Bella

12 dk

Isabelle Haak, boy gösterdiği her seviyede beklentilerin üzerine çıkmayı başardı. Bella'yla kariyer adımlarını, Giovanni Guidetti'yle ilişkisini, kariyerinin ilk Avrupa finalinden beklentilerini konuştuk.

Isabelle Haak, küçük yaştan itibaren merakla beklenen bir potansiyeldi. 14 yaşında İsveç milli takımına seçildi, lig şampiyonluklarının ardından önce Fransa'da, sonra İtalya'da sezonu en skorer oyuncu olarak tamamlarken henüz yirmisine basmamıştı. VakıfBank, 2019 yazında çekirdeğini yenilemeye başladığında takımın merkezine yerleşecek oyuncu olarak Haak'ı seçti. İkinci sezonu geride kalırken, her iki taraf da halinden memnun. VakıfBank lig şampiyonluğuna yürürken en değerli oyuncu seçilen Haak, ödülünü aldıktan birkaç gün sonra, CEV Şampiyonlar Ligi Finali'ne sayılı gün kala, bir süredir röportajlarımızın uğrak mekânı olan Zoom'da hemen karşımda.

David Epstein, Range kitabında başarı yolunun çoğunlukla farklı branşları deneyimlemekten geçtiğini anlatır. Sen de küçükken atletizm, jimnastik, golf gibi sporlarla uğraştın. Genç yaşta elit seviyeye çıkarken farklı sporların nasıl bir katkısını gördün?

Evet, küçükken çok farklı sporlarla ilgilendim. Bence o yaşlarda deneyebildiğiniz kadar spora bulaşmak, hangisini gerçekten sevdiğinizi, nasıl bir takım arkadaşı, ne tip bir oyuncu olduğunuzu anlamak için çok faydalı. Antrenman temposu, turnuva oynama deneyimi gibi konularda sporcu mantalitesini kavramayı sağlıyor. Kendi deneyimimde tüm o sporları tatmak, neyi gerçekten sevdiğimi anlamama yardımcı oldu.

14 yaşında çoğumuzun tek derdi ailemizden alacağımız harçlık ya da okuldaki ödevlerin zorluğuyken sen büyükler seviyesinde İsveç Milli Takımı formasını üzerine geçirmiştin. O Letonya maçını nasıl hatırlıyorsun? O yaşta karşılaştığın ilgiyle nasıl başa çıktın?

Hakikaten çok küçüktüm ama aslına bakarsan hiç baskı hissetmemiştim. Milli takımla ilk deneyimimdi, oynamayı beklemiyordum bile. Sadece tecrübeli oyunculardan çokça şey öğrenmeye odaklanmıştım. Çok eğlenceli bir deneyimdi. İlgi tarafındaysa, Letonya'ya karşı o maç süre almam herkes için sürpriz oldu, beni yakından tanımayanların da benimle alakalı gözünü dört açmasını sağladı. Çok eğlenceliydi ama ilginin benim için negatif bir tarafı olmadı.

Bir senelik Fransa deneyiminin ardından İtalya Serie A gibi üst düzey bir ligde Scandicci'yle henüz ilk sezonunda ligin en skorer oyuncusuydun. İşlerin bu kadar pürüzsüz ilerlemesi seni de şaşırttı mı?

İtalya'ya giden yolda doğru adımlar attığımı düşünüyorum. İsveç'te birkaç sezon geçirdim ve Fransa'ya gittim. Hiç fena bir lig değildi. İsveç'in ardından ileriye bir adımdı. Yine de oradaki tek yılda, yeni bir meydan okumaya hazır olduğumu hissettim. İtalya, dünyadaki en iyi liglerden birine sahip. Sıkı bir meydan okumaydı, ne bekleyeceğimi bilemiyordum.

Başta, o seviyeye bu kadar çabuk adapte olup baskıyı omuzlayabilmem beni de şaşırtmıştı. Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum. Günün sonunda ne kadar gelişme kaydettiğimi görmek beni keyiflendirmişti.

İtalya ve Türkiye, Avrupa'nın son dönemdeki en büyük iki ligine sahip. Bir yandan da farklı ekoller. İki ligi de birer sezondan fazla deneyimlemiş bir sporcu olarak dikkatini çeken farklar ne oldu?

