Şok
7 dk
Andy Ruiz Jr, Anthony Joshua'yı nakavt etti. Ruiz-Joshua maçı artık Buster Douglas-Mike Tyson, Hasim Rahman-Lennox Lewis maçları gibi boks tarihinin en büyük şokları arasında.
Andy Ruiz Jr. 29 yaşında ve yirmi üç yıldır boks yapıyor. Dünya şampiyonluk maçına daha önce de çıkmıştı. Ancak Ruiz'in gezegenin dikkatini çekmesi için 2 Haziran'da Anthony Joshua'yı nakavt etmesi gerekti.
Nereden başlasak? Biraz geri gidelim. Ruiz önceden de tanıdığım, etkileyicilikten uzak bir boksördü. Nakavt gücü pek olmayan, boy ve mesafe avantajı bulunmayan, elleri hızlı da olsa içeriye giremediği zaman etkisi azalan bir sporcuydu. Özet videolarını daha önce izlemiştim, bununla beraber bir maçını başından sonuna seyretme şansını 10 Aralık 2016'da buldum.
Ağır sıkletin Klitschko hanedanlığından çıktığı hareketli bir dönemdi ki o dönem hâlâ devam ediyor. Klitschko'ların izleyiciden ilgi görmeyen stillerinin yarattığı kasvetli havayı Wladimir Klitschko'yu yenen Tyson Fury dağıtmıştı. Ancak Fury uzayan doping davası sonrası kemerlerini kaybetmişti. Bu kaos içinde Andy Ruiz, Fury'den boşa çıkan WBO (The World Boxing Organization) kemeri için Yeni Zelandalı Joseph Parker ile dünyanın öbür ucunda, Auckland'da karşılaşıyordu. Ruiz, uzak mesafede dövüşen Parker'a zaman zaman zor anlar yaşatsa da kemer çoğunluk kararıyla Parker'a gitti. Ruiz yine dikkat çekmemişti. Konuşulan, boksundan ziyade, ağır sıklet bir Meksikalı olmasıydı. Meksikalıları daha alt sıkletlerde görmeye alışmıştık ve oralarda başarılıydılar.
İlerleyen dönemde Anthony Joshua süper yıldız statüsüne yükseldi. Amerika'da Deontay Wilder onun en büyük rakibiydi. İkisinin maç yapması için çalışılıyordu. Fury geri dönmüştü. Ruiz; Dillian Whyte, Luiz Ortiz, Jarrell Miller gibi büyük üçlünün arkasından gelen grupta bile değildi. Ancak maçlar kazanmayı sürdürdü. Devin Vargas, Kevin Johnson ve en son Alexander Dimitrenko zaferi geldi. Bu galibiyetler de tepedeki hengâmenin altında ses getirmedi.
2 Haziran'da her şey değişti. Anthony Joshua o gün Jarrell Miller ile karşılaşacaktı. Boksun merkezi ABD'deki ilk maçı olacaktı. Ancak Miller üç doping testine takılmıştı. Dolayısıyla New York Eyaleti Spor Komisyonu'ndan lisans alamadı. Boksun mabedi Madison Square Garden'daki maç iptal edilemezdi. Joshua ABD'yi fethe geliyordu. Joshua'nın menajeri Eddie Hearn bir saat içinde 16 boksörle konuştu. Bunların arasında Luiz Ortiz ismi ağırlık kazanıyordu. Bu fikir hoşuma gitmişti. Ortiz nakavt olsa da Wilder'ı zorlamıştı. Ancak para konusunda anlaşamadılar. Ve maça bir aydan biraz fazla bir süre kala açıklanan isim Andy Ruiz Jr. oldu.
Ruiz'e pek şans tanınmıyordu ama sonuçta maç olacaktı. Daha yeni Dimitrenko'yu yenmiş olan Ruiz, doğru zamanda doğru yerdeydi. Parker maçının ardından bir kez daha büyük sahnedeydi. Hatta daha da büyük bir sahnedeydi; ağır sıkletin en büyük yıldızıyla, hayatının maçında... Ruiz'in altı yaşında boksa başladığını, Meksika sınırındaki Kaliforniya eyaletinde doğduğunu ancak kendisini ABD'liden ziyade Meksikalı gördüğünü, uyuşturucu satıcılarının yoğun olduğu bir bölgede babasının yönlendirmesiyle ilgi duyduğu boks sayesinde belalı bir hayattan kurtulduğunu öğreniyorduk. Pek çok boksörün benzer hikâyelere sahip olması onu yine ilgi çekici kılmıyordu. Tüm gözler Joshua'daydı. Ruiz'i geçip, o çok beklenen Wilder maçını yapacaktı.
