek Küba’dan Florida’ya geçen ilk insan olur. Öyle kolay olmaz ama; dört kere dener, dört kere yenilir, ölümlerden döner. Dile kolay 64 yaşındadır, üstelik 30 yıldır bir tek kulaç bile atmamıştır.

Diana Nyad, 1949’da New York’ta doğar. Annesi zengin bir ailenin kızıdır, Manhattan sosyetesinin göbeğinde yaşar. Baba Aristotle Nyad, YunanMısır karışımı bir ‘tanrı’ ve çoğu tanrı gibi bir dolandırıcıdır. Diana, yediği dayaklardan devamlı hastanelik olan annesi ve biri şizofren iki kardeşiyle, babanın kurbanlarından kaçmak için sık sık taşınır. Aristotle, küçük kızın onun saldırganlığından kaçmak için bir fırsat aradığından habersiz, Diana’yı yüzmeye teşvik eder. Nyad, gerçek babasının o üç yaşındayken çekip gittiğini ve Aris’in üvey babası olduğunu çok sonraları öğrenir.

Kendini yüzmeye verir. Ortaokuldaki yüzme koçu Jack Nelson idolüdür, Diana’yı bir yıldız olacağına ikna eder. Bir yıl içinde yarış üstüne yarış kazanmaya başlar. Ancak Nelson, lise hayatı boyunca Nyad’a tecavüz eder, “Bensiz iyi bir yüzücü olman imkânsız, bu da bedeli” diyerek. Yıllar sonra Nyad başka yüzücülerin de aynı şeyi yaşadığını öğrendiğinde Nelson’ı şikâyet eder, Nelson okuldan ayrılır. Yüzmek yine de hayatından çıkmaz, hatta yaralarını iyileştirmenin tek yolu haline gelir. “Kendimi özgür ve güvende hissettiğim tek yer suyun altı” der. Paraşütle bir binadan atladığı için kovulduğu üniversitede, maraton yüzmeye yönelir. 1970’te ilk dünya rekorunu 16 kilometreyi 4 saat 22 dakikada yüzerek kırar, aynı sene eşcinsel olduğunu açıklar.

Nelson’ın öngördüğü yıldızlık, 26 yaşında bulur Nyad’ı; 1975’te Manhattan’ın etrafını sekiz saatin altında yüzerek dünya rekoru kırar. Gazeteler, televizyonlar, hatta eşcinsel olduğunu saklayarak bir süre çıktığı Woody Allen dâhil, herkes peşindedir. O yıllarda aklına tekrar Küba düşer. “Bu yasak ülkeden benim ülkeme yüzen, bu kıyıları terkedip bir gece yarısı derme çatma botlara binen insanların hayatlarını düşünmek beni sarsıyor” der. 1978’de, seyahat engeli hafiflediğinde ilk denemesini yapar. Köpekbalıklarından korunmak için bir kafesin içinde 42 saat boyunca yüzer. Ta ki kendisini kafesin bir ucundan diğerine çarptıran rüzgarlar yüzünden sudan çıkmak zorunda kalana dek.

1979’da, 30. doğum gününde, son kez profesyonel olarak yüzer. Bahamalar-Florida arasını 27 saatte yüzerek açık deniz uzun mesafe dünya rekorunu kırar. Nyad, sonraki 30 senede bir tek kulaç dahi atmaz. Televizyon, radyo ve yazılı basında spor gazeteciliği yaparak, kitaplar yazarak, motivasyon konuşmaları yaparak hayatını kazanır. Altmışına geldiğinde bir krizin eşiğindedir. On senelik evliliği sona ermiş, ilişkilerini yeni yeni düzelttiği annesi ölmüştür. “Hayatımda ne başardım? Evliliğimi neden kurtaramadım? Tacizi neden durduramadım? Kariyerimde neden daha ileri gitmedim?” sorularını sorar. Kendini affedemez. İşte o anda kendi deyimiyle ‘imkânsız’ bir hayalin peşinden koşmaya karar verir. Bu kez, Küba’dan Florida’ya yüzmeyi başaracaktır. Ne pahasına olursa olsun...

Seferin yarım milyon dolara mal olacağını hesaplar. Bir yandan para toplar, bir yandan ekip kurar. Bir bot ve mürettebatı; koç, doktor, 90 dakikada bir onu su içinde dokunmadan besleyecek bir ekip, navigasyon uzmanı, köpekbalıklarını kovacak dalgıçlar derken, ekip toplam 35 kişiyi bulur. 1997’de Susie Maroney aynı mesafeyi kafesle yüzmüştür, Nyad ise kafessiz yüzmeye karar verir.

Onu bekleyen tek tehlike köpekbalıkları değildir ama; günlerce tuzlu suda kalmak vücudu yıpratır, dudaklar ve dil şişer, boğaz kitlenir, nefes almak zorlaşır, dalgalar ve akıntıdan zaten midesi bulanan yüzücü su yuttukça kusar, organlara kan gitmesi yavaşlar, donma tehlikesi baş gösterir. Esas sorun donmak da değil, yüzücünün donma noktasına geldiğinde soğuğu hissetmemesi ve sonunda ölmesidir. Konuşmadan, uyumadan geçen günler boyunca halüsinasyonlar başlar. Vücuttan da önemlisi, kafayı canlı tutabilmektir. Uzun mesafe yüzücülüğü genç bir bedenden çok, sağlam bir irade ister. Nyad’ın da avantajı budur.

2011 Ağustos’ta ikinci denemesini gerçekleştirir. 29 saat yüzdükten sonra akıntı o kadar sürüklemiştir ki bedenini, durmak zorunda kalır. Eylül’de üçüncü kez dener. Bu sefer 41 saat dayanabilir. Dünyanın en zehirli canlılarından kutu denizanası, Nyad’ı kolundan ve boynundan sokar. Acil sağlık elemanı yardım etmek için suya girer, o da sokulur. Nyad, dokuz saat daha o acıyla çığlıklar atarak yüzer. Sabah 5’te Miami’den bir sağlık ekibi suya girip oksijen ve ilaç verir, Nyad devam eder ama tekrar sokulur. Ya ölecek ya duracaktır. Ekibin ısrarıyla sudan çıkar. 2012’de dördüncü kez dener. Fırtına ve kutu denizanası, onu yine durmak zorunda bırakır.

31 Ağustos 2013 sabahı Nyad son kez suya girer. Bu sefer yüzünü ve vücudunu deniz analarından koruyacak özel yapım silikon bir maske takar. 2 Eylül’de, 53 saat yüzdükten sonra Key West’te kıyıya çıkar. Ambulansa doğru götürülürken bitap, “Üç mesajım var” der: “Bir, asla ama asla vazgeçme. İki, hayallerinin peşinden koşmak için asla çok yaşlı değilsin. Ve üç, tek kişilik bir spor gibi duruyor ama bu bir takım işi.”

Socrates Dergi