
Raptors Sözlüğü
10 dk
1995-96 sezonunda NBA'e adım atan Toronto Raptors'ın inişli çıkışlı serüvenini özetlemek kolay değil. Bazı isimleri ve yerleri anmadan geçemezdik.
Andrea Bargnani
Anthony Bennett, Greg Oden, Markelle Fultz… Tarihin en kötü birinci sıra seçimleri alt alta yazılırken bu isimlerin yanında bir de Avrupalıya rastlamanız kesin gibi. Dirk Nowitzki'nin tüm ligi büyülediği günlerde herkes harıl harıl şutör Avrupalı uzun arayışına girmiş, Raptors işi biraz daha abartıp en tepeden -LaMarcus Aldridge'in önünde- Bargnani'yi seçmişti. Bu hayal kırıklığından 13 sene sonra gelen şampiyonlukta ise kadroda lotaryadan seçilmiş tek bir oyuncu dahi yoktu.
Chris Bosh
Raptors, hiçbir zaman serbest oyuncuların ilgi odağı olmadı. Diğer küçük pazar takımları gibi onlar da üst düzey rekabet için draft seçimlerine bel bağlamıştı. Tracy McGrady ve Vince Carter gibi yıldızlar ilk fırsatta doğdukları ülkeye geri dönerken, 2000'lerdeki yeni toplu iş sözleşmesi draft seçimlerini ilk yedi sezon takımlarında tutmaya yetebiliyordu. Toronto da öyle yaptı ve Chris Bosh'un ilk yedi sezonunda 20.2 sayı, 9.4 ribauntluk bir katkı aldı. Ancak 2010 yazında tarih tekerrür etti ve Bosh, şampiyonluklar kazanacağı Miami'nin yolunu tuttu.
Dwane Casey
Dallas Mavericks, 2011'de NBA şampiyonu olurken hakkı teslim edilenler arasında asistan koç Dwane Casey de vardı. Takip eden sezon Raptors'ın başına geçen Casey, yeniden yapılanma sürecinde olan takımı istikrarlı bir play-off misafirine dönüştürdü. Ancak play-off'taki kırılma anlarında yaptığı tercihler hep tartışıldı. Geçen sezon 'Yılın Koçu' seçilmesine rağmen Cleveland Cavaliers'a bir kez daha süpürülmelerinin ardından takımdan gönderildi ve Raptors'ın hayalini kurduğu ilk şampiyonluğu uzaktan takip etti.
DeMar Derozan
Raptors camiası, takımla bütünleşen bir süper yıldız görmeye pek aşina değildi. Vince Carter, takımı takasa zorlamış; Chris Bosh, kontratını yenilememişti. Bu döngüyü kıracak figür, 2009 NBA Draft'ının dokuzuncu sıra seçimi DeRozan olacaktı. Takımla ve şehirle birlikte büyüyen, AllStar mertebesine yükselirken defalarca kariyerini Kanada'da noktalamak istediğinden bahseden DeRozan, şampiyonluk uğruna kurban verilen son domino taşı oldu. Kendisine ihanet ettiğini düşündüğü Masai Ujiri'yle ise hâlâ konuşmuyor.

DeMar DeRozan
Vincenzo Esposito
Raptors 1993'ün sonlarında kurulmuş, lige katılmak için iki sezon beklemişti. 1995'teki 'Genişleme Draft'ını beklemeden yaptıkları ilk transfer ise okyanus ötesindendi: Esposito. Bugünlerde İtalya'da başantrenörlük yapan Esposito'nun Kanada'daki 3.9 sayı ortalamalı tek sezonu, en nazik tabirle hayal kırıklığı olarak tanımlanabilirdi. Toronto Star muhabiri Chris Young, yaz kampının henüz ilk gününde bu birlikteliğin pek de iyi gitmeyeceğini kestirmişti: "Damon Stoudamire iyi bir oyuncu olabilir mi bilmiyorum ama Vincenzo Esposito'nun olamayacağına eminim."
Fred VanVleet
Spor anlatıcılığı peri masallarını sever. Leicester City'nin şampiyonluğu, NBA Draft'ının son sırasından seçilen Isaiah Thomas'ın Celtics'te yaptıkları ya da 199. sıra seçimi Tom Brady'nin Amerikan futbolunun zirvesine yolculuğu... Bu yılki Raptors'ın Sindirellası da 2016 Draft'ında hiçbir takımın yüzüne bakmadığı Fred VanVleet'ti. 2017'yi Gelişim Ligi'nde şampiyon kapatan Toronto 905'in de formasını terleten Wichita State mezunu guard, play-off'un başında şut ritmini bulamasa da oğlu Fred Jr'ın doğumunu takip eden dokuz maçın sekizinde çift haneli skor katkısı verdi. Steph Curry'ye yaptığı savunma ve kapanış maçında 12'si son çeyrekte olmak üzere attığı 22 sayı şampiyonluğun anahtarıydı. Hatta Hubie Brown'a göre finaller MVP'liğini dahi hak etmişti.