Maç öncesinde Ruiz ile ilgili en fazla öne çıkan şey vücuduydu. Yağlı ve göbekli fiziğiyle ağır sıklete yakıştırılmıyordu. Karşısında Yunan heykeli gibi duran Joshua'nın olması da Ruiz'e pek şans tanınmıyordu ama sonuçta maç olacaktı. Daha yeni Dimitrenko'yu yenmiş olan Ruiz, doğru zamanda doğru yerdeydi. Parker maçının ardından bir kez daha büyük sahnedeydi. Hatta daha da büyük bir sahnedeydi; ağır sıkletin en büyük yıldızıyla, hayatının maçında... Ruiz'in altı yaşında boksa başladığını, Meksika sınırındaki Kaliforniya eyaletinde doğduğunu ancak kendisini ABD'liden ziyade Meksikalı gördüğünü, uyuşturucu satıcılarının yoğun olduğu bir bölgede babasının yönlendirmesiyle ilgi duyduğu boks sayesinde belalı bir hayattan kurtulduğunu öğreniyorduk. Pek çok boksörün benzer hikâyelere sahip olması onu yine ilgi çekici kılmıyordu. Tüm gözler Joshua'daydı. Ruiz'i geçip, o çok beklenen Wilder maçını yapacaktı. Maç öncesinde Ruiz ile ilgili en fazla öne çıkan şey vücuduydu. Yağlı ve göbekli fiziğiyle ağır sıklete yakıştırılmıyordu. Karşısında Yunan heykeli gibi duran Joshua'nın olması da o rauntta iki kez yere yıktı. Yedinci rauntta Joshua'yı iki kez daha deviren Ruiz, hakem
Joshua'nın devam edemeyeceğine karar verince tarihe geçen bir şokun kahramanı oldu. WBO, WBA ve IBF dünya şampiyonluk kemerleri artık onundu. Şans tanınmadığı maçtan Meksikalı ilk ağır sıklet şampiyonu olarak çıktı. Belki daha önemlisi artık onu herkes tanıyordu. Diğer tarafta Joshua; Dillian Whyte, Alexander Povetkin, Wladimir Klitschko maçlarında dayanıklılığı, çenesinin gücü konusunda ufak soru işaretleri yaratmıştı. Toplamı alan Ruiz oldu. Maçtan önce panik atak geçirdiğine, antrenmanda nakavt olduğuna dair söylentileri yalanlayan Joshua, centilmence rakibini tebrik etti. Bir dev yıkıldı ama yara ne kadar derin, rövanşta belli olacak.
Kaybedecek bir şeyi olmayan Ruiz, çocukluk rüyasını gerçekleştirdi. Gücün ön planda olduğu ağır sıklette tekniğin neler yapabileceğini gösterdi. Amatörde antrenörü Fernando Ferrer ile Küba'nın tekniğini öğrenmişti. Bunu Meksika'nın savaşçılığıyla birleştirdi. Profesyonelde Freddie Roach ve Abel Sanchez ile çalıştı. Bu yılın başında, boksa şekil veren gizemli menajer Al Haymon ile anlaştı. Doğru seçimlerin ardından, bulduğu fırsatı da altına çevirdi. Kaybedilecek bir rövanş Ruiz'e, Buster Douglas'ın akıbetine benzer bir kariyer sunabilir. Douglas deyince akla Mike Tyson'ı yenen ilk boksör geliyor. Ruiz de Joshua'yı yenen ilk boksör olarak mı akıllarda kalacak; yoksa unvan koruyarak, Joshua'nın kariyerini tersyüz edip, büyük bir şampiyon olarak mı tarihe geçecek? Her ne olursa olsun artık onu tanıdık, bundan sonrası nasıl hatırlanacağını belirleyecek.