İlk fark, İtalya'da takımlar arasındaki makas daha dar. Her maç çok keyifli, her hafta en iyinizi vermelisiniz çünkü herhangi bir takım gelip size karşı kazanabilir. Türkiye'deyse elit takımlarla alt sıralar arasındaki kalite farkı daha fazla. Türkiye'de maç hazırlığı kısmı daha iyi. İyi bir maçtan önce programınızı önünüze koyup fitness'tan diğer alanlara sıkıca maça hazırlanıyorsunuz. Bir diğer konu, burada otobüsle seyahatin çok daha az olması. İtalya'da takımlar arasındaki mesafe çok daha fazla, burada birçok takım İstanbul'da olduğu için seyahat yükü daha az. Antrenörlük tarafındaysa... Giovanni en iyi koçlardan biri, benim için devasa bir fark da onunla çalışmak. Onunla çok geliştiğimi hissediyorum.

Giovanni'ye döneceğim ama öncesinde şunu merak ediyorum: VakıfBank, 2010'larda Avrupa'nın en başarılı takımıydı. Altın yılların baş mimarlarından Gözde Kırdar'ın 2019 yazında emekli olmasıyla bir dönem kapanırken İstanbul'a geldin. Bu bayrak değişimi, standardı koruma mecburiyeti senin için neler ifade etmişti?

VakıfBank'ın büyük bir tarihi olduğunu, çok fazla önemli zafer kazandıklarını biliyordum. Elbette böyle bir geçmişin üzerine o formayı giymek önemli bir meydan okumaydı. Yine de her zaman geleceği düşünmeyi yeğlerim, geçmişe pek takılmam. O yaz birçoğumuz takımda yeniydik. Elbette uzun yıllardır takımda olanlar da vardı ama yeni bir şey inşa etmeye hazırdık. Biraz baskı hissetmiştim tabii ama her şey yolunda gitti ve hâlâ kazanacak çok şeyimiz olsa da yeniden en iyi olmak için yeni bir yolculuğa başladık. Zaman geçtikçe baskı da azaldı.

Aralık 2019 sayımız için editör arkadaşım Kaan Demirel'le beraber hazırladığımız VakıfBank sözlü tarihinde hangi oyuncuya Giovanni Guidetti'yi sorsak aldığımız cevap "Sevgi-nefret ilişkisi"ydi. Sen bu tanımı nasıl detaylandırırsın?

Şöyle başlayalım... Diğer koçlardan çok farklı biri. Ama çoğunlukla iyi yönde bence. Bizlerle sürekli iletişim halinde. Sporcular için bu iletişim kanallarını açık tutmak çok önemli. Tüm oyuncularla ayrı ayrı ilgileniyor, hangi alanlarda aşama kaydetmeleri gerektiği üzerine kafa yoruyor. Çok yüreklendirici ve destekleyici, bir sürü geribildirim veriyor ve tüm bunların karşılığında da elbette oyuncularından yüksek beklentileri var. Ben halimden çok memnunum açıkçası, her gün yeni bir meydan okuma çıkarıyor önünüze. Tabii ki bazen zor olabiliyor, her bir gün öğrenecek çok şey var. (Gülüyor.) Ama günün sonunda her şey pozitif, her daim bizim iyiliğimizi düşünüyor. Onunla çalışmayı seviyorum. Onu anlayıp öyle kabullenmelisiniz. Voleybolla, oyuncularını geliştirmekle takıntılı seviyede meşgul.

Diğer koçlar da size bir şeyler öğretir ama Giovanni'yi farklı kılan kısım, bunu bir diyaloğa çevirebilmesi. Eğer benim değiştirmek istediğim, daha iyi anlamaya ihtiyaç duyduğum bir şey varsa karşınıza oturup uzun uzadıya bunu tartışabilir. Ondan başka bir şey istiyorsanız, oyunun farklı bir tarafında desteğe ihtiyacınız varsa her zaman size ayıracak vakti olur, farklı görüşlere açıktır. Oyuncularıyla iletişimi apayrı bir boyutta, çok saygılı aynı zamanda.

"Giovanni herkesle ayrı ayrı ilgileniyor, aşama kaydetmemiz gereken yerler üzerine kafa yoruyor."