Glen Grunwald
Raptors'ın ilk yıllarında genel menajer Isiah Thomas'ın yardımcısı olan Glen Grunwald, Thomas 1997'de kulüpten ayrılınca onun yerine geçti. Tarihin en iyi draft günü takaslarından birine imza atarak Warriors'ın seçtiği Vince Carter'ı, North Carolina Üniversitesi'nde üç sezon beraber oynadığı takım arkadaşı Antawn Jamison karşılığında Kanada'ya getirdi. Carter önderliğindeki play-off sezonlarında katkısı yadsınamazdı fakat 2003-2004 sezonunun ortasında Antonio Davis'i takımdan gönderme kararı, sezonun bitmesine günler kala görevinden alınmasıyla sonuçlandı. Akıllardaysa felaket geçen 1997-1998 sezonunun sonunda, Maple Leaf Garden'da taraftarların protestoları altında özür dilediği anlar kaldı.
Huskies
Toronto Raptors, aslında NBA tarihindeki ilk Kanada takımı değildi. NBA'in atası sayılan BAA'in (Basketball Association of America) ilk sezonundaki 11 takımdan biri de Toronto Huskies'di. Hatta bugünkü NBA kayıtları da lig tarihinin ilk maçını Huskies-New York Knickerbockers olarak göstermekte. Ne var ki Huskies, yalnızca tek sezon ayakta kalabildi ve Toronto, 48 senelik hasretin ardından Raptors'la lige geri döndü. Aynı yıl lige katılan Vancouver Grizzlies'in 2001'de Memphis'e taşınmasıyla tek Kanada temsilcisi olarak kalan Raptors'ın, şampiyonluk yapbozunun son parçasını Grizzlies'den takas ettiği Marc Gasol'le tamamlaması da tatlı bir tesadüftü.
Isiah Thomas
24 Mayıs 1994 günü gerçekleşen basın toplantısına, Raptors logolu brandayı yırtarak çıkan Isiah Thomas damga vurmuştu. Detroit Pistons'la geçen 13 yıllık oyunculuk kariyerini sonlandırdığını açıkladıktan birkaç hafta sonra, iki sezon sonra lige katılacak Raptors'ın genel menajerlik koltuğu ona teslim ediliyordu. Yılın Çaylağı seçilen Damon Stoudamire'ı tebrik etmek için basın toplantısında yanağına kondurduğu öpücük ise Thomas'ın Toronto günlerinden kalan en canlı hatıra.
Jurassic Park
Kuzey Amerika spor kültürü, Latin ve Avrupa atmosferinden oldukça farklı. Kavga-gürültü yerine eğlencenin, skor ne olursa olsun salondaki gösterilerin ön plana çıkarıldığı denklemde Boston ve Philadelphia gibi kendine has yanlarını koruyan şehirler mevcut. Toronto izleyicisi ise gerek salonda ürettikleri gürültü gerekse de Scotiabank Arena'nın etrafında kurulan ve Jurassic Park adı verilen toplanma alanında yarattıkları kalabalıkla farklı bir noktada. Deplasman maçlarında Drake'in de aralarına katıldığı kalabalık, şampiyonluk maçını da yine Jurassic Park'ta takip etti.
Kuzenler (T-Mac / Vince)
Raptors'ın ilk play-off yolculuğunda iki kuzen, Vince Carter ve Tracy McGrady başroldeydi. 1999-2000 sezonuna önce smaç şampiyonasındaki performanslarıyla damga vuran ikili, Toronto'nun 45 galibiyetle Doğu'da altıncı sırayı almasını sağladı. Sürekli birlikte vakit geçirmeleri üzerine, takım arkadaşları Dee Brown "Kuzen olduklarını söylüyorlar ama siyam ikizi demek daha doğru" diyecekti. Fakat bu mesut birliktelik fazla sürmedi: Knicks, Raptors'ı süpürdü ve T-Mac, o yaz Orlando'yla 67,5 milyon dolarlık kontrata imza attı.

Vince Carter ile Tracy McGrady
LeBronto
Raptors tarihi, bu sezona dek üç dönemde incelenebilirdi: Vince Carter çağı, Chris Bosh dönemi ve DeMar DeRozan-Kyle Lowry ortaklığı. Son başlığın gizli öznesiyse play-off'ta sıklıkla karşılarına çıkan LeBron James'ti. 2016'dan itibaren üst üste üç sezon James'in Cavaliers'ına toslayan Raptors, üç seriden toplam iki galibiyet çıkarabilmişti. Özellikle geçen sezonun ikinci maçında, LeBron'un geriye çekilerek attığı sekiz basketin ardından şehrin adının LeBronto olarak değiştirilmesini önerenler dahi vardı.
