
Deneyim
6 dk
İlke Özyüksel, ikinci kez olimpiyat sahnesinde yer alacak. Milli pentatletle pandemi sürecini, yaşadığı zorlukları ve Tokyo yolunu konuştuk.
"Modern pentatlon mu, o da ne?" Bu sporu yapmış biri olarak İlke Özyüksel'in benzer sorularla sık sık karşılaştığını tahmin ediyordum. 2016 Rio'da Türkiye'yi temsil eden, son beş senede uluslararası şampiyonlarda defalarca kürsüye çıkan milli sporcuyla yepyeni hedeflerin peşinden koşacağı 2020 Tokyo öncesi buluştuk. Ve sohbetimize klasik bir soruyla başladık...
Modern pentatlonla nasıl tanıştın?
Bilerek olmadı aslında. Yüzmeyle başladım, o sırada da kulübüm pentatlon yapmaya başlamıştı. Bir gün bizi 19 Mayıs Stadyumu'na çağırdılar ama ne yapacağımızı söylemediler, sonra birden koşu antrenmanlarına başladık. Bir-iki hafta sonra girdiğim seçmelerde antrenörüm milli takım barajını geçtiğimi söyledi ve İtalya'ya gittik. Orada da birinci oldum. Zaten koşmayı çok seviyordum, böyle bir sonuç alınca da pentatlon yapmaya devam ettim.
Başlarda zorlandığın ama zamanla alıştığın bir branş var mı?
Kesinlikle binicilik. O kadar korkuyordum ki… Kar yağdığında antrenmana gitmemeyi teklif ettiğim zamanlar bile oldu ama şu an dünyanın en iyi binicilerindenim.
Modern pentatlonun ilginç taraflarından biri de binicilik etabında yarışacağın atı kura yöntemiyle seçiyor olmak. Her seferinde tanımadığın bir ata biniyorsun. Atlardan bu kadar korkarken bu durumun üstesinden nasıl geldin?
Her yarışta farklı atlar var, elbette huylarını da bilemiyorsunuz. Çok zordu ve aslında hâlâ zor. Ama şu an çoğu ata rahat bir şekilde binebiliyorum. Modern pentatlonda binicilik, beş branş içinden en önemlisi diyebilirim puan açısından bakarsak. En ufak hatanız size bir anda çok şey kaybettirebilir. Ben de çok çalıştım ve bu alanda şu an çok daha iyi olduğumu düşünüyorum.
Pandeminin etkisi nasıldı? İdmanlarına düzenli bir şekilde devam edebildin mi?
Hayatımda hiç bu kadar uzun süre yarışmadığım bir dönem olmamıştı. Sanırım dokuz yaşımdan beri... Günün on saatini antrenman yaparak geçiren biri olduğum için duvara toslamış gibi oldum. 1 Haziran'dan sonra yazlığa gittim ve denizde antrenman yapmaya başladım çünkü havuzlar kapalıydı. Düzenli antrenman yapamayınca da çok kilo aldım çünkü Tokyo yolundaydık ve birden her şey tepetaklak oldu. Ortalık biraz rahatlayınca biz de sakinleyip antrenmanlarımıza başladık, tekrar formuma kavuştum; müsabakalar, kotalar derken şimdi de olimpiyat…
Bu branşta zaman zaman antrenör eksikliği yaşandığına şahit olmuştum kişisel olarak. Senin de bu durumla alakalı sıkıntılar yaşadığını biliyorum. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
Artık federasyon ve antrenörler çok daha tecrübeli. Özellikle Türkiye Olimpik Hazırlık Merkezi (TOHM) sistemi geldikten sonra hem antrenör kapasitesi hem de sporculara verilen imkânlar arttı. Modern pentatlon antrenörleri de her bir branş özelinde gelişti. Artık her branş için ayrı ayrı antrenör bulmaya çalıştığınız bir ortam yok. Federasyon bu görevi çok iyi bir şekilde devraldı. Beş sene önce bu branşı imkânların yetersiz olması sebebiyle çok önermezdim ama şu an gönül rahatlığıyla önerebilirim. İmkânlar ve buna oranla da pentatlon başarısı çok arttı.