"Giovanni herkesle ayrı ayrı ilgileniyor, aşama kaydetmemiz gereken yerler üzerine kafa yoruyor."

Günlük bazda Giovanni'nin beklentilerine karşılık vermek zor bir deneyim mi?

En iyiden daha azını kabul etmiyor. Zor tabii ama elimizden geleni yapıyoruz...

En zor gün hangisiydi?

Geldiğim ilk günlerdi sanırım. Giovanni'yle ilgili çok şey duymuştum, oyuncularını sonuna kadar zorladığının farkındaydım. Yine de çalışma sistemini öğrenene kadar, bizi nereye kadar zorlayacağını anlayana kadar bazen çok fazla bilgiye maruz kalabiliyorsunuz. Her şeyi tek seferde en iyi şekilde yapmanızı bekler bir hali oluyor ve kendinize "Bunca şeyi tek bir haftada nasıl öğrenebilirim?" diye soruyorsunuz. Biraz zaman aldı ama ilk sancıları atlattıktan sonra uzunca bir süredir aramızda her şey yolunda.

Ligde tuhaf bir final serisi izledik. VakıfBank üst üste üçüncü kez şampiyonluğa yürürken ikinci maçta hem Fenerbahçe Opet'te hem de başta Giovanni Guidetti, teknik ekibinizde çeşitli Covid-19 vakaları ya da izolasyon süreçleri baş gösterdi. Öncelikle başantrenörünüz kenarda değilken maça çıkmak nasıl bir deneyimdi?

Tuhaftı. Maçtan önce soyunma odasında onu dinleyememek, maçta geri bildirim alamamak garipti. Maça hazırlanmak da zordu. Yine de takım olarak böyle bir sınavda birlikte kalabilmek önemliydi. Oyuncular büyük bir sorumluluk aldı ve birbirlerine daha da yardımcı oldu. Neticede dönüp bir şeyler sorabileceğimiz bir Giovanni yoktu. Antrenörsüz olmak kolay değildi ama nihayetinde biz profesyoneliz, koçumuz orada değil diye daha kötü oynama lüksümüz yok. Birbirimize daha da sıkı tutunduk ve kazanmayı başardık.

Diğer yandan, filenin öte yakasında başka pozitif vakalar olabileceği çekincesi oyuna odaklanmanızı zorlaştırdı mı?

Sezon genelinin hikâyesiydi biraz bu. Sağlık ve risk, her maçta bizimleydi. Bir yandan sporumuza devam etmek, maçları oynayabilmek güzeldi ama her günün, her antrenmanın bazı riskler taşıdığının da farkındaydık. Maçta sadece oyuna odaklanmaya çalıştık, virüs ya da diğer dış etmenleri düşünmemeye gayret ettik ama elbette kaygılıydık. Çoğu oyuncumuz, antrenörümüz daha önce covid-19 geçirmedi, bu yüzden hele ki karşıda yakın dönemde pozitif vakalar yaşamış bir ekip varken riskli bir maç olduğunu biliyorduk. Hele ki kısa süre içinde Şampiyonlar Ligi Finali için İtalya'ya seyahat edecekken... Yine de oynamak zorundaydık, vakalar artınca son maçı oynayamadık ki bu çok üzücüydü. En önemlisi, günün sonunda herkesin sağlıklı kalması.

Covid-19'dan bahsetmişken, ne yazık ki birçok insan pandemide yakınlarını kaybetti. Sen, bu acıyı henüz dokuz yaşında babanı kaybettiğinde yaşamıştın. Bu tür büyük acılar, insanın erken olgunlaşmasına, küçük yaşta daha sorumlu bireyler haline gelmelerine sebebiyet veriyor mu?

Babamızı kaybettiğimizde çok küçüktüm. Aile olarak birbirimize sıkı sıkıya tutunmalıydık, hepimiz için zor günlerdi, annem, ablam... Olabilecek en iyi şekilde birbirimize destek vermeliydik. Hayat bu, iyi ve kötü günler var; kötü günlerde birbirinizi daha çok desteklemelisiniz. Babasız büyüdüğüm yıllar farklı ve zordu, birbirimize göz kulak olmalıydık. Dönüp bakınca, tüm bu deneyimden güçlenerek çıktığımı hissediyorum.