Matt Devlin
2008'den beri Raptors maçlarını anlatan Matt Devlin, ikonik sesi ve kendine has üç sayı anonslarıyla NBA anlatıcıları arasında kolayca seçilebilecek biri. Devlin Kanada'yla o kadar özdeşleşti ki bu yıl final serisinin ilk maçından sonra Kanada vatandaşlığı dahi aldı. Şampiyonluk kutlamaları esnasında çevreden duyulan silah sesi üzerine sahnede takım sahibinin sözünü kesip kalabalığı yatıştırmak üzere yaptığı konuşma, muhtemel bir izdihamın da önüne geçti.
Nav Bhatia
Toronto Raptors'ın evindeki maçlarda, sağdaki pota altına bakarsanız, yöresel giyim kuşamıyla dikkat çeken bir taraftara rastlayacaksınız. 1995'ten beri iç sahadaki hiçbir Raptors maçını kaçırmayan Nav Bhatia, NBA takipçilerinin aşina olduğu süper taraftarlardan biri. Delhi doğumlu, 1980'lerden beri Toronto'da yaşayan Bhatia, Raptors maçları için Güney Asyalı çocuklara hediye ettiği biletlerle de takdir görüyor. Bu çabaları, ona Güney Asyalılar için Raptors Elçisi unvanını da beraberinde getirdi.

Nav Bhatia
Pascal Siakam
Geçen sezon sadece beş maça ilk beşte başlayan Pascal Siakam, bu yıl ulaştığı 16.9 sayı, 6.9 ribaunt ve 3.1 asistlik ortalamalarla zaten yılın en çok gelişme kaydeden oyuncusu ödülüne ulaşması bekleniyordu. Rolü büyüyen oyuncular, yeni ağırlığı play-off'ta taşımakta zorlanabilirlerdi. Ancak Siakam, büyük sahnede oyununu da bir üst vitese taşıdı ve Kawhi'ın ardından takımın en önemli parçası hâline geldi. 14/17 ile 32 sayı ürettiği finallerin ilk maçı, şampiyonluk yürüyüşünün en özel performanslarından biriydi.
Alvin Robertson
Koca bir dinozor yumurtasının içinden çıkan maskot, saha kenarında heyecan içinde röportaj veren Isiah Thomas ve temsili hava atışı için parkede bulunan, basketbolun mucidi James Naismith'in torununun torunu Jefferey... 3 Kasım 1995'te Toronto, NBA'deki ilk maçına çıkmaya hazırlanırken salonda olup bitenler bu şekildeydi. Takımın ligdeki ilk basketini ise Zan Tabak'ın asistinde üç sayı çizgisinin gerisinden Alvin Robertson kaydetti.
Hakeem Olajuwon
NBA tarihinin en büyük uzunlarından Hakeem Olajuwon da bir dönem Raptors kadrosunda yer almıştı. Ligdeki ilk 16 sezonunu iki yüzük kazandığı Rockets'ta geçiren 'The Dream', 39 yaşında takas olduğu Raptors'ta pek varlık gösteremedi. Olajuwon, Jermaine O'Neal ya da Vince Carter gibi olumsuz hatırlanan takaslar, bir dönem Toronto'nun kaderi gibiydi. Her ne kadar şampiyon kadrodaki Kyle Lowry, Kawhi Leonard ya da Marc Gasol takasları o günleri unutturmuş olsa da...

Hakeem Olajuwon
Doug Smith
"Kat etmeye değer hiçbir yolculuk düz bir yolu takip etmez çünkü bu çok sıkıcı ve tahmin edilebilir olurdu." Raptors'ı ilk günlerinden beri takip eden Toronto Star muhabiri Doug Smith, finale kaldıkları günün ardından köşe yazısını böyle açıyordu. Gerçekten de oldukça çetrefilli bir yoldu ve 25 senede iyi günlerden çok kara günler, galibiyetlerden çok mağlubiyetler vardı. Geçen sezon playoff'lar esnasında kalp krizi geçirip ölümden dönen Smith için bu şampiyonluk, hayata tutunmanın da minik bir hediyesi gibi.