Türkiye'de eğitim sistemi sporcuları bir seçim yapmaya itiyor maalesef, özellikle üniversite sınavı döneminde… Sen seçimini nasıl yaptın?
Benim zamanımda böyle bir seçim yapmak zorundaydık ama dediğim gibi, artık bu değişti ve eğer milli sporcu iseniz istediğiniz üniversitede ve bölümde okuma hakkına sahipsiniz. Bakanlık spora teşvik açısından çok iyi çalışıyor. Özellikle sporcuların eğitim veya spor konusundaki seçim zorunluluğunu tamamen kaldırdılar ve burs desteği vermeye başladılar.
Bana gelecek olursak, "Neyi yaparsam mutlu olurum?" diye düşündüm ve şartlar el verdiği sürece bu işin içinde olmayı istediğim için de buna yönelik bir bölüm seçtim. Yüksek lisans yapıyorum…

"'Neyi yaparsam mutlu olurum?' diye düşündüm ve şartlar el verdiği sürece bu işin içinde olmayı istediğimi fark ettim."
Modern pentatlon, çok bilinen bir spor değil. Bilinirliğinin artması ya da sporcu teşviki açısından ne yapılmalı sence?
Branşın tanınması önce başarıyla sağlanıyor. Başarı yakalandıktan sonra doğru bir ekip ve federasyonla çalışıyorsanız devamı bir şekilde gelir. Son dönemde modern pentatlonun okul sporlarına girmesiyle ve alt branşların oluşmasıyla çok fazla çocuk bu sporla tanıştı. 2028'de iki madalya gelir diye düşünüyorum. Uluslararası Modern Pentatlon Birliği (UIPM) de sistemi değiştiriyor. Bakalım biz nasıl adapte olacağız…
UIPM'in değişikliğini anlatabilir misin? Sebebi neydi?
Televizyonda daha fazla yayın hakkı alabilmek ve izlenebilirliği arttırabilmek için beş branşı doksan dakika içerisinde bitirme kuralı geldi. Sadece üst değiştirebilme süremiz var, triatlon gibi düşünebilirsiniz. Bu sene deneme yarışları yapıldı ve yarışa katılan arkadaşlarımla konuştuğumda epey zor olduğunu söylediler. Eskrim, binicilik, koşu, atıcılık, yüzme... Bütün branşları çok kısa bir dinlenme süresiyle yapacağız.
Oyunlara giden ilk Türk pentatletsin. Şimdi, 2016 Rio'dan sonra ikinci kez olimpiyata gideceksin. Baskı hissediyor musun?
2016'da çok stresliydim, üzerimde büyük bir baskı vardı ama şu an çok rahatım. Orada yaşananlarla ve kazanılan tecrübeyle alakalı olduğunu düşünüyorum.
Rio'ya 19 yaşında gittin. Bu senin için nasıl bir deneyimdi, bakış açını hangi yönde etkiledi?
Avrupa şampiyonaları, dünya şampiyonaları hatta gençlik olimpiyatı... Bir sürü müsabakaya katıldım ama olimpiyat oyunları hepsinden farklıydı. Heyecandan, kameralara bakmaktan yarışa bile konsantre olamadım. İyi ki gitmişim. Çok fazla tecrübe edindim. Dönüm noktalarımdan biri oldu. 2016 Rio ne kadar zor geçtiyse 2020 Tokyo bir o kadar rahat ve kolay geçecek diye umuyorum.
Hazır Rio'dan bahsetmişken, klasik bir başka soru daha var aklımda: 2016 Rio'da başına gelen ilginç bir olay oldu mu?
Serena Williams benimle rozet değiştirmeye geldiğinde ilk başta tanıyamamıştım. Televizyonda çok daha farklı görünüyorlar…
Peki 2020 Tokyo'da hedefin ne olacak?
"Elimden gelenin en iyisini yaptım ve çalışmalarımın hakkını verdim" diyebilmek. Yarış bittikten sonra kendi performansım adına çok mutlu olmak istiyorum. Bunun sonucunda da olabildiğince önde bitirmek beni çok mutlu eder. Potansiyelimin farkındayım ve bunun sonucunda da madalya gelme ihtimali çok yüksek. Uzun lafın kısası, alabildiğim en iyi dereceyle Tokyo'da bayrağımızı dalgalandırabilmek istiyorum.