21 yaşındasın, şimdiden birçok bireysel ödüle sahipsin. Bu sene belki o ödül dolabına Şampiyonlar Ligi de eklenecek. Sırada ne var? İştahını nasıl koruyorsun?

Bireysel başarılar evet ama VakıfBank'a gelinceye dek çok fazla kupam yoktu bir yandan, sadece İsveç'tekiler. Her zaman gelişmeye çalışıyorum. Bir final oynayacağız, kazanır ya da kaybederiz ama bu maçları daha fazla solumak istiyorum. Bir kez kazandım diye bununla yetinecek biri değilim. Gelişebilecek çok yönüm olduğunu biliyorum, takım olarak tavanımızın sınırı yok. Gelecekte ne olacağını çok düşünmemeye çalışıyorum ama bu tür maçları daha fazla oynamak istediğime eminim, her zaman en iyi maçlar bu sahnelerde oynanır.

Pandemiden ötürü yoğun tempoda kendinize vakit ayırabileceğiniz zamanlar da çoğunlukla eve hapsolmuş durumda. Boş vaktinizi istediğiniz gibi geçirememek neleri değiştirdi?

O boş zamanı kullanabilmek çok önemli. Kafanızı boşaltmalı, voleyboldan uzaklaşıp dinlenebilmelisiniz. Zor bir durum, soyunma odasında da bu durumu sıkça konuşuyoruz. Dış dünyayı pek deneyimleyemiyoruz ama bir şeyler bulup kafamızı dağıtmalıyız. Ben mesela bir klavye aldım, onu çalmayı deniyorum. Yeni bir enstrüman öğrenmek güzel. Gabi (Guimaraes) de gitar aldı örneğin. Voleyboldan uzaklaşmak için bu tür kaçış alanları yaratmak önemli. Yoksa dışarı zaten çıkamıyoruz; on ay, yüzde yüz voleybolla yaşamak, başka hiçbir şey yapmamak için çok uzun bir süre.

Tabii ki merak ettim... Klavye yeteneklerin ne durumda?

Küçükken çok çok az denemiştim. Voleybola başlayınca bırakmıştım. Yine sıfırdan başlıyorum anlayacağın. Fena değil ya, çok iyi değilim işte. Bir uygulama indirdim, oradan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Birkaç seneye bir şeyler çalarım herhalde...

Aile

VakıfBank organizasyonuyla diğer çalıştığım kulüpler arasında devasa bir fark var. Her zaman oyuncular için en iyisini istiyorlar. Antrenmanlar, seyahatler, maçlar, tedavi... En iyi halimize ulaşabilmemiz için bize her türlü olanağı sağlıyorlar. Tüm bu başarının kaynağı da burada yatıyor bence. Ayrıca çok arkadaş canlısı bir atmosfer var, herkese yakın hissediyorsunuz. Birçok yeni arkadaş edindiğimi hissediyorum. Diğer kulüplerde böylesini görmemiştim.

Bir aile ortamına benzetebilirim. Neye ihtiyacımız varsa kulüp elinden gelenin fazlasıyla bize yardım etmeye çalışıyor. Bu sıradışı bir şey, her oyuncunun bir noktada bunu deneyimlemesini isterdim. Eşi benzeri yok.

Yakında Instagram'da görebiliriz belki...

Emin değilim. Gabi'ye söyledim gerçi, ben piano, o gitar çalarken bir şeyler kaydedebiliriz. Şampiyon olursak yaparız herhalde, herkese bir hediye olur.

Giovanni Guidetti, CEV'e verdiği röportajda senin için "Onu ilk izlediğim anda beraber çalışmak istediğimi anladım. Dünyanın en iyi üç pasör çaprazından biri. VakıfBank'taki performansından mutlu ve gururluyum. Bella, beni her gün şaşırtmaya devam ediyor ve kariyerinin ilk Şampiyonlar Ligi Finali'nde de beni şaşırtması sürpriz olmaz" ifadelerini kullandı. Giovanni gibi çalışma delisi birini şaşırtmayı nasıl başardın ve ilk finalin için hislerin, beklentilerin neler?