Masai Ujiri
Maaş sınırı olan bir ligde en büyük yatırım, iyi bir yönetici olabilir. Raptors için şampiyonluğa giden yolun başında, 2013'te yılın yöneticisi seçildiği Denver'dan Kanada'ya getirilen genel menajer Masai Ujiri vardı. Kötü kontratlardan takımı arındıran, topladığı draft haklarını yerinde kullanan Ujiri, asıl büyük hamlesini ise taraftarın sevgilisi DeMar DeRozan'ı Kawhi Leonard uğruna San Antonio'ya yollamakla yaptı. Kucağındaki kupaya ve ağzındaki puroya bakacak olursak fena iş çıkarmamış gibi...
London Towers
Raptors'ın başındaki ilk sezonunda NBA şampiyonluğu yaşayan Nick Nurse'ün yolu bir dönem Britanya'ya da uzanmıştı. Derby, Birmingham, Manchester, Londra ve Brighton'da takım çalıştıran Nurse, London Towers'la EuroLeague sahnesine de çıkmıştı. Yıllar sonra Raptors'ın iplerini ona emanet edecek -ve o dönem bir sezon Derby'de basketbol oynayan- Masai Ujiri'yle yollarının ilk kez Britanya'da kesiştiğini de not düşelim. Bir de Toronto'nun, Raptors yerine neredeyse Toronto Towers adıyla kurulacağını...
Vince Carter
Toronto Raptors'ın NBA'de ciddiye alınmaya başlamasını sağlayan oyuncu 1998 NBA Draft'ında takıma katılan Vince Carter'dı. İstisnai atletizmi, skor patlamaları ve 2000'deki smaç yarışması şampiyonluğuyla Carter şehrin göz bebeğiydi. 2001'de Iverson'la play-off'ta girdiği düello ve yedinci maçın son topunda kaçırdığı atış, Raptors tarihinin en özel köşelerinden birinde saklı. Takip eden birkaç sezon ise diz sakatlıkları ve Carter'ın ayrılık kararıyla hatırlanıyor. Bu sebeple 'Air Canada' uzun süre Kanada'yı her ziyaretinde ıslıklarla karşılanmıştı.

Vince Carter
We the North
Dört sezondur Toronto Raptors'la özdeşleşen "We The North" sloganı, başlarda Raptors'ın 'dışarıdan' imajına vurgu yapmak için kullanılıyordu. Başarılı sezonlar art arda geldikçe, Raptors gerek Kanada'da gerekse de farklı coğrafyalarda sempati toplamaya başladı ve bu slogan da küresel bir etkiye ulaştı. Kutlamalar sırasında Masai Ujiri, bu etkiyi şöyle açıklıyordu: "We The North, tüm dünyaya yayılmış durumda. Burası, küresel bir sahnenin merkezi ve basketbol üzerinden insanları bir araya getirmenin farklı bir yolu."
YYZ
25 yıllık tarihinde Toronto Raptors, serbest oyuncular için pek revaçta bir imza adresi olmadı. Herkesin, kendisine göre farklı sebepleri vardı. Kimisi çocuklarının farklı bir kültürde büyümesini istemediğinden, kimisiyse farklı vergi sisteminden dem vuruyordu. Bu yıl Bill Simmons'ın podcast'ine konuk olan Chris Bosh da Toronto'nun YYZ kodlu Pearson Havalimanı'nda geçen zamanlarını anarak bu 'bahane'lere bir yenisini ekledi: "Gümrük konusunu biraz abartırsam beni bağışlayın. Toronto halkı, sizi seviyorum ama... Sürekli gümrükten geçmemiz lazım. Her defasında ayakkabılarımızı ve laptoplarımızı çıkarmamız gerekiyordu. Bilirsiniz, NBA oyuncuları olarak bolca mücevherat da takıyoruz (...) Bir defasında hesaplamıştım: Bir sezonda tam 26 saatim havalimanında geçiyordu."
Zone Savunma
NBA, alan savunmasına çok sık rastlayabileceğiniz bir lig değil. Özellikle savunma üç saniyesi gibi FIBA kurallarından farklılaşan bir uygulamanın yer alması, zone savunmanın verimliliğini de düşürüyor zaten. Yine de Raptors koçu Nick Nurse, final serisi boyunca yaratıcı olmaktan vazgeçmedi ve Golden State Warriors'ın en büyük tehdidi Stephen Curry'yi frenlemek için alan savunmasının bir türevi olan, profesyonel seviyedeyse çok az kullanılan box-and-one'a bolca başvurdu. Buna göre Fred VanVleet, Curry'yi bire bir karşılarken diğer dört takım arkadaşıysa alan savunmasına yerleşiyordu. Triangle-and-two ile benzer formu Curry ve Klay üzerinde uygulayan ve Warriors'ın ritmini bozup rakibi diğer oyunculardan sayı üretmeye mecbur bırakan Nurse, serinin yıldızlarındandı.