Bunları duymak harika. Benim için onunla çalışmak bir onur. Onun da benimle çalışmak istediğini bilmek mükemmel. Şimdiden bana çok yardımı oldu. Bu yolculukta beraber olduğumuz için mutluyum, beraber deneyimleyeceğimiz daha çok şey olduğunu düşünüyorum. Finalde, her zaman olduğu gibi yüzde 110'umla oynayacağım, elimden gelenin en iyisini yapıp kendi oyunumu ortaya koymaya çabalayacağım. Eminim ki finale kadar yine çok sıkı çalışacağız. Giovanni'yle çalışmak ilham verici. Güzel sözleri için müteşekkirim.

VakıfBank'la ilk büyük turnuvan 2019 Kulüpler Dünya Şampiyonası'ydı. Yarı finalde, yine Imoco'yla oynamıştınız ve harika bir maçtı. Uzunca bir beşinci setin ardından 23-21 kaybeden taraftaydınız. Bu yılki final, bir rövanş anlamı da taşıyor mu senin için?

Kariyerimin en iyi maçlarından biriydi ama maalesef kaybetmiştik. Rövanşı alma zamanımız geldi. Çok yetenekli oyuncuları var ama biz de iyi bir takımız. Odaklanıp ne yapmamız gerektiğini hatırlamamız gerek. Kendi standardımızı yakalarsak kazanacağımızı düşünüyorum.

Karşıda tıpkı senin gibi kıtanın en iyi pasör çaprazlarından Paola Egonu olacak. İtalya'da karşılıklı oynama şansı da bulmuştun, sence onu özel kılan noktalar neler? Final maçını ikiniz arasındaki bir düello olarak da görebilir miyiz?

Isabelle Haak, Zehra Güneş, Meliha İsmailoğlu

Isabelle Haak, Zehra Güneş, Meliha İsmailoğlu

Çok fiziksel bir oyunu var. Çok yükseğe zıplayabiliyor, gerçekten harika bir oyuncu. Bloğun üzerinden iyi açılar yaratabiliyor. Yine de iki bireyin çarpışması olarak görmüyorum bu maçı. VakıfBank her zaman bir takım olarak oynar, her oyuncumuza ihtiyacımız var. Kupayı alacaksak bunu beraber başarmalıyız.

VakıfBank, 2012-14 arası elde ettiği üst üste 73 galibiyetle bu alanda dünya rekorunun sahibi. Imoco da 2019 sonundan beri kaybetmiyor ve galibiyet serileri altmış maçın üzerine çıktı. Finalin öneminden bahsederken, dünya rekorunu koruma hedefini de konuşuyor musunuz aranızda?

Yalan söylemeyeceğim, galibiyet serilerinin farkındayız. Ama bu finalde tek bir odağımız var, en iyi seviyemizde oynayıp maçı kazanmak. Başka bir şeyi umursamıyoruz.

Yine de altmış küsur maçtır yenilmeyen bir takımı yenmek daha tatlı gelecektir...

Elbette. 'Neredeyse rekor' sayıdaki galibiyet serisini bitiren takım olmayı istiyoruz. Yine de ana odağımız şampiyonluk tarafı.

İsveç, 1908'den bu yana her olimpiyatta madalya alan iki ülkeden biri. Tüm zamanlar madalya sıralamasında ise sekizinci sırada. Ancak konu voleybol olunca, 1988'den beri olimpiyat sahnesine çıkamayan bir İsveç görüyoruz. Takım halinde başarı belki güç bir hedef ama 2015'te Avrupa Plaj Voleybolu Şampiyonası'nda dördüncü olduğunu ve plaj voleybolunu ne kadar sevdiğini de düşününce şöyle bir tablo çizsem… 2032 Yaz Olimpiyatları, Bella ve Anna Haak, plaj voleybolunda İsveç adına podyumda...

Vay canına. Büyük olay olurdu. Plaj voleybolunu çok seviyorum, gençken çok ciddi şampiyonalar da oynadım. Aslına bakarsan geçen konuştuk, bu yaz beraber plaj voleybolu oynayalım dedik. Tabii voleybol takvimi çok yoğun, fazla zaman bulamıyoruz. Harika bir ikili olurduk bence. Beraber olimpiyata gitmek büyük onur olurdu, çok da eğlenirdik ama... Şimdilik sadece eğlence için. Belki salon voleybolunda her şeyi kazanırsam...

Socrates Dergi